14- Jimin İstisna Olamaz

474 90 35
                                    





Sabah hava aydınlanmaya yakınken Taehyung'un kolunun tedavisi bitti. Jeon onun kolunu sararken gülümsemeye çalışmıştı.

"Şanslısın. Dikiş gerekmedi."

Bunu söylerken Jimin'in koluna attığı dikişler gelmişti aklına. Biz kez bile sızlanmadan, ağlamadan canlı canlı kolunun dikilmesine izin vermişti.

Taehyung çıplak olan bedenine zorlanarak gömleğini giyerken istemsizce gülümsedi. Bunu yaparken yüz kasları sızlamıştı.

"Annem her şafak vakti benim için dua ederdi. Sürekli sağlıklı olmam için dua ederdi. Sanırım onun sayesinde kurşun sıyırdı."

Jeongguk kanlı bezleri etraftan toparlarken kapıda bekleyen Bay Jo içeri girdi. "Efendim, bir sorun var. Jimin'i Heo Yeong Min yakalamış."

Bunu duyan ikili anında sinirden dişlerini sıkmaya başlarken Taehyung yine Jeon'dan önce lafa atıldı. "Jimin'in keskin nişancı olduğunu öğrenmiş mi?"

Bay Jo başını eğdi. "Eğer Sophia onlara kimliğini açıkladıysa..."

"Ne demek bu? Madam Sophia gizli ajandı mı demek istiyorsun?"

Bay Jo başını salladı. "Öyle olduğuna eminim. Görevden hemen önce ortadan kayboldu ve yoldaşlardan biri onu hükümet binasına girerken görmüş."

Taehyung duyduklarından sonra yerinde duramazdı. "Jimin tehlikede." ayağa kalkıp dışarıya doğru ilerlerken kendi kendine söyleniyordu.

"Yaralısın. Soruşturulmaktan kaçabileceğini mi sanıyorsun?" Jeongguk onu sert bir şekilde uyardı. Her seferinde aynı konuşmayı yapmak istemiyordu. "En iyisi ortaya çık ve herkese Joseon Gençlik Örgütü üyesi olarak silahlı çatışmaya girdiğini haykır."

Jeongguk lafını söyleyip önüne dönerken Taehyung da sinirine engel olamayarak sesini yükseltti.
"Hiçbir şey yapmayalım mı diyorsun yani? Jimin bizi ele vermez. Eninde sonunda işkence görecek ve ölecek. Onu kurtarmalıyız."

Masanın üzerindeki silahı eline aldığında Jeongguk bağırdı. "Bırak silahı."

"Sen gelmiyorsan, yalnız giderim."

Silahsız ve yalnız bir şekilde yürüyen Taehyung'u yine liderinin sesi durdurdu.

"Dur orada, Kim Taehyung! Bir yere gidemezsin."

Taehyung durup yavaşça arkasını döndü ve oldukça sinirli görünen arkadaşına baktı. Tüm gece uyumadığı için gözleri kırmızıydı ve dudakları çatlamıştı.

"Dünkü bombalamadan sonra yoldaşlarımızın hepsi yakalanmadan önce intihar etti. Örgütü ve yoldaşlarımızı korumak için yaptılar. Hayatlarımızı nerede ve ne uğruna feda edeceğimiz tamamen bize kalmış. Jimin istisna olamaz."

"Jeongguk!"

Karşısındaki adamın sözleri ona merhametten uzak gelmeye başlamıştı. Halbuki öyle değildi işte. İçten içe Jeongguk da aynı hislerle mücadele ediyordu. Fakat o da geriye dönüp Jimin'i almak istese kendini bir güzel ele vermiş olmaz mıydı? Diğer örgüt üyelerini de tehlikeye atmış olmaz mıydı?

"Planımız buradan çıktıktan sonra yeni göreve hazırlanmaktı. Unutma, dünkü görevde en büyük amacımız buydu. Hayatta kalanların vazifesi bu hedefe ulaşmak. Bizden önce ölen yoldaşlarımızın yasını ancak böyle tutabiliriz."

Taehyung bir cevap vermeden yatağa gidip yattı. Belli etmemek için çok uğraşsa da Jeongguk onun ağladığını anlamıştı.

Bu saatlerde Jimin'in tutulduğu sorgu odasında da istenmeyen bir misafir vardı.
Sophia gelip Jimin'in önüne yiyecek koymuştu. Bir de utanmaz bir şekilde "Yemek ye ki hayatta kal." Demişti.

Carpe Diem | Jikook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin