2- Kalem Kılıçtan Keskindir

977 110 34
                                    








Kim Taehyung hiç adeti olmamasına rağmen bar tezgahının arkasında yiyecek bir şeyler hazırlıyordu. Bunu yapmasının nedeni tezgahın diğer tarafında bir sandalyede oturarak etrafı izleyen Park Jimin'di.
Jimin önceki gece ormanda kendisini kurtaran maskeli gencin dediğini yaparak bir gün ormandaki evde saklandıktan sonra şehir merkezine inip Carpe Diem'i bulmuştu. Renkli ışıklandırmalarla süslü bar gündüz saatlerinde oldukları için kapalı olsa da kapıya birkaç kez vurduğunda Kim Taehyung tarafından içeriye alınmıştı.

Şimdi ise Taehyung ağzından birkaç kelime çıkması için onu konuşturmaya çalışıp duruyordu.

"Senin için bir oda hazırlayacağım, özellikle istediğin bir şey var mı? Veya bir ihtiyacın?"

Jimin onu başını sağa sola sallayarak yanıtladı. Bir yandan içi heyecan ve merak doluydu. Yeni bir yere gelmişti ve yeni yerler keşfetmeye bayılırdı. Bir barda gizlice yaşamak nasıl olacak merak ediyordu. Karşısındaki bu yakışıklı adam ona ne için böyle yardımcı oluyordu merak ediyordu. Diğer yandan da içini sürekli bir huzursuzluk kaplıyordu. Bir daha ailesini göremeyecek olmanın verdiği buhran kalbini sıkıştırıyor ve rahat nefes almasını engelliyordu.

Bakışlarını bar sahnesinden çekerek tezgahın arkasından kendisine doğru yaklaşan adama çevirdi. Esmer teninin üzerinden alnını açıkta bırakacak şekilde geriye taranmış simsiyah saçları vardı. Beyaz gömleği ve onun üzerinde üzerine tam oturan bir takıma ait koyu gri yeleği vardı. Kumaş pantolonu da yelekle aynı takıma aitti. Bileğinde bu dönemde ancak çok varlıklı kişilerin alabileceği değerde bir saat vardı.
Uzun boylu ve geniş omuzluydu.

Jimin onu incelemeye devam ederken önüne bıraktığı iki kase yemek ile bakışlarını oraya çevirdi. Bir kasede pirinç ve bir kasede de çorba vardı. Karnı fazlasıyla açtı ve ne verseler yiyecek gibi hissediyordu.
Taehyung'a kısaca teşekkür ederek kaşığını alıp yavaşça sıcak çorbasından içmeye başladı. Tadı hoşuna gitmişti.

Yemek yerken tezgaha dirseklerini yaslayarak kendisini izleyen Taehyung'a bakmamaya çalıştı.
Yemeği bittikten sonra ise ne kadar susmak isterse istesin bazı şeyleri konuşmak istediğinin farkına vardı.

"Bana neden yardım ediyorsunuz?"

Taehyung sonunda konuşan küçüğü duyunca heyecanlandı. Ona tüm gerçekleri anlatmanın sırası değildi ama en azından ufak tefek şeylerden bahsedebilirdi.

"Baban çok saygı duyduğum bir insan Jimin. Onun ailesinden birini mekanımda ağırlamaktan onur duyuyorum."

Babasının bahsini duymasıyla yeniden çöktü aynı his.

"Babam artık yok."

Taehyung çocuğun gözlerindeki hüzne dayanamıyordu. Acı acı bakan kahve rengi gözlerinin her saniye doluşuna dayanamıyordu. Küçüğün açık kahve saçlarına uzattı elini. Alnındaki dağınık tutamları okşadı ve güven verici bir tebessüm yerleştirdi yüzüne. Jimin bu tebessümü anında çözmüştü.
Şu an en çok ihtiyacı olan şeyleri haykırıyordu bu tebessüm. Güveni, sevgiyi haykırıyordu. "Merak etme, burada güvende olacaksın. Seni koruyacağım ve bırakmayacağım." Diyordu sanki.
Jimin de karşılık olarak gözyaşlarını umursamadan gülümsedi.

"Ama baştan anlaşalım, burada sırf benimle onur duyun diye kalamam. Bana iş verin ki iyiliğinizin karşılığını ödeyeyim."

"Bir süre kulüpten dışarıya çıkma. Madamla konuşacağım, ufak tefek ayak işlerinde sana ihtiyacımız olabilir."

Jimin bu habere sevindi. En azından tüm gün boş boş durmaz ve bir işe yarayıp kendisini koruyan bu adama teşekkür etmiş olurdu.

Birkaç dakika sonra Carpe Diem'in kapıları yeniden aralandı ve genç bir erkek sesi yankılandı içeride.

Carpe Diem | Jikook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin