16- Önce Ben Seni Seveceğim

471 95 25
                                    





Jeongguk tüm yoldaşlarını birkaç gündür saklandığı dağ yamacındaki gizli evde toplamıştı.
Artık kimsenin burada kalmaması için onlara kaçış planını anlatıyordu.

"Bay Lee, istediğim şeyi araştırdınız mı?"

"Evet. İki gün sonra Incheon limanından demir alacak bir gemi buldum."

"Güzel. Bay Kang?"

"Hepimiz için sahte belgeleri hazırlattım."

"O halde yarım saate çıkıyoruz. Herkes belirlenen rotadan Incheon limanına gidecek. Herkes toplandığında oradan Dalian'a gideceğiz. Burası atık hiçbirimiz için güvenli değil. Şimdi hazırlanmak için çıkabilirsiniz."

Yine her şey plana uygun ilerliyordu. Jeongguk bu sefer korktu. Geçen seferki gibi olmasından korktu.
Masanın etrafında toplanan kalabalık tek tek dışarı çıkmaya başlarken Jeon aralarından birine seslendi. "Bay Kang, sen kal lütfen."

Herkes çıktıktan sonra bir köşeye geçip Bay Kang'a durumu açıklamaya başladı.

"Benim yerime yoldaşlarımıza önderlik edip onları Mançurya'ya götürmeni istiyorum."

"Peki ya sen?"

"Burada kalacağım. Halletmem gereken ufak bir iş var."

"Bay Kim ve Bay Park'ı kurtarmak için kalıyorsunuz değil mi?"

"Sorgulama. Sadece istediğimi yap, lütfen."

Bay Kang şaşkındı. Başından beri kalmak isteyen birisi olduğunda ilk karşı çıkan hep Jeongguk olmuştu. Fakat şimdi o kalacağını söylüyordu.

"Biz de seninle geleceğiz."

"Hayır bu tehlikeli olur."

"Onlar bizim de yoldaşlarımız. Neden tüm yükü  tek başına sırtlanmaya çalışıyorsun?"

Jeongguk gözlüğünü çıkartarak elleriyle gözlerini ovaladı. Başı ağrıyordu.

"Aslında liderliğin sorumluluklarını üstümden atıp en azından bir günlüğüne normal bir arkadaşları olmaya çalışıyorum. Erkek gibi davranmaya çalışıyorum. Onları alıp size katılacağım. O zamana kadar yoldaşlarımıza iyi bak lütfen."

Bay Kang başka bir seçeneği olmadığı için başını sallayarak onu onayladı. Liderinin başına bir şey gelmesinden korkuyordu.

"Bir günlüğüne arkadaş gibi yaşa. Bir günlüğüne erkek gibi yaşa. Ama sonra sağ salim geri dön ve o ikisini de yanında getir."

Yarım saatlik vakit süresince Jeongguk kendisine bir çanta hazırladı. Aslında çantada pek mühim şeyler yoktu çünkü en değerli ve önemli şeyleri üzerinde taşıyordu.
Silahı belinde ve Jimin'in fotoğrafı ceketinin iç cebinde, tam göğüsünün üzerindeydi.
Bu arada üzerinde taşıyamayacağı diğer değerli şeylerini, daktilosunu, köstekli saatini, Jimin'in tamamlanmasını çok istediği romanın taslağını ve cebinde taşıdığı fotoğrafın orijinal halini bir sandığın içine koyup yanına da mektup yazıp bırakarak Carpe Diem'e yollamıştı. Bar kapalıydı fakat içeri girebilecek birisini bulmuştu.

Her şey hazır olunca kısaca yoldaşlarla vedalaştı ve gerisinde bırakamayacağı dostlarını alıp peşlerinden geleceğini söyledi.
Daha sonra ayrıldılar. Jeongguk dağ kenarındaki evden çıktı ve yemyeşil ormanın arasına kamufle olup olabildiğince hızlı bir şekilde koşmaya başladı.
İçinden sürekli Bay Kang'ın söylediği son sözleri tekrar ediyordu. Bir günlüğüne iyi bir arkadaş olacak ve onları kurtaracaktı. Veya bu da bir umut olarak kalıp öylece sönüp gidecekti.

Carpe Diem | Jikook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin