Cesur'un Rüyası...

1.Kader Ördü Ağlarını.

1.Kader Ördü Ağlarını.....

"Hiiişşşttt"

Ekrana düşen iletiye gözleri saniyelik kayan Cesur anlamsız harflere takılmadan masaya tekrar eğildi. Sırtını ofisinin cam duvarına dönerek masaya dirseklerini dayadı. Kendince rahat bir konumda son anda kutusuna düşen mailleri gözden geçiriyordu.

Çakır gözleri yorgunluktan kısılmış, klavyeye bakma gereği duymadan uzun kemikli parmakları ile tuşlara seri halde basarak son cümleye noktayı koymuş bir halde memnuniyetle gülümsedi.

Masaya gelişigüzel atılmış ve orada unutulmuş telefonun bildirim sesiyle sağa dönerek ekrana dokunan adam gördüğü ama algıda zorluk yaşadığı soruya bön bön bakakaldı.

Kim derdi ki koskoca Cesur bir mesajla bu şekilde dona kalacak ve o mesaja bir anlık gafletle verilen o 6 harf muma çevirecek.

"O duruşa bir vuruş kaç kuruş."

"Pardon "

Odanın dışında kara gözleri bir elmas gibi parlarken adamın gerilen sırtını sinsi gülüşü ile izleyen küçük tehlikeli Minik Kadın.....

Günü geldiğinde Cesur'un minik ama Cesur sincabı olacak olan yürüyen Türk lokumu....

Kemikli siyah gözlüklerini burnuna yerleştirip elindeki Telefona gelen mesaja minik bir kahkaha attı. Ah hayallerinin sarışın bombası attığı ağa takılmıştı.

Boyu minik olan Rüya için Cesur koca bir devdi. Rüya'nın ise kocaman şeylere zaafı vardı. Kalçasını dayadığı masadan doğrulup büyük kara gözlerine aheste aheste adamın "Ölümü gör ellemezsen." diyen kalçalarına indirdi.

Minik elleri kaşınır gibi oldu. "Zalımın oğlu" diye geçirdi içinden.

Adamın vücut dilinden kendisinin olduğu tarafa döneceğini fark ettiği an hızla asansöre yöneldi.

Dudaklarına yerleşen pis sırıtış ile yaptığı ahlaksız teklifi anlamayan yarım akıllı devine anlayacağını düşündüğü bir mesaj daha attı.

"Merhaba Sarışın afet ben gelecekteki torunlarının ebesi."