Gözlerimi yavaşça açtım ve etrafa baktım.Küçük bir oda,bir çalışma masası,duvarda 1-2 poster ve ben büyük bir eşofman altı ve gri kısa kolluy bir tişortle ile yataktayım.Burası benim odam değil kesinlikle.DEĞİL!
Hemen kalktım.Odadan dışarı atıldığımda ise salon gibi bir yerde televizyon açıktı.Ev bomboştu hiç kimse yoktu kanepeye oturdum sehpada ise cipslerin konulduğu büyükbir tabak vardı kanepeye oturdum ve bir kaç tane cips aldım birden kapıdan açılma sesleri geldi hızlıca uyuyakaldığım odaya gittim.Sesler geldi.Poşet sesleri geliyordu,televizyonu kapattı.Adımlar atıyordu.Nereye doğru gittiğini bilmiyordum.Kapının kenarında beklameye devam ettim ve birden içeri girdi.Bu mavi gözlüydü.
Dudağımın sol tarafını ısırdım.
-Demek uyandın.
dedi mavi gözlü.
-Evet,evet.Uyandım ne yaptın bana anlatırmısın ve bu giysileri bana senmi giydirdin?-Sence?
Kısık gözlerle ona bakarak ''Sınıftaki kızlar kadar güzel bir fiziğim olmadığını sen de artık biliyorsun'' dedim.Sessizlik oluştu yine.Sonra devam etti.Sanki ben bunu hiç söylememişim gibi...
-Neyse.Salona geç yemek yiyelim.
-Peki zaten acıkmıştım...
.;.;.;Yemek Yerlerken;.;.;.
-Demek bu evde kalıyorsun.TEK.
-Evet.Tek kalıyorum,bu arada ismin neydi tanışmadık?
-Ben.Ben İris...
-Çok güzel bir isimmiş.Ben de Aytun.
-Anlamı ne?
-Geceyi aydınlatan demek.
-Ya benim gecelerimi aydınlatamassın...
Yine sustu cevap vermedi.Yeter artık ya niye takmıyo böyle kendimle ilgili söylediğim şeylerle kendimle düşman olduğumu kanıtlağım cümlelere hiç cevap vermiyor...YETER!Artık cevap ver.Tam sorucaktım ki.Telefonuma mesaj geldi.Unutmuşum...!Annem ile babamın haberi yok.Mesaja baktım.Annem:
-Tatlım,bizim önemli bir işimiz çıktı.1 haftalığına biz yokuz buzdolabında bütün hazır yemekçilerin mıknatısı var beğendiğini al.Ama istersen hizmetçimiz olan ayşegül ablanı da arayabilirsin...
Sorucaksınız.Hizmetçi?Niye bir hafta yoklar?Olay şu babamın bir holdingi var.Yani zengin çocuğuyum.Evet.Fakat hiç öyle davranmam,okulumdaki o kendini beğenmiş kızlar da zengin ve onlar gibi olmak istemiyorum...
Sonunda Aytun'a sordum.-Niye ben kendimi aşşaladığımda bana cevap vermiyorsun?
Yine mi sustu?Bu çocuk sağar heraldeyine duymazdan geldi ve yine hiç duymamış gibi.
-Seni artık eve bırakıyım mı?
dedi.''olur'' dedim.Üstümü değiştirdim çantamı aldım.Herşey tamamdı.Oda giyinmişti,ruh halim gibi hemde kot,pantolonu,ayakkabıları,tişörtü ve kabanı hepsi siyahtı.Böyle kapkaranlıksiyahı sadece o gözleri bozuyordu.O kadar siyah içinde o kadar belliydi ki o mavi gözleri,sanki koca bir güneş gibi parıldıyordu.Sonra beni itekledi ve;
-Araba şurada dedi.
-Tamam, dedim ve arabaya kadar yürüdük.O şöfor yerine binmeden önce kapımı açtı.Kibarlık?Gerçekten kollarım var biliyor dimi.Ama onu kırmamak için arabaya bindim oda şöfor yerine bindi.Arabyı çalıştırdık.Yol tarifçisi vardı.Neyse işte cps mi ne ondan vardı,onu kullanarak gittik.Yolu tarif eden bi kağıt verdim ona.Sessizlik oluştu,ilk defa sessizlikten rahatsız olmuştum yolda kimse yoktu.Karanlık yollar,sessiz sedasız Aytun.Noluyor ya?Suratsızdı.Beni bile rahatsız eden bir suratsızlığı vardı.
-Noldu niye bukadar yüzsüzsün?
-Hiç...
-Peki.O zaman ben sana birşey sorsam?
-Ne?
-Niye ben bazen kendimi aşşaladığımda,beni duymazdan geliyorsun?
Sertçe arabayı sağa çekti.KIzgınlıkla baktı bana.Ürkmüştüm,bana kızgınlıkla uzun uzun baktı.Anideden önüne döndü,arabayı sürmek üzereydi ki gözleri dolana kadar birden ağladı.Hıçkırarak konuşmaya başladı.-A-ablam da aynı senin gi-gibiydi,hayattan zevk almazdı,sevmiyordu,insanları,dünyayı,ailesini severdi.Bana hep iyi davranırdı.Hiç bi zaman bana kötü bişey yapmazdı.Kolları çiziklerle doluydu,bir gün ben tam 12 yaşındayken onu bir barda ölü bulduk.kollarındaki çiziklerin hepsini örten kocaman bir yarık vardı,bıçakla yapmıştı biri veya o bilmiyorum.Ama ölmeden önce yani bara gitmeden önce bana bi not bırakmış.Eve ağlayarak geldiüğimde o notu okudum.Not kağıdınınbazı yerleri,ıslanmıştı bunu yazarken ağlamıştı,çok belliydi.Not'u okumuştum.Okududuğum her satırda ağladım.
-Şşş sakin ol diyerek ona sarıldım.
-Seninde onun gibi olmanı onun gibi ölmeni istemem.O kızlar gibi fiziğin olmayabilir,hiç değilse bi ton makyajla okula gelen bi kız değilsin.Ama sen bi ton çizikle okula geliyorsun.Yapma bunu kendine!
Sessiz kaldım.Cama baktım.O da gözlerini sildi.Beni eve bıraktı.Gitti.Hemen eve girdim.Sinirlerim bozulmuştu onu düşünüyordum.Aytun'u ağlamıştı gözümün önünde.Ablasına nolduğunu tam anlayamadım ama,üzüldüm.Fakat vazgeçemiyordum.Acılar bitmiyordu onlar benim simgemdi.Devam ediceğim buna.
Ablasının bıraktığı notta yazanlar;
Merhaba benim canım,biliyor musun?Şuann belkide ölmüş olacağımsen bu notu görene kadar.Seni üzdüğüm için çok özür dilerim ama dayanamıyorum.Nereye kadar?Hayat aşırı acımasız.Sen sakın benim gibi bir hayat yaşama,gülümse,dışlanma.Sonun benim gibi çürük güçsüz biri gibi olmasın!Seni seviyorum seni hep seveceğim.Sakın kimseyi, kendini asla suçlama.Ben kendim istedim yaşamak istemiyorum.İğrenç vücudumu sevmiyorum.Şefaf ruhuma kavuşmak istiyorum.Çizik dolu kollar istemiyorum!Hayatımı yaşayamıyorum,Belki ölmeye katlanabilirim.Önyargılı insanlara katlanamıyacağım artık!
Eğer bir gün karşına benim gibi biri çıkarsa ona yardım et.Bu hataları yapmasın,fakat o birkız ise ona dokunma onu sev o farklıdır diğerlerinden.Birprensesmasalı vardı hani Siyah Kelebek diye işte onun son sayfasına öyle biriyle karşılaştığında bak.Herşeyi anlıyacaksın...
Seni seviyorum benim canım.Gecemi aydınlatman dileğiyle...∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen de Seversin!
RomanceSevgiden kaçan bi kız. Kızı seven bir erkek. Ama bunların dışında bu hikaye aşktan yola çıkıp size önyargılar hakkında neler olabileciğini gösterecek... Zaman hızla akıp giderken prenses masalının sonunun bir ölümle biteceğini kim bilirdi.