0.7: "Elvin...Duru?"

2.6K 402 306
                                    


Yıldızlamayı ve mutlaka yorum bırakmayı unutmayın, tepkinizi merak ediyorum! Keyifli okumalar 😘😘😘

3.GÖZ
Elvin, Acar'ın söylediği cümle üzerine sağlam bir kahkaha patlattı, o kadar gülmüştü ki, gözlerinde biriken yaşlar, göz kenarlarına taşacaktı neredeyse. Elalar, onun bu güzel gülüşüyle ışıldarken, elindeki dondurmayı ısırarak yemeye devam etti Acar.

Evet, ısırarak yemeyi seviyordu.

-Çocuk gibisin..." dedi Elvin, kafasını sağa sola sallayarak. Şu bir saatte o kadar çok gülmüştü ki, Asu'nun ağabeyi olduğu gerçekten belli oluyordu. "Çok tuhafsın." Dondurmanın külah kısmını ısırmaya başlayan adam, tek kaşını kaldırarak kıza baktı.

-Nerem tuhaf? Fıstık gibi herifim işte." Bunu söyledikten sonra taşa takılıp az kalsın düşecekmiş gibi olduğunda, kahkaha patlatarak onun kolundan tuttu Elvin.

-Dikkatli ol, fıstık!" Apaçık söylediğiyle alay ediyordu bunu söyleyen kız ama Acar'ın yüzünde hoş bir tebessüm oluştu. Adımları yavaşlamıştı ikisinin de, Elvin kolundan elini çektiğinde başını öne çevirdi.

Onun yanında kontrol edilemeyen hormonlarına ek olarak sakarlaşması eksikti, o da olmuştu!

-Antalya'yı özlüyor musun?" Diye bir soru attı ortaya. Dondurmasını çoktan bitirdiğinde, Elvin külaha ulaşamamıştı henüz. Adamın ağzı çelikten mi diye düşünmeden edemezken, başını salladı.

-Tabii. Kolay değil, büyüdüğün yer sonuçta." Acar, bir banka çöktüğünde, onun yanına geçti kız da. Gözleri dalgalı denize odaklanmıştı, ama elalar kendisine bakıyordu. "Yanlış anlama burayı da sevdim, kızlar harika, alışıyorum da..." Kahveleri aniden Acar'a döndü. "Evim gibi hissedememekten korkuyorum bazen." Cümlesinden sonra sessizleşip dondurmasını yemeye odaklandığında, bir süre ne diyeceğini düşündü delikanlı. Aslında onunla ilgili merak ettiği o kadar şey vardı ki... Elvin hayatına kapalı bir kutu gibi girmişti ve Acar'a, iç sesi "açmamasını" söylese de, kahretsin, meraklıydı ve mutlaka açacaktı!

-Burada mı doğmuştun?" Kafasını salladı kız onaylama anlamında. "Haddimi aşmak istemem ama...Annen..." Elvin, ısırdığı külahla duraksarken, sorusuna devam etmesi için başını ona çevirdi. "Onu hiç gördün mü?" Koyu kahveler o kadar uzun süre elalarına bakmıştı ki, cevap gelmeyeceğini düşündü Acar, tam yüzüne bir tebessüm konuşup "neyse siktir et" moduna girecekti ki, başını yine salladı genç kız.

-Beni terk ettikten 17 sene sonra geldi. Bundan 3 sene önce yani." Ne konuştuklarını sormasına gerek yoktu, adamın gözlerinde buna merak duyduğunu gösteren parıltıları yakalamıştı. "Merak ediyorsan hayır, beni istemedi. Yine." İstememesinin önemi de yoktu, onu seven bir ailesi vardı. Vardı değil mi? Bazen inanamıyordu.

Kafasını yeniden önüne çevirip, dondurmasını yemeye başlamasının tek sebebi vardı.

Acar'ın gözlerinde gördüğü merhametin boğazına oturmasından kaynaklı, gözüne doluşmaya çalışan aptal yaşlar! O bile yeni tanıdığı birine merhamet ederken, annesi etmemişti. Bu durumun zavallılığını görmezden gelerek, her zaman yaptığı şeydi, omuzlarını dikleştirdi ve ilgisini tamamen yemeye verdi.

Bir el. Saçlarını yanağından çekip, yavaşça kulağının arkasına sıkıltıran el. Kafasını sola çevirdiğinde, Acar kendisine oldukça yaklaşmıştı.

-Kendi kaybeder, seninle tanışalı çok olmamasına rağmen bulunduğum yerden bakınca mükemmel görünüyorsun." Bu cümleye gülümsememek, aptallık olurdu. Elvin, akıllı bir kızdı."Senin üzüntünü, hak etmiyor." Kızın elindeki peçeteye uzanmak yerine, saçında duran baş parmağını kaydırıp dudağının kenarına bulaşan çikolatalı dondurmayı yavaşça aldı. (Peki, bugüne kadar dondurmayı dudaklarına taşırmadan, romantizme asla yer vermeden yiyen ben gibi olanlar el kaldırsın...) Aralarında istemsizce oluşan bu yakınlık Elvin'in yüzündeki tebessümün yavaşça kaybolmasına sebep olurken, boğazını temizleyerek elini çekti Acar ve etrafına bakındı. Ne diyeceğini bilemeyerek kıza döndü. "Yiyecek misin külahı? Yiyim mi?"

Başka Bir DünyadaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin