Konuşmamızın ortasında aniden çalan telefonum ile irkildim ve telefona baktım.
"Ah, hastaneden arıyorlar açmalıyım"
"Tabii açabilirsiniz"
Telefonu açar açmaz hemşirenin telaşlı sesini duymuştum,
"Efendim hemen gelmeniz gerekiyor"
"Sorun nedir, Bir problem mi var?"
"Hastamız Jeon Jeongguk, bir çeşit kriz geçiriyor ne olduğunu anlamadık lütfen hemen gelin"
Telefonu aniden bırakıp ceketimi giymeye başladım,
"İyi misiniz? Önemli bir şey mi oldu?"
Endişeyle sormuştu.
"Hemen gitmem gerek üzgünüm Jeongguk kriz geçiriyormuş acil bir durum"
"Oh benim de gelmemi ister misiniz?"
Tereddüt etsemde kafamı salladım vakit kaybedemezdik.
"Unutmadan şu kutuyu da alalım onu sonra inceleyeceğim"
söylememle kutuyu eline almış ve beraber klinikten çıkmıştık.
---
Verdiğim sakinleştirici ile uyuyan çocuğu izliyorduk.
Ne olmuştu da bu hale gelmişti?"Bu güne kadar sesini hiç birimiz duymamıştık"
Hemşire konuşunca birden gözlerim dolmuştu.
"O acı dolu feryatlarını duymak yerine hayatım boyunca işitmemeyi yeğlerdim"
Söylediğim cümle kalbime taş gibi oturmuştu.
Hala gözlerinde yaşadığı krizinin yaşları vardı.
Uzanıp ellerimle sildim ve hemşireye döndüm."Birden bire ne oldu üç senedir bir kez olsun böyle şiddetli kriz geçirmedi, odaya sizden izinsiz biri mi girdi?"
Seokjin, koltukta oturmuş öylece Jeongguk'u izliyor tek kelime etmiyordu.
"Efendim kamera kayıtlarına baktık fakat kriz geçirmeden önceki bir saat aralığı kayıtlar da yok"
"Ne demek yok?"
"Bilmiyorum, silinmiş ve personeller odaya kimsenin girdiğini görmemiş"
Başımı sıvazladım.
"Yani kayıtlar silindi ise bu içeriye biri girdi demektir değil mi?"
Seokjin sonunda konuştuğunda ona dönmüştüm.
"kim girmiş olabilir?"
"Bay Kim biliyorsunuz onun akli dengesi yerinde değil içeri biri girse dahi sadece tavana bakıyor hiç yanıt vermiyor ya da hissetmiyor. Her kim girdi ise ona zarar vermiş olmalı"
Seokjin'in aniden kaşları çatıldı.
"Ne gibi bir zarar vermiş olabilir?"
Tekrar konuştuğunda korkuyla Jeongguk'un üzerindeki örtüyü biraz çekmiştim.
Yine japonca bir not ve boynunda öpülme izi vardı.
Sinirden elim ayağım titriyordu.
"Bu da nedir? Biz müdahale ederken bu not ve iz yoktu?"
Lavabodan gelen kırılma sesiyle hepimiz oraya dönmüştük.
"Kim var orada!" Koşup kapıyı açtığımda pencerenin kırıldığını görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mental diary (Jikook)
Mystery / ThrillerBir yangında tanıdığım seni, bir yangında mı kaybedecektim? Bilseydim ben de can vermez miydim, seninle cayır cayır yanmaz mıydım? Ne kaldı ki sen gittikten sonra bana? Ah sadece bembeyaz duvarlarla kaplı bir oda. Bir yatak, bir tavan bir de dokto...