Her hikaye, içinde ayrı dünyaların anahtarını gizler. Size hayal dünyamın anahtarını bırakıyorum içeri girmek sizin tercihiniz.
Beni instagramda hivdahmet_iskanoglu hasabıyla takip edebilirsiniz.
Wattpad hesabım HIVDAISKANOLU
Takip edin lütfen. Emeğinin karşılığında oy ve küçükde olsa yorum bırakırsanız çok mutlu olurum.
"Sence Üniversite'ye başlamak için geç mi kaldım?" diye, sordu Cihan ve tebessüm ederek bakıyordu arkadaşına. Onun sözlerine oldukça değer veriyor ve şimdi ne diyeceğini deli gibi merak ediyordu. Siyahın gizemi değil, huzuru vardı Cihan'ın kara irislerinde. Kumral düz saçları olan, kumral bir adamdı. Sürekli gülen yüzü ve etkileyici konuşmasıyla insanları kendine hayran bırakırdı. Ne suratsız aksi biriydi, ne de cıvık kendini bilmez. Her şeyi dozunda kullanmayı çok iyi bilirdi. Şeytan tüyü derler ya, o söz tam da Cihan için söylenmişti.
Umut'un aksine okulla, eğitimle arası pek yoktu. Liseyi zar zor bitirmişti. Gerçi onu zora sokan her şeye isyankardı. İki ayrı ailede, iki ayrı anne babanın, iki farklı çocuklarıydı ikisi. Biri özgüvenli dediğim dedik, öbürünün de her adımı ürkekçe ve tedbir kokuyordu. Yine de, her şeye rağmen dost olmuşlardı ve bu dostluk tamamlıyordu ikisinin de eksik olan duygularını.
Çok istedim oldu, sözünden nefret ederdi Umut. Sadece istemenin yetmediğini her fırsatta yüzüne vurmuştu birileri ve bunlar hep en yakınları bildikleriydi. Şoförü olduğu ticari taksiye yaslanmış, arkadaşının yüzüne bakmadan yanıt verdi.
"Geç değil." Dedi, tekdüze bir ses tonuyla. Yirmilerini bitirmeye iki yıl kaldığının farkındaydı elbette; "Eğer yüreğinde varsa, yaşın kaç olursa olsun geç değil."
Cihan'ın gözleri mümkünmüş gibi daha çok parıldadı. Elindeki sarı renkli kehribar tespihi, siyah kot pantolonunun ön cebine koyarak Umut'a döndü."O zaman kardeşim, beraber başlayalım. Her şey gibi, bu yüke de benimle omuz ver. Olmaz mı?" dedi gülerek. Olmayacağını biliyor, oldurmaya çalışıyordu. Kendisi gelecek için hiç hayal kurmamış, rastgele bir yaşamı tercih etmişti ama dostunun hayalleri vardı. Bastırmaya çalıştığı, küçük hayaller. Ona baktı Umut. İşte o zaman anladı bu mesleği onun için yapan dostunun, tekrar okuma isteğinin altında onun hayalleri vardı. Başını iki yana salladı. Buna gerçek anlamda gerek yoktu, o çoktan vazgeçmişti. Zaten artık hevesi de, sabrı da kalmamıştı. Elini dostça Cihan'ın omzuna koydu, sönük kahvelerinin aksine yalancı parıldayan bir bakış attı esmer adam.
"Dedim ya dostum. Heves lazım, aşk lazım, istek lazım. Bende hiç biri kalmadı, tükettiler. " Başını iki yana salladı Cihan. Üzülmüştü ama bu pes edeceği anlamına gelmiyordu.
"Büyüdük be oğlum. Artık sus deyince susan, git deyince giden. Höst deyince çöken, o küçük çocuklar değiliz ikimizde. Babandan kaçtın ama onun sana direttiklerinden bir türlü kurtulamadın. Bırak, yeniden o liseyi bitiren toy delikanlılar olalım. Bırak, yazın evimizin damına sırtüstü uzanarak yıldızları izleyip, geleceğimize hayal kuralım. Bırak, biraz zorba olalım ve hayallerimizin yakasından sıkıca tutalım. Belki bir şey değişmez ama ilerde bize kafa tutacak heveslere en azından denedik deriz."
Babandan kurtuldun dedi ya; o söz damarlarında dolaşan zehir gibi kalbine ve beynine işledi. Babasından kurtulmayı değil, babası tarafından sevilmeyi istiyordu. Olmadı. Onu doğurduktan yedi yıl gibi kısa süre sonra ölen annesiyle öksüz ve yetim kaldı. Bir çocuğun dünyası annesiymiş. İnsanın annesi öldü mü kimsesiz kalıyormuş, o günlerde çok iyi anladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Deli Değilim! {Düzenleniyor}
FantasíaBir sabah gözlerinizi bir kaosa açarsanız ne yaparsınız? Sevdiği kadınla mutlulukla yumduğun gözlerini, bir akıl hastanesinde açtı. Üstelik yaşadığını iddia ettiği hayat tamamen sanrılardan ibaret olduğunu günde en az üç defa duyduğu bir hastane. Ha...