Bir ilkbahar günüydü. Servisten inip eve geçiyordum. Arkamdan bir köpek geliyordu. Bu köpeğin ayağı aksıyordu. Ondan korktuğum için hızlıca apartmana girdim. Üstümü değiştirdim. Komşum Nadide ile birlikte Berra'ların bahçesine geçtik. Arkamdan gelen köpek Berra'nın kucağındaydı. Nadide'yle köpeği sevdik. Berra, Nadide, Hüseyin, Arif ve ben köpeği sahiplendik. Köpeğin adını Okyanus koyduk. Okyanus beyaz tüylü güzel bir köpekti. Arkadaşım Elif Su'nun bir tasması varmış. O tasmayı bize armağan etti. Tasma pembe renkteydi. Tasmaya isimlerimizi yazdık ve Okyanus'a taktık. Okyanus ilk geldiği zamanlarda arka ayakları aksıyordu. Bizim apartmanda veteriner Sercan Abi vardı. Ona Okyanus'tan bahsettik. Onunla birlikte Okyanus'un yanına indik. Sercan Abi Okyanus'u muayene etti. Sercan Abi'ye sorduk:
-Sercan Abi, Okyanus 'un bir şeyi var mı?
-Okyanus bir trafik kazası geçirmiş olabilir. Bu yüzden korkuyor, dedi.
Sercan Abi evine çıkıp sprey şeklinde bir ilaç getirdi. Bu ilacı Okyanus'a sıktı. Gün geçtikçe bize alışıyor ve iyileşiyordu. Okyanus salam yemeyi çok seviyordu. Her gün kalan harçlıklarımızı birleştirip ona salam alıyorduk. Okyanus'a her sabah ekmek almaya markete gittiğimde ona süt de alıyordum. Parka çıktığımızda Okyanus'u da yanımıza alıp gezdiriyorduk. Okyanus sayesinde köpek korkumu yenmiştim. Annem köpeklerden çok korktuğundan beni de korkak yetiştirmişti. Kardeşimi korkak alışmasın diye Okyanus'un yanına giderken kardeşim Hira Nur'u yanıma alırdım. Hira Nur, Okyanus'u çok sevdi. Ne zaman Okyanus 'un yanına gitsem o da gelmek istiyordu. Akşam yemeğini yedikten sonra balkona çıkıp Okyanus'a bakardım. Komşular onun sesinden rahatsız oluyorlardı. Oysa Okyanus eğitilmiş bir köpekti.
Bir gün Elif Su, köpeği Tarçın ile birlikte Okyanus'un yanına geldiler. Tarçın; uslu, sakin, tatlı bir köpeğe benziyordu. Okyanus ve Tarçın kavga ettiler. Elif Su, Tarçın'ı alıp evine döndü. Okulların kapanmasına az kaldığından okula gitmemeye başladık. Okula gitmediğimizden Okyanus ile daha fazla ilgileniyorduk. Okyanus aç olduğu için markete salam almaya gittik; ama salam kalmamıştı. Arkadaşlarımla birlikte annemlere söylemeden evimizin bir kilometre uzağındaki markete gittik. Bu yaptığımız davranış tehlikeliydi. Aldığımız salamı bir güzel Okyanus'a yedirdik.
Okyanus çok iyi bir köpekti. Çocuklar onu rahatsız etse de umursamıyordu. Okyanus, parkta oyun oynarken yanımıza geldi ve bizimle beraber top oynadı. Bir süre oynadıktan sonra Okyanus birden bire yere yattı ve uzun süre kıpırdamadı. Okyanus'u kucağımızda yarı yola kadar getirdik. Yolun yarısını da ekmek kasasının içinde yuvasına getirdik. O gün Okyanus için çok endişelendim.
Sabah olduğunda Okyanus'u yerinde göremedim. İçime bir endişe girdi. Marketten aldıklarımı eve bırakıp Nadide'ye haber verdim. Kahvaltı ettikten sonra Arif, ben, Nadide, Hüseyin Okyanus'u aramaya çıktık. Bütün bahçeleri aradık; ama yoktu. İzinsizce karşı mahalleye geçtik orada da yoktu. Bir kaç gün Okyanus'a ulaşamadık. Onu aramaya devam ettik. Son bir bahçe kaldı. Koşarak oraya gittik. Okyanus oradaydı. Hem de yavrularıyla. Dört tane yavrusu vardı. Hepsi de çok tatlıydı. Sevinçten havalara uçtuk. Kimse anlamamıştı onun anne olacağını. Yavrular çok tatlılardı. Simsiyah gözlü erkek olanı Nadide ve Arif, narin mi narin siyah olanı Berra, Bembeyaz tüyleri olanı Hüseyin, ben ise burnu havada olan köpeği sahiplendim. Nadide'ler siyah olduğu için adını Gece, Berra en sevdiği isim Laydy 'i, ben ise tüylerinin rengi yerfıstığına benzediği için Yerfıstığım, Hüseyin de pamuk gibi tüyleri olduğu için Pamuk ismini koydu. Hepsi birbirinden güzellerdi. En büyükleri Pamuk'tu. Çünkü gördüğümüzde gözleri açıktı.
Annemler duyunca çok şaşırdılar. Yavruları bizim bahçeye aldık. Artık her şey çok güzeldi. Okyanus mutlu biz ise daha mutluyduk. Tek huzurumuzu bozan komşular. Komşular yavruları görünce daha da kızmaya başladı. Ona bol yemek ve salam almaya başladık. Yavrular ayaklanmaya başladı. Okyanus'a verdiğimiz yemekleri yavruları da yemeye başladı. Yavrular bir aylık oldu. Ne de çabuk geçti bir ay. Gece ve Yerfıstığım çok kavga ediyorlardı. Biz onları her kavga ettiklerinde ayırıyorduk. Okyanus arada bir yavruları kıskanıyordu. Kıskanması çok normaldi. Çünkü yavrularla daha fazla ilgileniyorduk. Yavrular artık bizi tanıyordu ve peşimizden geliyorlardı. Çok korkuyordum onlara araba çarpacak diye.
Yavrular çok tatlılardı. Berra, Laydy'i çok sıkıyordu. Bilekliğini Laydy'in boynuna takmış bu yüzden de Laydy'in boynu yara olmuştu. Pamuk, Hüseyin gibiydi. İkisi de deliydi. Gece, Yerfıstığım'ı hiç rahat bırakmıyordu. Nadide ile beraber ikisini birbirlerine zarar vermesin diye ayırıyorduk. Sırada Yerfıstığım şımarık mı şımarık, kavgacı mı kavgacı tatlı bir köpekti. Her zaman masumluğunu koruyor; ama içi canavar. Okyanus bizim ilk göz ağrımız. Yavruları kıskansa da onu ne kadar sevdiğimizi biliyor.
Bir gün Berra yavrulara patlıcan vermiş. Öyle bir yiyorlardı ki şapırdata şapırdata. Hepsinin ağzı kapkaraydı ve çok tatlılardı. Hortumu çeşmeye bağladık. Okyanus ve yavrularını yıkadık. Okyanus suyu hiç sevmiyordu; ama koştura koştura yıkadık. Pamuk'un çok hoşuna gitmişti. Laydy kaçtığı için yıkayamadık. Gece ve Yerfıstığım'ı yıkadıktan sonra havluyla kurulayıp parka götürdük. Yavrular ve Okyanus 'a salam alıp karınlarını doyurduk. Bizler de o arada çiğdem çitliyorduk. Yerfıstığım'a pati vermeyi öğrettim. Pamuk takla atıyordu. Laydy çok kibardı. Berra, Laydy ile çok ilgilenmiyordu. Gece tam bir maskot. Oradan oraya zıplayarak hepimizi çok güldürüyordu.
Okyanus'un tüyleri gün geçtikçe kahverengiye dönüyordu. Kesin bir hastalığı vardı. Veterinere götürmek istiyor ve kimliği olmadığı için götüremiyoruz. Karne aldığımız gün komşularımız harçlık verdi. Biz de harçlıklarımızı birleştirip Okyanus ve yavrularına mama aldık. Komşular gün geçtikçe daha çok rahatsız olmaya başladı. Haklılardı geceleri çok sesleri çıkıyordu. Ben bile rahatsız olmaya başladım. Yavrular büyüdükleri için daha fazla gürültü yapıyorlardı.
Bir gün Okyanus ve yavrularla parka çıktık. Yavruları kaydıraktan kaydırdık ve salıncağa bindirdik. Arif top getirdi, top oynadıktan sonra Okyanus bir köpekle kavga etti. Okyanus kavga ederken tasmasını düşürmüştü. Bu duruma çok üzüldüm. Okyanus ve yavrularla beraber bahçenin yolunu tuttuk. Eve çıkıp kardeşimi ve su alıp Okyanus'un yanına indim. Su kabındaki suyu tazeledim. Kardeşim yavruları sevdi ve babam geldiği için eve çıktık.
Nadide, Arif, Hüseyin köylerine gittiler. Komşular bodrumda pire olduğundan bahsediyorlardı. Ekmek almaya giderken bodrumun ilaçlandığını fark ettim. Okyanus'un yanına gittim. Okyanus'un kirpiklerinde böcekler vardı. Korkumdan hızlıca apartman kapısına gittim. Kahvaltı ettikten sonra ben de köye gittim. Okyanus ve yavrular yalnız kaldığı için çok üzgündüm. Dedeme Okyanus'tan bahsettim. Dedem bunu duyunca beni ve arkadaşlarımı takdir etti. Köyden döndük. Koşarak Okyanus'un yanına gittim. Okyanus yerinde yoktu. Annem komşularla konuşuyordu. Okyanus'tan bahsettikleri kesindi.
-Ne oldu Okyanus'a, dedim. Annem:
-Okyanus barınağa gitmiş.
Annemim elindeki anahtarı alıp koşarak eve çıktım. Babam gelene kadar odama kapandım. Babam geldi ve yüzümü yıkayıp akşam yemeği yedim, Nadide'yi aradım. Nadide'yle uzun süre ağladık. Nadide bu duruma çok üzüldü ve hemen köyden geldi. Onunla birazcık daha ağlaştık. Okyanus ve yavruların eşyalarını attık. Çünkü eşyalarını gördükçe Okyanus ve yavruları aklımıza geliyor, hüzünleniyorduk.
Ertesi gün Berra yanımıza geldi. Okyanus'un uyuz hastalığı olduğunu söyledi. Okyanus barınakta iyileşecekti. Her şey boştu. Ara sıra koşarak arka bahçeye gidiyordum. Bakıyordum ki Okyanus yok. Oracıkta oturup üzülmeye başlıyordum.
Yazın cami kurslarına gitmeye başladık. Hoca erken bırakmıştı. Barınak da camiye çok yakındı. Nadide, Arif, Hüseyin ve ben koşarak barınağa gittik. Girmemiz için ailemizle gelmemiz gerekiyormuş. Üzüle üzüle evin yolunu tuttuk.
Aradan bir yıl geçti. Denize gittik. Orada Okyanus'a benzeyen bir köpek gördük. Tek farkı cinsiyetiydi. Keşke Okyanus olsaydı, diye geçirdim içimden. Ancak bu mümkün değildi.
Bir gün evimizin önünde oyun oynuyorduk. Babam gelip bizi barınağa götüreceğini söyledi. Biz de hemen arabaya bindik. Barınağa geldik. Aradık ve Okyanus'u bulduk. Okyanus çok iyiydi. Burada çok mutluydu. Hep beraber Okyanus'a sarıldık. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Her ay Okyanus'u görmeye barınağa gittik.
Bunların hepsini arkadaşlarımla yaşadım. Hiç köpek bakacağım aklıma gelmezdi. Eskiden köpeklerden çok korkardım. Annem ilk başlarda karşıydı; ama ben yine de Okyanus'un yanına gidiyordum. Yavruların olması tam bir tesadüftü. Gördüğünüz tüm hayvanlara yardım edin. Hayvanlara yardım edenleri çok seviyorum. Her gün bir kap su verseniz bir yeriniz eksilmez sonuçta onlar da canlı. Günümüzde hayvanlara çok fazla değer verilmiyor. Onların da bizim gibi hakları var. Onların haklarını savunacak olanlar da bizleriz. Lütfen hayvanlara sevgi ile yaklaşalım...