Normal bir fan kurgusu diye geçmeyin, hoşunuza gidecek garantisi verebilirm.
Beğenmeniz dileğiyle.💫
_____________________________________________
Sakinleşip tekrardan gözlerini açtığında yansımasındaki gördüğü donuk ifade artık daha iyiydi. Gereksiz yere birşeye çabucak sinirlendiği zamanlar yüzünün aldığı hal onu o anda görenlerin ifadelerinin aldığı halden anladığı kadar kendisine inanılmaz gelirdi. Bunu, yeri geldiğinde bir avantaj olarak kullanabilse de bazı zamanlarda kendi benliğinden kopmuş ölü bir vücuttan başka birşeye benzemediğini düşünürdü.
İstediği yere vardığına dair asansörün uyarı sesini duyunca açılan kapıdan sakin adımlarla ilerledi. Yalnızlıkla bütünleşebildiği bu yer hemen onun başını kaldırıp bakışlarını sonu olmayan uzayda gezdirmişti. Gökdelenin vardığı yükseklikten ötürü dolunay bu gece daha bir büyüktü, yıldızlar mesela, daha bir canlanmıştı sanki. Unutulup kendi halinde bırakılmış bir yeri andıran bu kirli teras pek de mafya insanları tarafından tercih edilmezdi. Dazai bunu bilir ve içinden geldiği her anda yine günün bu saatlerinde buraya gelmeyi severdi. Bazen ani ölüm isteğiyle dolar içi bazen de yalnızlık hissinin verdiği sakinlikle zihnini dindirirdi.
Uzun adımları ilerledikçe beraberinde görünen yeni vücudu burada görmeyi hiç beklemiyorduki gözleri şaşkınlıkla açıldı, adımları olduğu yerde kaldı. Sahi o olabilirmiydi? Dolunayın yansıttığı hafif ışığın altında onu çıkarmak olduğu yerden bakıldığında pekde kolay değildi, yine de adımlarını sürdürmeye devam etti. Yaklaştıkça seçebilimeye başlıyordu. Siyah deri ceketinin yer yer oluşturduğu kırışıklıkların üzerinden yansıyan parlak beyaz çizgiler omuzlarını eğdiğini belli etmiyordu. Bir elini yaslandığı korkuluksuz balkonun sınırında, ayakları şehre dönük bir şekilde oturuyordu. Saçlarının dalgası hafif esen rüzgarın eşliğinde raks ediyordu, yakınlaştıkça da beliren kızıllık kendini ele veriyordu. Chuuya.
Ancak tek bir sorun vardı. Onun burda değil hasta bakım odasından dinleniyor olması lazımdı.Chuuya odağını şehrin havalı ancak yapay olan ışıklarına değilde durgun denizin düz yüzeyine yansıyan dolunayın asil görüntüsüne doğru başını eğmişti. Diğer eli bıçak yarasının üzerindeki sargı bezinin oluşturduğu şişkinliğin üstündeydi. Yüzüne vuran ılık hava ayaklarını ister istemez titretiyordu çünkü çıplaklardı. Buraya gözüne bir türlü girmeyen, başına bela olan uykusu yüzünden gelmişti, karmaşık düşünceleri uyumasına bir türlü izin vermemişti, bu yüzden bakım odasındaki gözetmenlerden kaçmış ve üzerinde sadece ona giydirilen eşofman takımı ve askılıkta asılı olarak bulduğu deri ceketini kapıpta gelmişti. Karanlık odanın kasvetinden rahatsız olup mafya binasına girdiği andan beri merak ettiği bu terasa girmeyi çok istemişti hep.
Daha geleli çok olmamışken arkasından gelen adımlar onu şimdiden yatışmakta olan sinirini yeniden canlandırmıştı. Adımlar vazgeçmeyipte tekrar yakınlaşmaya başlayınca sonrada tam arkasında hissedince döndü. Dazai. Gözlerini devirdi. Harika, şimdi gelip niye burda olduğuyla alakalı sorular sorucak bunlarla yetinmeyip sinirleriyle oynamaya devam eden sinir bozucu ses tonuyla onu kızdıracak, insan gibi kafasını dağıtmak istediği şu iki dakikalık anı zehir edicekti ona.
Beklediği tepkiyi alınca sırıtmadan edemedi Dazai. Normal Chuuya'ydı işte, kendisinden haz etmediğini pek ala iyi anlaşılabiliyordu. Laf etmesini umursamadan o da aynı şekilde ayaklarını aşağıya sarkıtarak oturdu balkon sınırına. Bakışlarını yan tarafa çevirince gördükleriyle küçük çaplı bir şaşkınlığa uğradı Dazai. Chuuya'nın çıplak ayakları ve hafiften yukarı çıkmış eşofmanından görünen beyaz bilekleri ortaya nahoş bir görüntü çıkarıyordu. Tarifi edilemez bir derecede gülünç ama..farklı da hissettiriyordu ona. Normalde olsa şu çocuksu haline katıla katıla gülerdi belki, hatta boyuda kısa olduğu için dalga geçer dururdu ancak şuan içinde hiç de öyle bir şey yapmak istemedi aksine kedisi dahi fark etmedem yüzünde tatlı bir tebessüm oluşturmuştu. Chuuya'nın bu dağınık halini sormaktan bu yüzden vazgeçmişti ama onun yerine çok merak ettiği birşeyi sordu Dazai.