Eveet sonunda hep yapmak istediğim kurguya geldim. Şimdi bizim biricik çiftimiz soukoku birbirleriyle hala görüşüyorlar. İşte Dazai dedektiflik ajansında dahi olsa bile, bunlar sevgili olmuşlar ve boş günlerinde belirli bir evde buluşuyorlar. Fakat yine dtam var, o olmadan yapamıyorum afedersiniz bence böyle daha gerçekçi oluyor. Keyifli okumalarrr.
Chuuya etrafını son birkez daha kontrol ettikten sonra anahtarlığını cebinden çıkardı. Kapkaranlık olan evin ışığını açmadan hızla kapısını çekip kitledi. Kapının sağlamlığını kontrol etti, dayanıklı çeliğe güvenerek ışıkları yaktı. Bilindik ev kokusu ciğerlerine dolunca derin bir nefes alıp verdi ve sabahtan beri kızgın olan ifadesini yumuşattı.Burada bulunmayı çok seviyordu Chuuya. Ayakkabılarını evi temiz tutmak için çıkardı ve paltosuyla şapkasını yandaki askılığa astı. Koridorda yavaş adımlar alırken inceledi ortamı. Olması gereken bir şahsiyetin ne ayakkabılarını gördü ne de askılıkta olmask gereken kabanını. Yüzündeki gülümsemesi biraz dokunlaştı, olmaması üzücüydü fakat takmadı buna, nihayetinde hep gelirdi. Bunun rahatlığıyla sonunda kavuşabildiği evin her bir dekoruna ve şeklinde gezdirdi gözlerini. Nihayetinde birlikte yaşayacakları bir eve çıktıkları için her şey kendi zevklerine göre özenle dizayn etmişlerdi. Tüm bu eşyaları görmek, ona arkada bıraktığı hayatını unutturuyordu.
Merdivenleri çıkarken ahşap duvar saatine baktı. Bir kez daha gülümsedi, Dazai almıştı,son rötüşleri severdi kendisi. Fakat saati görünce kaşları çatıldı, Dazai'nin gelmesi gerekiyordu. Chuuya mafyadan zor çıkabildiği için daha geç gelirdi, birde patrona çaktırmamak vardı. Hoş zaten buluşabildikleri sadece bir gün vardı. Onun haricinde diğer boş zamanları birbirlerine uymadığı için ne buluşabiliyorlar ne de karşılaşabiliyorlardı. İçinde hissettiği boşlukla elini göğsüne götürdü Chuuya. Korkuyordu. Kendisi bir saat geç gelmişti buna rağmen Dazai ortalıklarda görünmüyordu. Ev girdiğinde kapkaranlıktı, evde olacağı düşüncesine kendini çok kaptırmıştı bu yüzdendi bu tedirginliği.
Yatak odasına girermeden önce kapının önünde gördüğü küçük not kağıdı karşıladı onu. Üzerindeki yazıyla tüm endişesi ortadan kalktı ve tekrardan gülümseyebildi.
"Mutfak..."
Koşarak aşağı indi genç adam, vakit kaybetmeden onu görmek istiyordu. Sarılmak ve tüm gününün acısını unutmak. Hızla ışıkları yaktı, ve bakışlarını etrafına bir çocuk edasıyla dolandırıp durdu. Fakat saniyesinde yüzü düştü genç adamın. Dazai burada da yoktu.
" Dazaiii!"
Ses yoktu. Bozulmaya başlamıştı Chuuya. En sonunda yemek masasının üstünde gördüğü bir kutuyla adımlarını oraya yönlendirdi. Mavi bir kuşakla bağlanmış siyah ve genişçe kutunun üstünde bir not daha vardı.
Şimdi bunu aç ve odamıza geri dön güzelim.
Kalbi deli gibi çarpmaya başlamıştı. Heyecandan elleri titriyorek çözdü mavi kuşağı ve açtı kutuyu. İçinde gördüğü altın kaplamalı şarap ile bir kaç saniye kendine gelemedi,görkemli altın parıltıyla çok etkilendi. Dikkatlice yatılı olduğu süngerden çekip çıkardı ve gözünün önüne gelecek şekilde kaldırdı.
"Bu... Nasıl mümkün olabilir. Japonya'da bu şaraplardan satan tek bir yer bile yok. Senesi -... Bandaj israfı seni!"
Yine aynı hızla koşarak yatak odasına çıktı Chuuya. Dazai'nin evde olmasıyla sevinçle atan kalbiyle gülümsemesi de büyüyordu. Kapının kolunu tuttu ve indirdi, fakat kilitli olduğu için Chuuya içeri giremedi ve hızını kesemediği için de kafasını kapıya çarptı. Sızlanarak başını ovuşturan Chuuya artık
sinirlenmeye başlıyordu.