Smut smut smuuttt, uyarmadı demeyin.
İyi okumalarrr..."Hızlı bir açıklama bekliyorum Dazai... Nedir bu, gerçek mi?"
Dazai üzerinde gittikçe azalmaya başlayan ağırlıkla kıstığı gözlerini açtı. Chuuya git gide koltuğun ucuna doğru geri geri gidiyor, sırtını yastıklara huzursuzca yaslıyordu. Kilidini açamadığı için sürekli kararan ekranı tekrar tekrar tuşuna basarak, bir şey anlamaya çalıştığı mesaja bakıyor, sinirlendikçe telefonu sıkıyordu. Dazai ise Chuuya'nın verdiği her bir tepkiyi yutkunarak, her an bir şeg olacakmış tereddütü ile seyrediyordu.
Sonunda oyuna getirildiğini düşünen Chuuya'nın nefesi kesilmişti. Chuuya telefona sinir olmuş ve karanlık odanın bir köşesine hırsla fırlatmıştı. Parçalanan telefonun sesiyle dişlerini sıktı Dazai. Onun hakkında her zaman her çeşit alaylarda bulunurdu, Chuuya da ona sinirlenirdi ve yumruk atardı, döngü böyle sürerdi ancak hiç bir şekilde birbirlerinden nefret etmezlerdi. Edemezlerdi, nedeniyse bunların hepsi anlık sinirlerdi. Çünkü bu davranışların hepsi insanın özünde olan dürtülerdi. Dazai nasıl kendini tutamayıp onunla eğlenmeye çalışıyorsa Chuuya da aynı şekilde ona haddini bildiriyor ve konu bir şekilde kapanıyordu sonunda. Yine öyle olmasını umut etmişti Dazai. Bir iki dayak yerdi ve Chuuya ona küfürler savurarak çekip çıkardı evinden. Ancak Chuuya'nın kızarmaya başlamış ifadesi ve uzun ve derin nefesler alıp vermesi Dazai'yi içten içe endişeye sürüklemişti..
Chuuya şu ana kadarki yaşadıklarına sesini sadece yumruklarıyla veya tekmeleriyle cevap verirdi. Ancak bu sefer, Dazai fazla ileri gitmişti, ona hiç de sinirli hissettirmemişti. Hissettiği şey kesinlikle sinir değildi ama almaya zorlandığı nefesleri düzensizleşmeye başlamıştı. Titriyordu ve kendini yastıklara daha çok veriyordu. Bu çok başka bir şeydi. Elini başına götürüp saçını endişeden çekme isteği değil, sızısını hissettiği kalbi, gibi.
Chuuya'nın sesi çıkmayınca soğuk terler aktmaya başlamıştı. O bu kadar ileri gittiğini onun kadar düşünmemişti.
"Chuuya?"
"S-SUS!"
Chuuya adeta çığlık atmıştı ve gözleri çakmak gibiydi. Dazai gerçekten korkmaya başlamıştı. Olayın buraya bağlanacağını bir bilseydi, ikinci seçeneği olan bir başka insanı seçerdi. Başını iki yana savurdu, ne demek bir başkası, kimseyle yapmazdı. Daha neler düşünüyordu. Silkindi düşüncelerinden. Ona yakınlaşmak istedi.
"Chuuya lütfen."
Kendisine yakınlaşmaya çalışan ve elini uzatan Dazai'ye fırsat vermeden koltuktan kalktı ve birkaç adım geriledi. Dazai'nin eli havada bakışları şaşkınlıkla kendisine acıyla bakan mavilerdeydi. Yırttığı gömleğine uzandı ve kumaşı daha çok sıktı, kalbine doğru olan tarafına doğru baskı yapıyordu. İçinde bir şeyler kopmuştu Chuuya'nın ve adını koyamamış olsa bile Dazai yüzünden acı çektiği aşikardı. Bu yüzden daha çok bastırdı elini göğsüne.
Kendisi de ona neler olduğunu çözümleyebilmek için sesli bir şekilde konuştu.
"Basit bir para ödülü kazanmak için beni öpücekmiydin yani... Ne demek bu aklın alıyormu Dazai! Çünkü benim almıyor. Ve neden bu kadar tepki gösteriyorum onu da bilmiyorum... Ama, göstermeliymişim dürtüsü, hissediyorum... En derinlerimden, bana sesleniyor... Canım yanıyor, bunu görüyormusun? Senden nefret ediyorum ben ama şimdi... İçimde birşeyler kopuyor benim... Hissizleşmişim gibi ne yapsam bilmiyorum. Ve bunun sorumlusu sensin. "
" Chuuya, ben-"
" Sen ne Dazai... Bana bilindik cümlelerle gelme. Sen ne - ahh tabii masum, Dazai... Böyle sonuçlanacağını düşünemedin. "