Richie, Eddie'yi bir nebze de olsun sakinleştirdikten sonra ikisi de evlerine dağıldılar. Richie Eddie ile beraber Eddielerin evine kadar yürüdü. Onu bıraktıktan sonra da kendi evine yavaş adımlarla ilerledi.
Eddie eve girip sessizce kapıyı kapattı. Annesinin uyuduğunu düşünüyordu çünkü. Parmak uçlarında odasına doğru ilerlerken arkadan gelen kalım sesle irkildi. "Bu saate kadar nerelerdeydin EddieBear?" Eddie birden korkmanın etkisiyle nefesinin kontrolünü kaybetmişti. Elini bel çantasına götürdü ve astım ilacını alarak ağzına götürdü. Daha sonra bakışlarını annesine çevirerek konuştu. "B-ben, Richie ile parktaydım anne. Ş-şey-"
"Sana kaç defa daha o çocukla takılmaman gerektiğini söyleyeceğim Eddie!? O çocuk sana zarar veriyor neden anlamıyorsun? Sen narin bir çocuksun Eddie. O ise pasaklı bir erkek çocuğunun teki!" Eddie'nin gözleri dolmuştu. Annesinin aşık olduğu çocuğu 'pasaklı' olarak nitelendirmesi onu oldukça üzmüştü. Kaşlarını çattı. "Richie pasaklı değil anne! O benim en yakın arkadaşım!" En yakın arkadaş... Richie'yi tanımlamak için sürekli kullandığı iki kelime. Daha fazlası olmak ister miydi? Kesinlikle.
Annesinin cevabını dinlemeden koşar adımlarla odasına gitti ve yatağına uzanarak tavanı izlemeye başladı. Bugün Eddie için oldukça yoğun bir gün olmuştu. Göz kapakları kendiliğinden kapanırken hala düşünebildiği tek şey Richie'ydi.
Sabah uyandığında oldukça enerjik hissediyordu Eddie. Odasındaki aynanın karşısına geçip aptal surat ifadeleri yaptıktan sonra banyoya ilerledi. Hızlı bir duş aldıktan sonra banyo aynasının buharını koluyla sildi ve diş fırçasını alarak dişlerini fırçalamaya başladı. Ağzını temizledikten sonra tekrar odasına dönüp üstünü değiştirdikten sonra odasından ayrılıp mutfağa indi. Annesi Eddie için krep pişiriyordu. Dün Eddie'yi üzdüğü için pişman olmuş olabilir miydi? Belki. Eddie annesinin yaptığı krepleri afiyetle yerken telefonun çalması Eddie'nin kalp atışlarının hızlanmasına sebep oldu. Hızla kalktı ve telefonun yanına koştu. Telefon ahizesini kaldırdı ve kulağına götürdü. "Hey Eds! Ben mükemmel ve aynı zamanda favori arkadaşım Richie." Eddie kıkırdadı. Richie'nin onunla takılması artık hoşuna gidiyordu. "Merhaba mükemmel ve aynı zamanda favori arkadaşım Richie. Ne istiyorsun?" Richie alındığını belirtmek istercesine iç çekti.
"Demek ne istiyorsun ha? Belki sadece arkadaşımım sesini duymak istemişimdir. Olamaz mı?" Eddie göz devirdi. "Benim tanıdığım Richie Tozier böyle incelikler düşünemeyecek kadar odundur. Şimdi söyle bakalım ne istiyorsun?" Richie gülerek konuştu. "Ee aslında bir şey istemeyeceğim. Bir şey haber verecektim. Şey, az önce Bevely ile konuştum. Parkta hep beraber buluşacağız. Ben seni almaya gelirim. Hazır bekle Eddie-Spaghetti." Eddie'nin yüzünü kocaman bir sırıtma kapladı. "Pekala Richie. Seni bekliyor olacağım." Telefon ahizesini geri yerine bırakırken yere oturdu ve dizlerini kendine doğru çekerek başını dizlerine yasladı. Belki de ilk defa Richie onu dışarı çağırdığında bu kadar mutlu hissetmişti. Odasında voltalar atarken duvara çarpan taş sesiyle Eddie cama yöneldi. Richie aşağıda ona el sallıyordu. Eddie de Richie'ye kısa bir selam vererek ayakkabılarını giydi ve hızla aşağı indi. Annesine yakalanmadan dışarı çıktı ve kapıyı yavaşça çekti. Kapının önünde dikilen Richie'nin yanına hızlı adımlarla ilerledi. "Selam Richie!"
"Merhaba Eds! Yine her zamanki gibi çok tatlı görünüyorsun." Eddie göz devirdi ve güldü. Daha sonra Richie tekrar konuştu. "Gidelim mi?" dedi Richie bisikletine binerken. Eddie onu başıyla onayladı. Bisikletinin yanına ilerlerken Richie onu durdurdu. "Hey Eds, bugün seni ben sürsem nasıl olur? Dün de yürüyerek gitmiştik. Yani... Neyse boş ver bu berbat bir fikir-" Richie kızarmıştı ve aptalca kurduğu cümleyi toparlamaya çalışırken Eddie gülerek onu susturdu. "Bu harika bir fikir. Hem değişik olabilir. Fakat beni sürebileceğine emin misin?" dedi ve sırıtarak Richie'nin bisikletinin arka kısmına oturdu Eddie. "Tabii ki sürebilirim Eds, minnacıksın! Sıkı tutun tren kalkıyor!" Eddie onu başıyla onayladı. Kollarını Richie'nin beline doladı ve başını sırtına yasladı. Richie, Eddie'nin bedenini hissedince karnında kelebekler uçuşuyormuş gibi hissetti. Bu his onun gülümsemesine yol açtı. Eddie ise yüzüne çarpan rüzgarın etkisiyle kendini dünyanın en huzurlu ortamındaymış gibi hissetti. Aynı zamanda kulağının Richie'nin sırtında olmasından dolayı Eddie, Richie'nin hızla atan kalbinin sesini duymuştu. Bu onu gerçekten çok heyecanlandırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Know Your Secret~ Reddie ♡
Fanfiction"Sırrını biliyorum Richie" dedi Eddie yüzünde iğrenmiş bir ifadeyle. Richie yutkundu "Ne sırrı Eds.. ?" kazıdığını kapamaya çalışarak söyledi. "Benden hoşlandığını! Cidden! Adımı bir öpüşme köprüsüne yazarak benim seni seveceğimi mi sandın?! Salağın...