Eddie eve yalnız bir şekilde gitti ve hemen odasına çıktı. Oflayarak çantasını yatağına koydu. Neden Richie onunla vakit geçirmek istemiyordu? Mike ona ödev yapması gerektiğini söylemişti. Ama Richie hep ödevini okulda yapardı, onun gelmemesi için bir mazeret bulamadı. Bev ve Ben birlikte zaman geçiriyorlardı, Stanley ve Bill de. Hemen çantasından ödevini çıkarttı ve yapmaya başladı. Ne sıkıcı... İyi ki yanında bir kaç kaset vardı. Richie'nin ona verdiği 'Hello, my baby' şarkısını oynayabilirdi, zaten öyle yaptı da.
Eddie ödevini bitirip çantasına koyduktan hemen sonra telefon çalmıştı. Annesi artık zar zor yürüdüğünden Eddie'nin telefona cevap vermesi lazımdı. Hemen hızlıca aşağı indi. Annesi televizyon izliyordu tabiki. Eddie telefonu açtı ve kulağına koydu.
"Alo?" diye seslendi Eddie ama sadece telefonun karşısından nefes sesi geliyordu. Cidden mi? Eddie iç çekti.
"Alo?" sorusunu titreyen sesiyle tekrarladı artık biraz korkarak. Ne? Korkması normaldi! Rich ve Bev ona her saniye korku filmi izletiyordu ve o da her zaman kendisini ya Bill'e ya da Richie'ye sarılmış halde buluyordu. Zaten Eddie hemen tırsan bir çocuktu hep. Evde yalnız kaldığında hep Richie'yi arardı ve onla konuşurken minnacık bir ses duyarsa bağırmaya başlayıp Richie'nin gelmesini isterdi. Eddie'nin düşünceleri gülme sesiyle kesildi. Sadece Bevvie idi...
'Afedersin Eddie! Afedersin! Richie'nin fikriydi!' dedi hafif yüksek bir sesle.
'O ben oluyoruuummm'diyen Richie'nin sesini de duyabiliyordu. Yüzünü buruşturdu. Hani Richie onun yanına gelcekti?! Eddie yalanlardan nefret ederdi ve Richie bunu adı gibi biliyordu. Ne yani, bir 'senin yerine zamanımı Bev ile geçireceğim' demek çok mu zordu?!
"Richie neden senin yanında?" ağzından neden böyle bir şey çıktı hiç bir fikri yoktu. Kaba ya da kıskanç duyulmadığını umdu sadece.
'Bugün buluşma günü ya, hatırlamıyor musun? Seni aradık ama cevap vermedin, biz de meşgulsündür diye herkesi arayıp sonra seni aradık. Biliyorsun Richie'nin evi de Ben'inkine yakın zaten.' Eddie'nin ağzından küçük bir küfür çıktı. Şarkı dinlediği için duymamıştı! Her cuma Ben'in evinde buluşurlardı. Bunu nasıl unuturdu? Kimse de ağzını açıp bahsetmemişti.
'Benden mi bahsediliyor bayanlar!?' arkadan yine Richie' nin rahatsız edici sesi gelmişti. Eddie gözünü yuvarladı.
"Afedersin Bevvie, aklımdan gitmiş. Birazdan gelirim. İstediğiniz bir şey var mı benden?"
'Yo--'
'Kendi güzelliğini getirsen yeter aşkım!!'
'Kapa çeneni çöp ağız!! Görüşürüz Eddie!' Ve böylece telefon yüzüne kapanmıştı. Salak Richie... Eddie ofladı ve telefonu bıraktı. Salona yürüdü ve kapıda durup annesine baktı. Hala televizyon izliyordu.
"Anne?" Annesi yavaşça kafasını ona çevirdi.
"Ben Benlere gidiyorum, biliyorsun cuma günleri buluşma günümüz." annesi kafasını salladı ve kafasını televizyona geri çevirdi.
'Eve geç kalma, bu gece de onlarda kalma' Eddie ne kadar itiraz etmek istese de sesini çıkartmadı. Kafasını öne eğip 'Tamam anne' dedi ve odasına çıktı. Bu sefer onlarda kalmayacağı için çantasını hazırlamadı. Sadece okul çantasını ve yanında hep taşıdığı bel çantasını götürecekti. Ama önce üstüne değiştirmeliydi çünkü kirli olmaktan nefret ederdi. Gardılobundan bir pantolon ve tişört seçti, dışarısı soğuk olacağı için şort giyemezdi. Kıyafetlerini giyip ve çantalarını takıp evden çıktı.
15 dakikalık yürümeden sonra Ben'in evine ulaşmıştı. Zili çaldığında kapıyı Ben açmıştı. Ona gülümseyip geçmesi için kenara çekildi. Eddie de gülümseyip içeri geçmişti, her zaman Ben'i aşırı derecede kibar bulmuştur. İçeri girdiğinde gülümsemesi düşmüştü tabii. Richie, Bev ve Mike beraber taklit oyunu yapıyorlardı (Richie maymun takliti yapmakla meşgüldü), Bill ve Stan ise kenarda flörtleşiyorlardı. Bu direk yüzüne rahatsız olmuş bir ifade getirdi. Bev onun geldiğini farkedince gruba geri döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Know Your Secret~ Reddie ♡
Fiksi Penggemar"Sırrını biliyorum Richie" dedi Eddie yüzünde iğrenmiş bir ifadeyle. Richie yutkundu "Ne sırrı Eds.. ?" kazıdığını kapamaya çalışarak söyledi. "Benden hoşlandığını! Cidden! Adımı bir öpüşme köprüsüne yazarak benim seni seveceğimi mi sandın?! Salağın...