"öldürmüştüm ama içimde yaşıyordu!"Önümde yere çömelmiş, iki eli arkasından bağlı bir biçimde karşımda duruyordu. Yüzü kan içinde kalmıştı. Kaşı ve dudağı patlamış bir şekilde gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Hafifçe sırıttı ve "Korkak mısın? vursana!" Dedi. Elimde ona doğrulttuğum silahımı daha sıkı kavradım. Beni kışkırtmasına izin vermezdim. "Senin kadar değil!" Dedim onun yaptığı gibi sırıtarak. Bakışlarını sertleştirdi ve daha keskin bir şekilde bana bakmaya başladı. "Kanıtla o halde." Diye gözlerini silahtan çekmeden iğrenircesine söylendi. Bir adım daha ona yaklaşarak silahımı başına biraz daha yakın tuttum. "zamanı geldiğinde seve seve!" Dedim.
"Vur lan, Öldür beni!" Diye bağırdığında sesi boş fabrikada yankı yapıp tekrar kulaklarımı çınlattı. Onu bu kadar öldürmek istesem de lanet olsun neden yapmıyordum. Bana bakan gözleri daha ne kadar koyulaşırdı bilmiyorum? Bir adım daha atıp silahımın namlusunu alnına dayadım. Bir saniyeliğine gözlerini kapatsa da hızlıca geri açtı. Silahın emniyetini açıp parmağım tetik de alnına dayalı bir şekilde bekledim. "Son sözlerini söylesen iyi edersin Oğuz yada çatlak mı demeliyim?" Dedim. Ağzındaki kanı yana tükürdü ve "Görüşmemek üzere Mavili!" Dedi. Arka taraftan fabrikanın kapısının gürültülü bir şekilde açılmasıyla boş mekanda mermi patlama sesinin yankılanması bir oldu. Ardından bir çığlık ve Büşra'nın korku dolu sesi,
"Sen ne yaptın?"
-1 AY ÖNCE -
Saniyeler saniyeliklerini dakikalar dakikalıklarını kaybettikleri zaman aslında her şeyin bu dünyada kalıcı olmadıklarının farkına varıyoruz. Tıpkı ölüm gibi! Makinelerden çıkan sese dikkatimi verdim. Tek ve uzun bir çizgi, diğerine baktığımda ise düzenli inip çıkan bir çizgi vardı. İçeriye 2-3 kişinin girmesiyle bende kapıya yöneldim. İçeri girmek için adım atacakken kapının yüzüme kapanması bir oldu. Koridorda koşarak odaya bakan pencereye gittim. Sol tarafta yatan kişinin üstünü beyaz bir örtü ile kapattılar ve ardından odadan çıktılar.
"Belinay!" Diye tok bir ses duydum. Başımı sesin geldiği yöne doğru çevirdim.
"Cenk amca, ne oldu?" Cenk amca yanıma yaklaşıp iki omzumdan tuttu.
"Sakin ol. Gel otur şöyle." Dedi ve beni koridorda bulunan ikili koltuklardan birine oturttu.
"Bak Belinay! Elimden gelen her şeyi yaptım ama anneni kurtaramadım." Dedi.
'Anneni kurtaramadım' kafamın içinde yankılanan iki kelime. Hızlıca ayağa kalkıp Cenk amcayı omuzlarından ittim ve "Doktor değil misin? Git annemi geri getir!" Diye koridorda bağırdım. İnsanlar meraklı bakışlarını üzerimize yönelttiklerinde umurumda değillerdi.
"İstersen görebilirsin," Dedi tok sesiyle. Başımı sallamakla yetindim. Cenk amca elini sırtıma teselli edercesine koydu ve odaya doğru benle beraber eşlik etti. "Ben koridorda olacağım." Dedi ve kapıyı kapattı. Annemin yattığı yatağa doğru yavaşça ilerledim. Yatağın kenarına gelip yere çöktüm. Ayaklarım bedenimi taşıyacak güçte değildiler. Elimi kaldırıp örtünün ucundan tuttum. Eğer örtüyü açarsam gerçeklerle yüz yüze olacaktım. Açmasam da hoş aynı gerçek yüzüme vuruyordu. Yavaş yavaş örtüyü açmaya başladım. Sarı saçları ardından beyaz teni, pembeleşmiş ve kurumuş dudakları... Melek olmuş.
"Annem melek olmuş!" Dedim. Başımı annemin saçlarının arasına koydum. O mis gibi kokan saçlarını son defa içime çektim. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda son bakışımın olduğunu bilerek baktım.
"Kızım," Dedi yan tarafta yatan babam. Annemin yanından kalkıp koşarak babamın yanına gittim. babamın elini sımsıkı tuttum. "Baba, yorma kendini." Dedim. Babamın elini kucağımda tutuyordum. Yutkundu ve hafif bir tebessümle "Güçlü ol kızım. Birde bizi unutma!" Dedi. Gözyaşlarım ile birlikte dinliyordum babamı. Araya makineden çıkan bir ses girdi. Baba gözlerin kapandı. Neden?
"Hayır...! Hayır...!" Diye bağırdım. Sol tarafa doğru baktım. "Anne bir şey yap!" Dedim ağlayarak. Tekrar babamın tarafına dönüp "Baba annem melek oldu. Sende mi gittin?" Dedim. Çıldırmak üzereydim. Anneme bakarak "ANNE!" diye bağırdım. Babama baktım sonra "BABA!" dedim artık çaresiz çıkan sesimle. "DUYUN BENİ. ANNE! BABA!" Hıçkırıklarımın arasından çıkan son kelimelerim oldu.
Çaresizdim. Savunmasız. Ve Yalnız. Deliriyordum belkide. Annemi kaybettim. Gözlerimin önünde babamı kaybettim. Ailemi kaybettim. Bir elim babamın elinde diğer elim annemin elindeydi. öylece donuk bir yüz ifademle onlara bakıyordum. Saniyeler sonra içeri birileri girdi. Belimden tutup biri beni geriye çekerken kim olduğunu görmek için başımı yukarı kaldırdım.
Cenk amca!
Beni odadan dışarı çıkarmaya çalışıyordu. Oda da bir kaç tane daha hemşire vardı. Hemşirelerden biri babamın yüzünde olan oksijen maskesini çıkarmak için elini uzatırken cenk amcanın kollarından kurtulup ona bağırdım.
"Çek ellerini babamın yüzünden!"
Hemşire ne olduğunu anlamaya çalışırken şaşkın bakışlarıyla önce bana baktı ardından bakışları arkamda olan kişiye kayınca durdu ve geri çekildi. Babamın yanına oturup titrek ellerimi yanaklarına koydum.
"Ba-baba...öl-ölmedim de bana." Yutkunamadım. Gözlerimden yaşlar aktı tekrardan. Babamın buz kesmiş bedeninde ellerimi yüzünden ayırmadan tutuyordum. Sesim biraz daha boğuk çıkmıştı. "Beraber çıkacağız şu kapıdan, ağlama kızım. Desene bana baba!" Durdum ve ellerimle babamın başını sağa sola salladım."Desene baba! Konuşsana kızınla! Uyansana baba!" Diye bağırdım.
Cenk amca daha fazla durmadan beni kendine çekti. Sadece beni çekmemişti babamın yüzünde olan ellerimi de getirmişti beraberimde "Bırak!" Dedim kısık çıkan sesimle.
"Şşh,"Diye kulağıma fısıldadı.
"Geçti kızım, ağlama artık." Dedi.Ne geçti be cenk amca? Bu sözlerle başka hastalarını da avutuyor musun? Kuru sözlere kanacak gücüm kalmadı. Geçmedi geçmeyecek de. Odadan dışarı çıktık. Boş bir koltuğa oturup başımı iki elimin arasına aldım. Bakışlarım yere sabitlenmiş bir şekilde kendimi ileriye geriye doğru sallıyorum. Cenk amca elini omzuma koyup "Benim bakmam gereken hastalarım var. Sende kendini çok yorma," Dedi ve ekledi "İstersen eve gidebilirsin yada ne bileyim...?" Sustu. Daha fazla konuşamadı. Ardından yanımdan ayrıldı. Beni tek başıma bıraktı. Kafamın içinde dolaşan düşüncelerimle tek başıma bırakıp gitti.
Ben Belinay. 20 yaşında hayatın başında yoklukla bir başına bırakılan kız.
Ben Belinay. Sağlık lisesinden mezun olan ama annesini, babasını koruyamayan kız.
Ben Belinay. 20 yaşında hayatına acıyı kucaklayan kız.
Buda benim hayat hikayem. Acılarla ve öfkelerle dolu hayatıma hoş geldiniz. Buraya giren bir daha çıkamaz çünkü ya öfkesini arar peşinden gider yada acısını arar onunla yanar.
................
-Arkadaşlar buraya kadar gelip okuduğunuz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
- :)