Bölüm 1

5.1K 292 177
                                    

Yeni ve son yazacağım kitap budur arkadaşlar. Kadın Koruma sevenler, burada Nisan'ı da bulabilirsiniz. Çünkü Gökçe nisan'ın arkadaşı. Kadın Koruma'nın yan hikayesi. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Çok önceden yazılmış bir kitaptı onu da söyleyeyim. :) 

Alttaki karakter, bir prens filminde oynamış, o yüzden kıyafet açısından o uygun olur diye düşündüm. Büyük harflerle yazıyorum SİZ KİMİ HAYAL EDİYORSANIZ O OLSUN saçma sapan yorumlar yapmayın lütfen karakter ile ilgili. 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Prens'in Fedaisi

Olmayacak diye baktığımız zaman karşımızda biten hayat gibiydi. İmkânsız gibi görünen bir o kadar da gerçekçiydi yaşananlar. Sanki, bir ata binmişsin ama dizginler sende değil. At istediği yöne gidiyor sende atın üzerinde olan biteni izliyorsun. Bazen bakmaya korktuğun şeylerin içinden geçiyorsun, bazen de korkup kaçıyor atın, bazen ise tam ortasında duruyor belanın.

Koruma şirketinden istifa edip de Dünya'yı gezmek için gittiğim, ilk ülke İngiltere olmuştu. Koruma şirketindeki arkadaşım Nisan, sürekli beni arayıp da ne yaptığımı soruyordu.

"Nisan" diye açtım telefonu. Aslında onunda istediği şey buydu ama bir görev çıkmıştı ve oraya gitmek zorunda kalmıştı.

"Bensiz eğlenmiyorsundur umarım" dedi onu bırakıp da gitmeme içerlemiş olmalıydı.

"Ne eğlenmesi" dedim bilmemezliğe gelerek.

"Gökçe" dedi imalı bir şekilde "Ben, burada elin mafyasının oğlunu korurken sen git İngilterelere gez. Bensiz gezdiğin için, inşallah gezemezsin" dedi

"Sus kız ağzından yel alsın" dediğimde kahkaha attı. Onunla vedalaşıp kapattım. Manyak kız ya, neyse ki bedduası çok tutmaz. Hatta hiç tutmaz. Hiç şom ağızlı biri de değildir.

Eğilip de valizimi alacağım sırada biri bana çarpınca valizle birlikte yere düştüm. "Yavaş lan yavaş" diye bağırdım arkasından. Bir de ingilizler fazla centilmen olur derler. Şuna bak. Ezdi geçti hayvan. sonra koşan adama baktım. Birinden kaçıyor gibiydi. Saklanacak bir yerler ararmış gibi etrafına bakınıyordu. Yoksa suçlu felan mı? Aman bana ne canım. Yerden kalkıp valizimi alime aldığım sırada arkamdan gelen beş altı kişi de bana çarptı yine valizimle yere düştüm. Valizle bir süre bakıştıktan sonra, Sinirle ayağa kalktım. Hay ben sizin diye. Koşturarak gidiyorlardı. Bende sinirle peşlerine düştüm. Allah'ın ayıları kime çarptığınızı size göstereceğim ben. Peşlerinden gittiğimde araba hurdalarının olduğu bir yere geldiler. Biri onlardan kaçıyor gibiydi. Merak edip girdiğimde, "Arayın her yeri" dedi içlerinden biri. Önden kaçan çocuğu bulmak için aramaya başladılar. Her yeri didik didik arıyorlardı. Çocuğu en sonunda bulduklarında ise yere çökerttiler. Durup olan bitene bakmaya başladım. Çocuk sinirli gibiydi. Omuzları genişti, önceden bir yerde eğitildiği belliydi. Yüzü temizdi, yakışıklı da sayılırdı.

Prens'in FedaisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin