İnstagram :selma.kahraman.7
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
Sanki tüm dünya bana cephe almış da ben diğer tarafta öylece kalmış gibi hissediyordum. Kulaklarımda sesler boğuluyordu. Nereden bilirdim bir Prens'in korumasını bu kadar önemsemesini. Gözlerimi araladığımda onu gördüm. "İyisin, beni bırakmayacaksın" diye bir şeyler diyordu. Düştüğüm yerde yanıma çökmüş beni kucağına çekmişti.
"Tür- Türkiye'ye gömün" dedim zar zor. Ölmeden önce söylemek istemiştim. Beni anladığı için yapardı inşallah.
"İyi olacaksın" diye bastırdı. Bulanık görmeye başladım. "Bak bana" diye sarstı. Onun kokusunu duydum. Siyah kadife ceketine sinmişti. "Gökçe" diyordu arada. Sesi ağlamaklı çıkıyordu. Ama gözlerimi açamıyordum. Nefesimi zor alıyordum. Kulaklarıma başka bir ses doldu. Ambulans sesi, "Bırak, amca onunla gideceğim" diye sadece onu duyuyordum. Noah ne dedi anlamıyordum. Ambulansta ağzıma hava verilince biraz olsun ferahlamıştım. Ceketimi kestiler, gömleğimi kestiler. İçimdeki, çelik yeleği yanlardan çıkarttılar. Yarama bastırdılar. İnledim. Üzerime bir şey daha örttüler. Üşüyordum biraz. Ambulans durdu, sedye ile indirdiklerinde yüzüme soğuk hava çarptı. İçeriye doğru götürüldüm.
...
Uyandığımda, zar zor nefes alıyordum. Kulaklarıma sesler geliyordu. Gözlerimi açtığımda, yanımda oturan bir Prens beklemiyordum. Koltuğa oturmuş, ellerini başına koymuş öne doğru eğilmişti. Sanki dua ediyor gibiydi. Kıpırdandım. Ama sanki yerime mıhlanmış gibiydim. Tarif edilemez bir acı vardı göğsümde. İnledim... Prens başını kaldırdı.
"Gökçe" dedi. Gözlerim yarı açık yarı kapalı ona bir şey diyemedim zaten demeye de takatim yoktu. "Dur dur doktoru çağıracağım" diye sevinçle dışarıya çıkıp bağırdı. "Doktoru çağırın" diye. Yanıma geldi sonra. "Canın mı acıyor" şimdi sana uzun uzun anlatırdım ama şu an hiç uygun bir zaman değil.
"Prens'im dışarıda bekleyin lütfen" diye Doktor gelince Derek kararsız kaldı. Sonra başını sallayıp dışarıya çıktı. Doktor sargılarıma falan baktı. Yanındaki hemşireye tıbbı bir şeyler dedi. "Daha iyi hissediyor musunuz?" başımı salladım olumsuz anlamda. "Ağrı kesici yapacağız rahatlayacaksınız." hemşire şırıngayı seruma enjekte etti. Doktor, dışarıya çıkıp, Prens'e bir şeyler söyledi. Derek kapının aralığından bana baktı. Sonra doktora döndü. Ağrı kesicinin verdiği rahatlıkla tekrar gözlerimi kapattım. Nereden bilebilirdim ki o gün onu son kez göreceğimi.
Gözlerimi açtığımda, başka bir odadaydım. "Neredeyim" dedim zorlukla. Yanımda hemşire serumuma bakıyordu.
"Hastanedesin merak etme" dedi Türkçe.
"Türkçe konuştun" dediğimde gülümsedi.
"Türkiye'desin Gökçe, İstanbul'dasın" dediğinde gülümsedim. Ülkeme geldim. "Merak etme iyisin." diye gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prens'in Fedaisi
Teen FictionGökçe, iyi bir korumadır. Ama mesleğinden istifa edip hayali olan Dünya'yı gezmek ister. Tesadüf eseri, Prens Derek 'i kurtarır. Prens ondan koruması olmasını ister ve olaylar böyle gelişir. Gökçe ve Derek 'in komik anlarına şahitlik edelim. :)