Herkese merhaba,
Türkiye olarak çok zor bi dönemden geçiyoruz.Ülkemi gerçekten çok seviyorum.Arada saçma insanlar olsada asla birbirimize destek olmayı ve birbirimizi sevmeyi bırakmıyoruz.Bu zorlu süreçten sizi birazda olsa uzaklaştırabilmek için elimden geleni yapıyorum.
Gelelim bölüme,bölüm metin tarzında ve uzun oldu.Olaylar yakında daha sürükleyici olacak şimdi hiç uzatmadan bölüme geçiyorum ve sizi çoooooooook sevidiğimide belirtmek istiyorum.
Hadi elimden tutun beraber okuyalım.
"Kızım gel hadi kahvaltı hazır" Annemin o güzel sesiyle açtım gözlerimi sabaha,diyerek bu satırları yazmayı ne çok isterdim ama yine uyumadan geçen bi gecenin ardın,şişmiş gözlerle baktım dışarıya.
Annem ve babam hayata gözlerini yumalı 2 ay olmuştu.Acım hala ilk günkü gibiydi.
Hayatım "Alo Hazal Hanım merhaba üzgünüm nasıl söylenir bilmiyorum ama annenizi ve babanızı bi trafik kazası sonucu kaybettik,başınız sağ olsun" cümlesiyle bitmişti.
Ne çok isterdim sabah hazır bi kahvaltı,masada gazetesini okuyan ve çayını yudumlayan babamı kocaman öpmeyi,kahvaltıya yardım ederken annemin mis kokusunu içime çekmeyi,onlara günaydın biriciklerim demeyi ne çok isterdim.
Cenaze işlemlerini hallettikten sonra halam onlarla kalmam konusunda çok ısrarcı olsa da,kendi ayaklarımın üzerinde durabileceğimi söyleyip kibarca reddettim.Bir de başkasına yük olmak istemezdim.
Şimdi kaldığım yer arkadaşım,Dolunay'ın ısrarları sonucu kaldığım minik ama gerçekten fiyatının yüksek olduğunu düşündüğüm,müstakil bir ev.Dolunay İzmir'de yaşıyor çok istedi İstanbul'a,yanıma gelip kalmayı ama babasının işi gereği ve orada bir düzeni olduğu için gelemedi.Zaten gelmemesi iyi oldu çünkü beni bu halde görse,ahh siz düşünün.Bu evi babası almıştı,kendisi ünlü bir iş adamı.İstemediğimi söyledim ama güzel hatıralar yaşadığım evimde tek başıma yaşamamı istemediler. Kabul etmemekte ısrarcı olduğum için her ay kira ödeyebileceğimi söylediler.Dolunay beni her gün,her gece arıyor ve uzun uzun konuşuyoruz.
Okulumu ise kendi harçlıklarımla idare ediyorum.Bu harçlıklar nereden geliyor diye soruyorsanız eğer,ki diyorsunuz.Halam her ay belli bir miktar para gönderiyordu ama halamın duysa harp çıkaracağı yarı zamanlı bir lokantada akşamları garsonluk yaparak bir miktarda buradan kazanıyorum. Halamda saolsun beni bir çok şekilde motive ediyor,müsait olduğu her an arıyor. Ama insan nasıl mutlu olabilir ki bir evde tek başına, kimseye yük olmadan, yaşamak içim çabalarken. Gerçekten zormuş.
Bazen dayanamıyorum, ve bu dünyaya geldiğim için pişmanlık duyuyorum ama bir şekilde olumlu yönler bulup, ayakta kalıyorum.
Bir de şu mesajcı var. Engellememe rağmen aynı numaradan tekrar tekrar yazıyor. Nasıl bir psikopat anlamıyorum. Tehditler savuruyor günümü, birazcık da olsa mutlu olabileceğim günümü mahvediyor.
İnsanlar sizi hiçbir zaman anlamaz,sadece anladıklarını sanırlar. 1 yıl önceki olaydan kimsenin haberi yok. Sadece Dolunay'ın haberi var. Ona anlattığımda gerçekten çok üzüldü ve birçok tesellide bulundu.
Bu mesajcı da bu olaya şahit olan tek kişi Ama neden bana böyle şeyler yazdığını anlamıyorum. Ona ne yapmış olabilirim. Kemal'in nasıl öğretmenlik hayatı bitti. Gerçekten Hiçbir fikrim yok zaten o olaydan sonra okuldan ayrıldım ve başka bir liseye başlamıştım. Haber falan da gelmedi,ki ben de okuldan haber alma meraklısı da olmadım. Zaten yeterince kötü şeyler yaşattı. Anneme ve babama da o zamanlar bu olaydan bahsetmemiştim zaten şimdi de bahsedecek bir annem ve babam yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUN AND MOON☀️🌙
Teen FictionGeleceği ellerinden kayıp giden bi hackerın ve bu geleceği hackerın elinden alan ama aslında buna mecbur olan kızdan alacağı intikam ve arkasındaki gizli hisler... Sıkı tutunun... Maceraya hazır mısınız? Beraber miyiz?