James ile yarım saat daha konuştuktan sonra telefonu kapattık.Sevinç dansımı yapa yapa merdivenlerden aşağıya indim ve avazım çıktığı kadar 'babaanne' diye bağırdım.Salona girdiğimde sevgili Keramet teyze ve onun erkek peyniri olan torunu Boğaç vardı.İyi ki sevinç dansı yapmayı kesmişim diye iç geçirdim ve babaannemin yanına hanım kız gibi oturdum.
"Hoş geldiniz efendim." dedi kibarca.
Keramet teyzenin diline düştüğünüz zaman hapı yutarsınız.Sosyete mahalemizde bakkal bile yokken Keramet teyzenin yaşında bile fazla villa vardı.Keramet teyzenin 500 yaşında olduğunu düşünüyorum.
"Hoş bulduk yavrum.Okul nasıl gidiyor?"diye sordu.
"Nasıl olsun..."
"Bok gibi Keramet'ciğim.Aynı senin makyajsız halin gibi.Eee, Boğaç senin gece hayatın nasıl?Okul ile aynı anda zor olmuyor mu?"
"Yok, genel de çok kolay oluyor." diye babannemi yanıtladı erkek peyniri.
"Aman dikkat et uykusuz kalma."
"Ada'nın uykusuz kaldığı kadar kalmam."
"Babaanne, ben Selen'in yanına gidiyorum." dedim ve Keramet teyze lafa atladı.
"Münasebet, Boğaç'ta zaten Selim'e gidecekti.Ada'yı da götürü versin."dedi
Selim ve Selen ikizdi.
"Zamet ol..."
"Ne zameti Müno,ben de ayın yere gidiyorum." dedi Boğaç.Umarım arabasını çizerler ve o sevgili Porsche'unda mart aynıda kediler çiftleşir.Amin.
"Gidin o zaman.Ada sen beş dakika benimle gelsene."dedi ve beni odama çekiştirdi.
"Anlat bakakım ağzında ki baklayı."
"Başkasına değil bana aşıkmış. "
"Tebriklerde ben şimdi ben Maura'ya ne diyeceğim?"
"Niall şimdilik arka planda kalsın."
Bunu dediğime inanamıyorum.
"Babaanne ben bu gece Selen'de kalırım.Bekleme." dedim ve kapıda hazırladığım çantayla birlikte mor renkteki beats kulaklığımı alıp merdivenlerden hızla aşağıya indim.Boğaç ayakkabısın bağcıklarını bağlıyordu.Kortmantodan deri ceketimi alıp giydim.Yerdeki UGG marka botlarımı ayağıma geçirdim.Ve dışarıya çıktım.
Arabasına doğru ilerlerken James'den mesaj gelmişti.
O:Napıyorsun?
Ben:Arkadışıma kalmaya gidiyorum sen?
O:Arkadaşlarla çalışıyoruz.
Ben:Ne hakkında?
O:Müzik.
Ben:OMG.
O:Neden şaşırdın?
Ben:Hangi müzik aletini çalıyorsun?
O:Gitar.
Ben:İyi de sen solak değil misin?
O:Evet ama bu gitar çalamayacağım anlamına gelmez.
Ben:Tamam, o zaman her akor değiştirdiğinde aklına beni getir.
O:Zaten aklımdan çıkmadağın saniye bile yok.
Ben:Beni bunlara alıştırırsan fena olur.
O:Nasıl?
Ben:Yani o hep imrenerek baktığım günaydın ve iyi geceler mesajı isterim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My One Direction Blog
FanficAda 18 yaşında Türk Directioner'dı.Ama Ada'nın hayatında yaptığı en iyi şey İngilizce yazdığı blogunu yazmaktı.One Direction'ın blogunu okuyacağı aklının ucundan beri geçmezdi.Ailevi problemlerden dolayı kendini internette vermiş olan Ada'nın ne har...