"Ada Hanım, eşyalarınızı hazırladınız mı?" diye sordu adını bilmediğim yardımcımız.
"Sen sanırım yenisin?"
"Evet,Ada Han.."
"Hanımı önce bir kaldıralım.Sadece Ada desen olur.Annemler evde olduğunda Hanım'ı etkilersin.Adın neydi?"
"Leyla."
"Tanıştığıma menun oldum.Sana abla mı desem ne desem bilemedim."
"Sadece Leyla demen yeterli.Aramızda sadece beş yaş var."
"Okulun?"
"Ailevi problemler yüzünden dondurdum."
"Umarım kısa zaman içersinde okuluna geri dönersin.Hangi bölümüm okuyorsun?"
"İnsan psikolejisi.Hazırsan eşyalarınızı arabaya yükleyelim."
"Tamam, yardım edeyim."
"Bu arada kargo az önce bir paket getirdi."
"Tamam, bunları indirdikten sonra açarım."
"Gerek yok, sen paketinle ilgilen Salim bana yardım eder."dedi ve kapının orada duran Salim abiyi gösterdi.
"Tamam, o zaman." dedim ve geldiğinde masanın üstüne buraktığı kutuyu adım.
Yatağıma oturdum ve kutuyu açtım.İçinde açık mavi tonlarında zarf vardı.Çikolatalar, defter ve mücehver kutusu vardı.
Kutuyu açtığımda pırlantalarla döşenmiş kalp şeklinde kolye vardı. Hani şu açılıp kapanan sevgili kolyeler vardır ya.Onun pahalı modellerindendi.Sanırım özel üretimdi. Kolyeyi biraz daha incelediğim de özel yapım olduğuna karar verdim.Yanılmıyorsam annemin şu çok sevdiği İngiliz adamın tasarımıydı.Annem ona kolye yaptırmak için önüne milyonları dizmişti.Ama adam ona aynen şu kelimeleri söylemişti.'Üzgünüm ama sadece özel kişilere tasarım yapıyorum artık.Bu işleri bırakalı çok oldu demişti.'Annem adama gıcık olduğundan dolayı onu evde gördüğüm tüm süre zafında o adamdan bahsetiyordu.Adamın işçiliğinin çok iyi olduğundan tutup sadece özel malzemeler kullandığına kadar.Kolyenin zincirini dikkatlice incelediğimde gerçek gümüş olduğu belliydi.Çoğu tasarımcı platin kaplama kullanırdı.Kolyenin açılan yerini açtığımda Niall Horan'ın fotoğrafı vardı.
Kutuyu biraz daha inceledim ve zarfı elime aldım.
'Sevgili Island;
Belki bana kızıcaksın benim kim olduğumu öğrendiğinde ama emin olmak istedim...'
İyi de neyden emin olmak istedi bu çocuk?
'...Beni ben olduğum için sevdiğinden emin olmak istedim.Her gece uyumadan önce hayalini kurduğun beş adamdan biriydim beni tanımadan önce.Biliyorum senin beni ben olduğun için sevdiğini.Yani kişiliğim için ama ben bunu düşünmüyordum.Çünkü seni tanımıyordum.Senin telefonda ki o kahkaha sesin, sinirli konuşmaların, beni kıskanman ve en önemlisi hayata bakış açına aşık oldum ben.O yazdığın umut dolu kelimeleri söylemiyorum.One Direction hayatımın büyük dönüm noktasıydı.Sonrada sen geldin.Her zaman merak ederdim sevmek nasıl bir duygu diye.Platonik olarak birini sevebilirsin.Ama belki asla sevilmenin ne demek olduğunu bilmezsin.Ben bu iki duyguyuda sende buldum.'
Mektup burada bitiyordu.Sonunda Niall Horan yazıyordu ve imzası vardı.Şaşkındım.İç sesim ben sana söylemiştim diye bağırıyordu.Tamam, şüpeleniyordum ama bu şüphenin Keramet teyzenin bacağındaki damarlar kadar doğru çıkacağını tahmin bile etmiyordum.Gözümden yavaş yavaş yaşlar gelmeye başladı.İçimde bir yerlerde mutluydum ama bu mutluluğun yanı sıra kızgınlıkta vardı.Akan üç damla göz yaşımı sildim ve derin bir nefes alıp yataktan kalktım.Bana hediye ettiği kolyeyi kaybolmasın diye boynuma taktım ve kutunun içne Jamie Boo'yu şıkıstırarak sırt çantama koyup merdivenlerden aşağıya indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My One Direction Blog
Fiksi PenggemarAda 18 yaşında Türk Directioner'dı.Ama Ada'nın hayatında yaptığı en iyi şey İngilizce yazdığı blogunu yazmaktı.One Direction'ın blogunu okuyacağı aklının ucundan beri geçmezdi.Ailevi problemlerden dolayı kendini internette vermiş olan Ada'nın ne har...