O gün yine sabah erken kalktım. Elimi yüzümü yıkayıp buzdolabımın önünde dikildim. İçi neredeyse boş olan buzdolabımdan son kalan peynir parçasını aldım. Ekmeğimin arasına koyup evden çıktım. Her zamanki gibi yaklaşık 45 dakika yürüyerek büyük demir fabrikasının önünde durdum. İçeri girip üzerimi değiştirdim ve işe koyuldum. Yorucu bir iş günüydü ve yine kılımı kıpırdatamayacak kadar yorulmuştum. Eve vardığımda hava çoktan kararmıştı. Oturup televizyonumu açtım, yaklaşık yarım saat sonra uykuya dalmışım. Kendime geldiğimde kapının sert bir şekilde vurulduğunu duydum. Hemen toparlanıp kapıyı açtım.
Karşımdaki iri yarı, maskeli bir adam bana silah çekiyordu. Silahı kafama dayayarak beni zorla arabaya bindirdi.
- Beni nereye götürüyorsunuz ?
- Kes sesini Eden !!
- Adımı nerden biliyorsun ?
- Sana sesini kesmeni söylemiştim !!!
Enseme bir darbe aldığımı hatırlıyorum, sonra ortalık karardı.
Gözlerimi açtığımda boş bir odadaydım. Bir sandalye üzerinde ellerim ayaklarım bağlıydı, çağresizdim. Durumun şokunu atlatamadan yanımda birinin daha olduğunu farkettim. Fakat o halen daha baygındı ve yüzü karşı tarafa dönüktü. Etrafı inceliyordum. Tuğla duvarların üzerinde metal halkalar olduğu belli oluyordu. Yanımdaki adam ayılmaya başlamışdı. Birşeyler sayıklıyordu, galiba yapma diyordu. Omzum ve çenem ağrıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLİ OYUN
غموض / إثارةÖN SÖZ İnsan hayatında neler olacağı ile ilgili birsürü plan yapar. Fakat olay bunu hayata geçirmektir. Benimde bir zamanlar çok planım vardı. Çok güzel bir evim, güzel bir arabam ve işim olacaktı. Ve daha birsürü şey. Oysa hayat bana bunları yapmam...