30

1.7K 152 48
                                    

Berkin dava yüzünden günlerdir evine uğrayamıyordu. Herhangi bir haber çıkar şüphesiyle ya karakolda ya da  merkeze yakın olduğu için Hakan'ın evinde kalıyordu. Hakan ile nasıl olduklarını çözememişti ama evinin anahtarını veriyorsa güveniyordur diye düşünmekten kendini alamıyordu.

Üç günün sonunda artık evine gidiyor olmanın rahatlığıyla merdivenleri çıkmaya başladı. İçinde bir huzursuzluk vardı ama bunu son zamanlarda dava yüzünden her an bir olay olabilirmiş gibi hissetmesine bağlıyordu.

Evin kapısını açarken yine aynı huzursuzluğu hissettiği için belindeki silahı eline alarak bir nevi kendini korumaya aldı. İlk adımıyla onu karşılayan karanlık ve sessizlikle beraber beklemediği iğrenç bir koku aldı.

Neredeyse tüm evi saran kokudan korunmak için ceketiyle burnunu kapatarak camları açtıktan sonra odaları dolaşmaya başladı. Banyo kapısında daha da ağırlaşan kokuyla beraber kapıyı aralayarak küvetinde yatan bedene göz attı. Sikeyim seni, diye söylenerek cama doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. İçerideki havadan kurtulmak istiyordu ama nafile. Hâlâ burnunun direğini sızlatıyordu leş koku.

Biraz olsun rahatladığını hissettiği an merkeze telefon ederek onları beklemeye başladı. Sinirliydi hem de çok. Burnunun dibine kadar giren bir katili bulamıyordu. Bunları göz ardı etmeye çalışarak asıl merak ettiği şeyi düşündü. Bu ceset neden bu evdeydi? Berkin evde yokken konduğu belliydi ama üç günlük bir ceset gibi görünmüyordu. Üzerinde daha uzun zaman geçmiş olması gerekliydi.

Göz katilinin yeni şovunun bu olduğunu düşünmüyordu ama ondan başka herhangi bir ihtimal yoktu. "Göz katili" dediğine inanamıyordu, şaka gibi.

Ekip geldiği gibi ev incelemeye başladı.

Berkin gizlemediği bir öfkeyle izliyordu onları. Özel alanının ihlal edilmesinden nefret ederdi Berkin. Şu anda olduğu gibi. Eğer bu katil evine girmiş ve güzelim küvetine o cesedi koymuşsa, hesaplaşmaları gereken başka bir mevzu daha var demektir.

Evdeki ekipler işlerini hallederken diğer bir yandan sitenin kamera kayıtlarına bakılıyordu. 23 Ocak günü 19:00-19:43 arasındaki kayıtların silindiği fark edildi. Rana'nın cesedinin bulunduğu gün. Neden bir anda değişime başladı? Bir günde iki ceset. Olayın daha da saçma hâle bürünmesi gittikçe rahatsız edici oluyordu. Bu katil fazlasıyla yakındı, evine elinde bir cesetle gelebilecek kadar ve bunu kimse görmüyor. Deli saçması.

Hakan'ın telefon melodisi sessiz salonda yankılanmış ve dikkatleri üzerine çekmişti. Karşısındakini dinlerken oluşan mimiklerine bakılırsa telefondaki durum pek hoşuna gitmemişti. Telefonu kapattığı gibi konuşmaya başladı:

"Biliyorsun, şu kalemde parmak izi çıkanları araştırıyorduk. Aralarından Leo Panch yurt dışına çıktığından bahsetmişti ve bizimkiler de biletlerin zamanına bakarak bunu doğrulanmıştı."

"E bundaki sorun ne Hakan?"

"Bu adamı gözüm tutmamıştı, tekrardan bir doğrulatmak istedim. Ne öğrendim sence? Berkin, adam yurt dışına çıkmamış. Onun adına çıkan biri var ama bu bizim adam değil. Adamın bahsettiği ailesi de on sene önce ölmüş."

Hakan sustuğunda yine bir sessizlik hüküm sürmeye başladı. Onun katil olduğunu yalnızca bu bilgiyle kabul edemezlerdi ama demek ki bildiği bir şeyler vardı. Berkin'in sesi herkesi kendine getirdi.

"Adamı alın merkeze getirin. Diğerlerinde herhangi bir sorun var mı?"

"Hayır, ifadeleri doğrulandı."

Ekibin keyfi yerine gelir gibi oldu. Belki de bu davayı kapatmalarına az kalmıştı. Bunu ne kadar sevinseler bile yine de ellerini çabuk tutmaları gerekliydi, zaman daralmaya başlıyordu. Berkin sesine komik bir tını vererek ekibe seslendi:

"Hâlâ neden buradasınız serseriler? Bulmamız gereken bir katil var, hadi halledelim şu işi."

Berkin sorgu odasına girerken acayip keyifli hissediyordu. İçeri adım attığı zaman ise hiçbir duygu hissetmiyordu.

"Yine karşılaştık. Tekrardan aynı sözleri söylemeyeceğim direkt sorumuza geçelim. Neden yurt dışına çıktığınız hakkında yalan söylediniz?"

"Söylemem gerekiyordu. Yine de cinayetleri ben işlemedim."

"Öyle mi? O hâlde bana 21-23 Ocak arasında nerede olduğunu söyleyebilir misin?"

"Söyleyemem, söylediğim zaman her şey biter."

"Söylemezsen de hayatın bitecek. Cinayetin olduğu yerde parmak izinin bulunduğu bir kalem var ve sen bunun nasıl olduğunu açıklayamıyorsun. En önemlisi o günlerde senin başka bir yerde olduğunu kanıtlayacak bir şahidin yok."

Leo, susmaya devam ediyordu.

"Bak, bilirsin kapanmayan davalar hoşumuza gitmez. Kapatmak için elimizde sen varsın, bunu neden kullanmayalım?"

Leo, Berkin'in söylediklerini duymuyormuş gibiydi. Bir süre süren sessizlikten sonra konuşmaya başladı:

"Berkin komiserim... Size bir hikaye anlatmama izin verin. On yıl önce ailemi kaybettim. İkisini de silahla öldürmüşlerdi. Ne kadar acı değil mi? Yüzlerine birer kurşun sıkılmış... ah, tanınmayacak durumdalardı.Ama ben tanıdım. Gözlerini çıkardığım hâlde hâlâ bana bakıyor gibilerdi."

Leo, bir cinayetten yargılanacakken başka bir cinayeti ortaya çıkarmıştı. Ama neden? On yıl geçmiş olan bir cinayetini şimdi ortaya çıkarmak Berkin'e mantıklı gelmiyordu. Leo mahkemeye sevk edilirken Berkin'in aklında Leo'nun gözlerini çıkardığı ailesi vardı. Kızların cinayetleri ile arasındaki benzerlik buydu. Ama onun katil olduğunu düşünüyordu ve bu durum yine çıkmaza girmişti.

Berkin'in evinde bulunan cesedin kimliği tespit edildiği haberi biraz olsun olayı rahatlatır zannedilirken bunun aksi oldu. Diğer cinayetlerle herhangi bir bağlantısı yoktu. 30 yaşında bir adama aitti. Bu olayın üzerinde pek durulmadan dosya diğer ekibe devredildi.

Bir de şimdi küvet alması gerekiyordu. Şimdi gidip hiçbir derdi yokmuş gibi mağazaları gezip kendine küvet bakardı. Söylediği şeye gülerken sinirinin ne ara bu kadar bozulduğunu düşünüyordu.
Merkezden çıkmanın hayalini kuruyordu ama şu anlık burada gibi gözüküyordu.

Ekipteki havanın yine sıkıcı bir hâl aldığını fark etti. Yeni güne altı saatten az bir süre kalmıştı ve yeni günde ceset bulma korkusu herkesi tedirgin ediyordu. Belki de ceset bulunmaz, Leo katildir?

KÖR | b×bHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin