"Eski zamanların birinde dünya üzerinde var olunduğu bilinmeyen bir şehir varmış. Bu şehirde yaşayan yerliler dünyayı sadece kendi şehirlerinden ibaret sanıyorlarmış. Eğer kendi dünyalarından bir adım öteye adım atarlarsa ölümün hemen orada onları bulup öleceklerine inanırlarmış.
Bu şehirde daha annesinin karnındayken annesini sonsuza dek kaybeden bir kız doğmuş. Kendi dünyasına gözlerini açamadan annesini kaybeden bu kızın adı Reyi imiş.
Reyi yaşadığı dünyanın yerlilerinden öylesine farklı bir güzellik ve yeteneğe sahipmiş ki yerliler Reyi'nin tanrının onlara gönderdiği bir mucize olduğunu düşünüp Reyi'yi tanrıça ilan etmişler. Reyi'nin yeteneği ruhunu bedeninden ayırıp ruhuyla hayata devam edebilmesi imiş. Reyi bu yeteneği sayesinde adeta ruhuyla bedeni arasında dans ediyormuş. Tanrıça olmak Reyi için en başlarda güzel ve kolaymış ama günler günleri kovaladıktan sonra Reyi bu durumu hapis yaşamından farksız görmemiş. Bu düşüncelerle boğuştuğu bir gün yine Reyi ruhunu bedeninden kurtarıp kendi dünyasını dolaşmaya başlamış. Saatlerce dolaştıktan sonra Reyi dünyasının sonuna, ölümün sınırına ulaşmış.
Reyi ölümün onu birkaç adım ötede beklediğini düşünerek korkup kendi dünyasının yoluna doğru dönerek gitmeye başlamış. Reyi birden durmuş ve arkasına dönerek onlar için ölümün sınırı olan yere doğru koşmuş. Sınırın ötesinde onu bekleyen ölümü merak etmeye başlamış."Acaba nasıl bir şeydir, canımı yakar mı, ya düşündüğümüz gibi korkunç değilse." diye kendi dünyasında sorgulamaya başlamış ölümü.
Reyi yaşamla ölüm düşünceleri arasında bir oraya bir buraya gidip gelmiş. Ya bir adım atıp ölümü ya da bulunduğu sınırın gerisinde kalıp yaşamı seçecekmiş.
Reyi ölümü seçmiş. Her şeye rağmen ölümün ona mutluluk getireceğini düşünmüş. Reyi ruhuyla beraber attığı o ilk adımda gerçek dünyayı tanımaya başlamış.
Uzun uzun yılar sürmüş bu yolculuğu ta ki ruhunu ele geçiren bir adamla karşılaşana dek. Adama öylesine bir aşk bağıyla bağlanmış ki her şeyiyle sadece onun olmaya karar vermiş. Reyi gerçek dünyanın insanlarının onu yani bedeni olmayan ruhunu görmediğini bilmiyormuş. Bunu öğrendiğinde sevdiği adamın onu göremeyeceğini bilmek ona çok acı vermiş. Reyi bu durumu değiştirmek için ruhunu bıraktığı o doğduğu dünyaya yolculuğa çıkmış. Yerliler Reyi'nin bedenini onun gerçek dünyayı tanımaya başladığı o ilk günden beri korumuşlar. Reyi'nin bedeni hala çok güzel ve gittiği günkü gibi gençmiş. Ruhu ise yorgun, yaşlı ve aşık.
Doğduğu dünyaya varıp bedenine kavuştuğunda artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını anlamış."
Beğenmeyi ve yaptığım yanlışları ve doğruları yazmayı unutmayın.;)