Kaybetmek Ölmekmiş Meğer

6 1 0
                                    

İnsanlar ne garip canlılar. Sadece dünyada onlar varmış gibi davranıyorlar. Geri kalan insanlar umurlarında olmuyor. Ne yaşadıkları, ne yaptıkları ya da ne yapacakları. Sadece kendi istediklerini yapıyorlar. Yaptıkları şey iyiymiş kötüymüş düşünmeden yapıyorlar hemde.
Ve ben bu olaydan nefret ediyorum. Tüm varlığımla hemde.

Onlara bakıyordum. Birkaç dakika önce benim yanımda olan kelebeğim şimdi tam karşımda arkası dönük olan bir çocuğun yanındaydı. Tam da omzunun üstünde.

Babamın o gün bana dediklerini hatırlamaya çalıştım.

"Bu kelebeği sen ve benden başka kimse göremez bitanecim. Bak hemen yanında, omzuna konmuş."

Onlara bakarken babamın sözlerini tekrar tekrar düşündüm. Kelebeğim benimle tam on bir yıl beraberdi. O beni terk edemezdi. Hele bir başkası için, asla. Geriye tek bir şey kalıyordu. O da tam karşımda arkası dönük olan o çocuğun kelebeğimi benden çalmış olmasıydı. Ama kelebeğimi nasıl görebilmişti. Onu göremeden benden nasıl alabilmişti. Babamı düşündüm, belki de o yanılmıştır. O an, o kelimeler o kadar zorlukla ağzından çıkmıştı ki belki de ben o kelimeleri yanlış anlamışımdır.

Onlara bakmaya devam ederken kelebeğimi çalmış olduğuna karar kıldım. Ve benim olanı almak için hızlıca sahilin karşısında oturan o arkası dönük çocuğa doğru yürüdüm.

"Hey!! Sen. Arkası dönük siyah kapşonlu hırsız. Heyy!! Bana bak." dedim daha bana arkası dönükken.

Ona seslendiğimi anlaması çok uzun sürmeden sesin geldiği tarafa yani bana baktı.

Gözlerimle gözleri buluştuğunda afalladım bir an. Ne düşündüğümü ne düşüneceğimi unuttum.O, o garipti.
Hayır suratında bir sorun yoktu. Yüzü güzeldi. Bedeninde de gördüğüm kadarıyla bir engeli yoktu. Sorun bana hissettirdiği o garip duyguydu. Bir an onunla tanışmış olabileceğimi düşündüm ama benimle kimse konuşmazdı ki tanışmaya da zamanım olsun. Yanılgıya düştüğümü anladığımda kendime bir kez daha aptallığımdan ötürü kızdım. Aptal ben işte.

Gözlerim hala gözlerindeyken,
"Pardon, bir an hırsız dediniz sandım. Bana mı söylüyorsunuz?" dedi. Hırsız mırsız falan ama kibar bir hırsıza benziyordu. Her hırsız böyle midir acaba? Hoş kimseden kibarlık görmediğim için şu an bana kibarca konuşan bir hırsız bile olsa şaşırıp kalabiliyordum.

"Kusura bakmayın ama o hırsız siz oluyorsunuz beyefendi." dedim. Beyefendi mi? Ahh! Ben bu kafamı ya.
Hırsıza da beyefendi denilmez bence.

" Ne, ben mi? Ben mi hırsızım? Sabahtan beri saçmalıktan ibaret olan bu parkta durmuş bu lanet bankta saatlerce oturmaktan başka bişey yapmadım. Ve siz bana hiçbir şey çalmamama rağmen hırsız mı diyorsunuz? " dedi elindeki kocaman çiçek buketini bir elinden diğerine alırken. Belki de bununla kelebeğimi kandırmıştır diye düşündüm. Hala omuzundaydı kelebeğim. Ona bakıyordum ama o bana gelmiyordu. Onu bulmama rağmen hala yanıma neden gelmiyordu?

Omzuna konmuş olan kelebeğime bakarken bana elindeki buketi sallayarak seslendi.

"Hanfendi. Hoopp. Hem hırsız de hem de orama burama bak. Siz de sapık olabilir misiniz acaba?" dedi.

Kelebeğim karşımda öylece onun omzunda dururken ne yapacağımı bilememek beni çıldırtıyordu. Onu nasıl böyle kendine alıştırabilmişti. Nasıl beni bu kadar çabuk unutturabilmişti.

" Onu benden nasıl çalabildin? O benim herşeyim ama baksana ne yaptıysan gelmiyor bile yanıma. Söyle seni pis, adi hırsız." derken onun karşısına geçmiş suratına bir tokat bile atmıştım. İlk defa birine vurmuştum. Birinin canını acıtmak benimde canımı acıtmıştı. Hayır tokatı attığım elim acımıyordu benim yüreğim acıyordu. İçimden onun bu tokatı hakettiğini sayıklayarak onun suratına baktım. Yine bir kez daha bir ilki yaşadım. Bir erkeğe ilk defa böyle yakından baktım. Gözleri hala beni anlamlandıramadığım şeylerle meşgul ediyordu.

Attığım tokatla beraber kelebeğimin olduğu tarafa başını çevirdi. Bir süre hızlı hızlı nefes alıp durdu. Sinirlenmişti. Fakat ben ondan daha sinirliydim.

Eliyle yanağını tuttu bir süre sıvazladı. Bana çevirdi bir kez daha gözlerini ve, "Lan sen kafamı buluyorsun benimle. Kör müsün kızım ben burada tek başımayım. Kimse yok bile yanımda. " dedi. Sonra gökyüzüne ellerini açarak " Allah'ım ne diye bütün deliler beni buluyor ya. Kafayı sıyırmadan canımı al da kurtulayım.' dedi. Komikti gerçekten. Ona şaşırarak baktım.

" Baksana işte kelebeğim senin yanında. İlk defa benim yanımda değil ve şuan senin omzunda. Onu benden nasıl uzaklaştırdığını bilmiyorum ama tek bir isteğim var onu bana geri ver. Lütfen." dedim gözlerim içindeki yaşları boşaltırken.

Sözlerimle beraber sağ omzuna baktı ama kelebeğim sol omzundaydı. Sağ omzuna bir süre bakıp eliyle çırpar gibi vurduktan sonra sol omzuna döndü. Omzuna bakarken elini sol omzuna vurmak için kaldırınca orada duran kelebeğim ordan uçup bu sefer diğer elindeki çiçeklerin üstüne kondu. Bana gelmek yerine hala onu benden çalan hırsızın yanında kalıyordu. Beni hatırlamıyor gibiydi. Ya da beni bilerek görmüyordu.

Üstünü başını sanki birşey arıyormuş gibi bakıp eliyle kolaçan ederken ona baktım. Kelebeğimi görmüyor muydu gerçekten? Yoksa beni mi kandırıyordu.

"Kelebek melebek yok işte kızım. Kör müsün? Hem kelebeğin varsa onu bir fanusta taşıman gerektiğinide bilmeliydin. Öylece bir şeyin içinde saklamadan yanında evcil bir hayvan gibi taşıyamazsın. Zaten kaçar gider ki ve göründüğüne göre öyle de yapmış." dedi.

" O yıllardır benimle beraber ve ben onu hiçbir zaman bir fanusa ya da bir yere kapatmadım. Şu anda çiçeklerin üstüne konmuş bir halde sadece onu bana ver." dedim. Kelebeğimi almalıydım. Ama o bana gelmeliydi. Onu zorla alırsam bir kez daha bunu yapabilirdi. Hem kelebeğimi alırken ona zarar da verebilirim. Bana onu ne olursa olsun bu çocuk verecekti. Verdirtecektim.

" Bence sen bir doktora falan görün. Psikolojik sorunların olmalı. Daha fazla seninle saçma kelebek muhabbeti yapamayacağım." dedi.

Banktaki ceketini eline alırken,

"Ne diye bir randevuyu herkese açık bir yerde yapıyorsam. Ahh eşşek kafam ahh. " diye söyleniyordu.

Ona bakıyordum ve o gidiyordu. Gitmesi umurumda değildi umurumda olan şey kelebeğimi bana geri vermeden gidiyor olmasıydı. Birşey yapmalıydım. Kelebeğimi geri kazanmak için...

Durduğum yerden onun kelebeğimle gidişini izleyemezdim. Yanımdan beş adım uzaklıktayken aklıma ilk gelen şeyi yaptım. Avazım çıktığı kadar bağırdım.

" İmdat! Yardım edin. Bu adam beni taciz ediyor. İmdat! Yardım edin. Lütfen."

Üzgünüm, siyah kapüşonlu hırsız. Ben kendimden vazgeçebilirim ama kelebeğimden asla. Bu beni öldürür. Ben kendimi bile bile öldürmemem.
Ve sen umarım bu yaptığım şeyi affedebilirsin.

Hey, selam çocuklar. Bir hatırlatma yapacaktım da.
Hatırlatma / Beğen butonuna bas ve devam et dostum. Yapabilirsin bunu. Sadece kendine inanmakla ilgili bir mesele bu. İnan ve yap.\(•,~)

Sınır 20 vote 10 yorum. Pamuk eller beğenme butonuna haydiin haydin.

Beyaz KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin