8. Bölüm

149 17 23
                                    

Şarkıyla dinlemenizi şiddetle önerir kaçarım...

"Mesela sensizliğe, mesela sahteliğe katlanıyorum ama kuşkun olmasın her şeyi halledeceğim bebeğim." Jongin, diğerinin titrediğimiz gördüğünde kısa olanın boynunu koklayarak geri çekileceği sırada, mutfakta bir alkış sesi koptu. Tam olarak şu an Jongin, tüm işinin bittiğini düşünerek arkasını döndüğünde, hiçbir şeyin yolunda gitmediğini anladı.

*******

Luhan alkışlarken,  karşısında ki korkan ikiliye bakakalmıştı. Jongin'in birlikteyken asla ona böyle samimiyet göstermediğinden, Jongin'in böyle bir insan olmasına şaşırmıştı. KyungSoo, Jongin'in sevgilisinin kendilerini yakalamasından dolayı utançla ne yapacağını şaşırırmış bir şekilde kafasını eğdi. Luhan, Jongin'e gülümseyerek yaklaşarak konuştu, "ilk günümüzde beni böyle aldatman onurumu incitti." Jongin, Luhan'ın hala kendisine takıntılı olduğunu düşündüğü için gerilmişken, şimdi söylediği ile rahatça bir nefes alarak KyungSoo'dan uzaklaşarak Luhan'ın yanına gitti. Luhan, kendisine yaklaşan bedeni gülümseyerek karşılayarak elini tutup mutfaktan çıkardı. KyungSoo, hiçbir şeyi anlamamış bir şekilde olduğu yerde kalmışken, ne olacağını ve ne yapacağını anlayamamıştı. Luhan, Jongin'in olan samimiyetini görerek hiçbir şey söylememesini hala kafasında bilinmemezlik yaratıyordu. Kahve bardaklarını bıraktığı yerden uzaklaşarak, cesaretini toplayıp içeriye girdi. Jongin'in elin Luhan'ın belini sarmış bir şekilde samimi bir pozisyonda oturuyorlardı, Taemin ise halinden mutlu bir şekilde ikiliyle konuşup, gelecekte neler yapmak istediklerinden konuşarak onlar hakkında daha çok bilgi topluyordu. KyungSoo, Taemin'in konuşmasını bozmamak adına sevgilisinin yanına sessizce oturdu ve hala ne olduğunu kavrayamamış bir şekilde somurttu. Jongin'in kendisine söyledikleri, yaptıklarının yanında sevgilisiyle şimdi böylesine samimi bir şekilde oturuyorlardı. Bir anda kafasına takılan şeye sinirlendi, kendisi de Taemin'le öyleydi. Aslında iki çift bilinmemezlikte oturuyordu ve Taemin'in hiçbir şeyden haberi yoktu. KyungSoo tam o anda içinin suçladığını düşündü, nasıl olurda Taemin kadar iyi birine böyle bir ihanet edebilirdi? Kendisine hastaneyken bakan, her zorluğunda yanında olan insana bunları yapmak kendisini mahfediyordu ancak Jongin'i görünce kalbinin çarpmasını, o gülümseyince içinde anlamlandıramadığı duyguların harekete geçmesi kendisine de çıkmaza sokuyordu. Düşüncelerinin arasından, herkesin kahkahasıyla ayrılırken, Taemin kendisinin elini tutmasıyla irkildi. Taemin sevgisinin küçük ellerini tutarken gülümseyerek konuştu, "Luhan çok komik bir çocuk, sende çok sevmedin mi KyungSoo?" KyungSoo işittikleriyle az önce yaşananlardan dolayı kendisini yeniden suçlu hissederek sadece kafasını olumlu anlamda sallamakla yetindi. Luhan, KyungSoo'nun kendisinden rahatsızlığı fark ederek Jongin'in kulağına gitmeleri gerektiğini fısıldayarak izin almasını istedi. Jongin gülümseyerek Luhan'ı onayladı ve babasına dönerek konuştu, "Baba, geç oldu ben Luhan'ı evine bırakayım, oradan da ChanYeol'lara geçeceğim." Taemin, sevgisinden kafasına çevirerek oğluna döndü ve sevimli bir şekilde yanıt verdi, "Oğlum, dediğin gibi geç oldu, bizde kalın bugün. Hem sizinle konuşmak istediğim daha mühim bir konu vardı. Luhan kalabilirsin öyle değil mi?" Jongin babasının söyleyeceği şeye dikkat kesilirken, Luhan'ın burada kalmasını bile umursamayarak babasına bakmaya devam etti. Luhan, büyüğünden gelen istek üzere gülümseyerek, "tabii efendim. Sizi de rahatsızlık vermezsem kalırım." Taemin, Luhan'ın söylediğine gülümseyerek sorun olmadığını artık burası onun da evi olduğunu belirterek konuşmaya başladı, "Bildiğiniz üzere yanımda oturan güzeller güzeli sevgilimle evlenme kararı almıştık ve artık bunu ertelemememiz gerektiğini düşünüyorum." Taemin'in söylediği şeyle KyungSoo gözlerini büyüterek şaşkınlığını gizleyemeden konuştu, "Ne gibi ertelememek?" Taemin sevgilisinin şaşkınlıkla söylediği şeye gülümsedi ve diğerinin yanağına bir buse kondurarak konuştu, " Tabii çok erken olmayacak ama yazı beklemektense bunu kış içerisinde ayarlamak istiyorum. Ayrıca nişanı da bu ay içerisinde ayarlıyorum." Jongin, babasından duyduklarıyla sinirlerini kontrol etmeyi diledi. Luhan sahte sevgisinin elinden tutarak sakin olmasını ve hiçbir şeyi bozmamasını kulağına fısıldı. Taemin gençlere dönerek mutlulukla konuştu, "Siz ne düşünüyorsunuz gençler, oğlumla aramı düzeltmişken bunun yakın tarihe almamda hiçbir sıkıntı olmadığını düşündün." Jongin çenesinin kitlediğini, sinirden ellerinin titrediğini hissediyordu, kan akışı bile olduğundan fazla akıyordu. Kendi kazdıkları kuyunun içine sürükleniyordu. Luhan, Jongin'in halini fark ederek konuştu, "Çok sevindik sizin adınıza, Jongin'in halini şaşkınlığına verin lütfen." Luhan, Jongin'i dürterek konuştuğunda Jongin kendisine gerek mutluluklar diyerek sevgilisinin elinden tutarak odasına çıkardı. Luhan şu an Jongin'e ne demesi gerektiğini bilemiyordu, delirmiş gibi bir şeyler sayıklıyordu. Karşında ki adamın yanına giderek yatağa oturdu ve Jongin'in kafasını kendine çevirerek konuştu, "Sakin ol önce Jongin, her şeyi halledebilecek süren hala var." Jongin, Luhan'ın söylediği şeye gülerek cevap verdi, "Neyi, Luhan? Babamla sevdiğimin adamın evlenmesini mi, yoksa Taemin'in bizi oyuna düşürmesini mi?" Luhan, Jongin'in söylediği şeyle dona kalmıştı, Taemin her şeyin farkında mıydı, bu yüzden mi erkene alışmıştı düğünü? Jongin'in konuşmasıyla düşüncelerinden ayrılarak diğerini dinledi, "Sevdiğim adam beni hatırlamıyor ve yakında nişanlayanacaklar, benim ise elimden hiçbir şey gelmiyor Luhan." Cümlesi bittiğinde kalbine doğru elini uzatarak vurmaya başladı, "Burası var ya Luhan, yanıyor. Mahvolmuş bir haldeyim ve bir şey yapacak halim bile yok. Çok canım acıyor, çok fazla. Onun elini her tuttuğunda, her seferinde ona sevgilim dediğinde. Kaldıramıyorum artık." Luhan karşısında ağlayan Jongin ile şaşkınlığa uğrayarak kendisine vuran adamım elinden tutarak bunu engelledi. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu, geçecek demek öylesine basit ama etkisiz bir kelimeydi ki Jongin'in bu kelimeyi hak etmediğini düşündü. Jongin diğerinin sessizliğine gülerek konuştu, "Sende bana geçecek, unutacaksın desene Luhan. Neden susuyorsun! Ne yapacağım ben her şeyi mahvettim, çıkmaza sürükleniyorum." Luhan, karşısında ki bedenin kendisine gelmesi adına sert bir şekilde vurdu. Transa girmiş gibiydi ve Luhan'ı korkutmuştu. Jongin gelen tokatla olduğu yerde kalakalmış bir şekilde karşısında konuşan bedene baktı, "Sence şu an ağlamanın ve kendini yıpratmanın sırası mı Jongin! Baban planlarını batırdıysa da, sen zekanla değil kalbinle yeneceksin onu. Akıl bir yere kadar Jongin, yoksa şu an çoktan benim olmuştun bile." Jongin, Luhan'ın söylediği şeyle anlamsızca diğerine bakmakla yetindi, Luhan diğerinin anlamadığını fark edip iç çekerek konuştu, "Sen ve KyungSoo sevgiliydiniz zaten, KyungSoo seni unutmadan önce kalbi senin için atıyordu değil mi? İlk önce akıl unutur Jongin sakın bunu unutma ama kalple ruh asla unutmaz. Siz mutfakta öylesine yakınken, KyungSoo utançla kızarıyordu. Sence bunu Taemin'e yapıyor mu? Hayır. İşte tam bu yüzden sıra bizde." Jongin, Luhan'ın söylediklerini aklına alırken mantıklı olmasıyla buruk bir şekilde gülümsemesini sürdü ve konuşmaya başladı, "O zaman planımızı açıklıyorum."

Without You [KAİSOO]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin