Helloooo, çiftimizi biraz daha yakınlaştırcam. Öpüldünüzzzz.
İyi okumalar 💙
-Hoseok-
Dayan hoseok! Yapabilirsin sadece bir sokak sonra petshoptasın. Titreyen bacaklarım, ağıran karnım ve kasıklarım beni oldukça zor duruma düşürüyordu.
Her zaman oldukça ağrılı geçerdi ama bazen daha kötü olduğum da olurdu. Ancak daha önce hiç bu kadar kötü olduğumu hatırlamıyordum.
Zar zor dükkandan içeri adım attığım da, artık kendimi tutamıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.Beni ilk gören Jennie olmuş, gözleri şaşkınlıkla açıldıktan sonra direk yanıma koşmuştu. Ben ise artık ayakta duramayacak hale gelip yere yığılmıştım.
Evet jennie ve mark gerçekten çok ama çok kötü insanlardı, ancak bazen rahatsızlandığımız da endişelenebiliyorlardı.
Jennie yanıma gelip, bana baktıktam sonra içeriye yeni giren mark'a bakışlarını çevirdi. Mark kafasını telefonundan kaldırdığında bizi görünce şaşırdı ve yanımıza geldi.
"Neyin var tilki, neden bu haldesin?"
"Hyung, regl oldum. Çok canım yanıyor, yürüyemiyorum. Lütfen, lütfen yardım et."
Ağlayarak zar zor toparladığım cümlemle, Mark sıkıntılı bir nefes vermiş ve beni kucağına almıştı. Kollarımı boynuna sararak ilerlerken, bir yandan da ağlamaya devam ediyordum.
Odama girdiğimizde beni yatağıma bırakıp, çantamı kenara atmış ve montumu çıkarmıştı. O sıra da jennie elindeki -ne zaman gidip getirdi bilmiyorum- su torbasını bana vermişti.
Hemen karnıma koyup, üstümü örttüm. Onların iyiliği bu kadardı. Fazlası yoktu. Onlar odadan çıkarken bende kendimi uykunun kollarına atmıştım.
Ne kadar uyudum bilmiyorum ama, artan ağrımla dişlerimi sıkarak uyandım. Midemle bulantımla da tuvalete koşmak zorunda kalmıştım.
Bugün yediğim ne varsa boşalttıktan sonra sifonu çekmiş, zar zor bulduğum gücümle dişlerimi fırçalayıp, çamaşır ve pedimi değiştirip geri yatağa uzandım.
Sırtüstü uzanmış bacaklarımı kendime çekmiş ve tavana bakarak ağlarken, kafamda bir ampül yanmıştı. Kenarda duran çantamdan telefonumu çıkarıp, saate baktığımda gece saat 3dü.
Beni çekinmeden istediğim saatte arayabilirsin demişti. Gerçekten araya bilirmiydim? Rahatsız olmazmıydı? Acıma daha fazla dayanamayacağımı anladığım da, numarasına tıklarken bir yandan ağlamamı durdurmaya çalışıyordum.
Yoongi hyung
Aranıyor..."Alo?"
"H-hyung, b-be-benim hoseok"
"Aman tanrım, Hoseok ağlıyormusun sen? İyi misin, ne oldu?"
"Hyung, b-ben çok k-k-kötüyüm. Çok ağırıyor"
"Tamam bana konum at ben hemen seni almaya geliyorum. Ağlamamaya çalış sakinleş olur mu? Yanına gerekli bir kaç eşyanı, kıyafetini de al bende kalmanı istiyorum. İtiraz kabul etmiyorum tamam mı?"
"T-tamam"
Arama sonlandırıldı.
Yerimden doğrularak boş bir çantama gerekli şeylerimi doldurarak, konum attıktan sonra yavaş hareketlerle yukarı çıktım. Jennie'nin yanına ilerledim. Etrafı düzenliyordu ve birazdan uyumaya gideceği belliydi. Yani tam zamanında yakalamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tilki Çocuk ~Sope
FanfictionHoseok bir tilki çocuktu. Binlerce yıl önce bilim adamları bazı insanlara bilim ve büyünün getirdiği güçle kurt, kedi, köpek, tavşan ve tilki özellikleri vermişti. Bu ozelligi taşıyan ailesi olmayan kişiler petshoplarda satılıyordu. Ancak tehlikeli...