2.BÖLÜM

20 1 0
                                    

Medya; baran

4 yıl sonra
   Hafif topuklu botlarım‚ yürürken zeminde tok sesler bırakıyordu. Artmaya başlayan yağmur sesi kulaklarımı doldururken ıslak toprak kokusu burnuma ilişti. Elimde tuttuğum yıpranmaya başlayan baykuş desenli şemsiyeme baktım. Bir sürü şemsiyem vardı ama o vazgeçilmezimdi. Sonbaharın yaşandığı bir zaman dilimindeydik ve ağaçlar bize çıplaklığın zarafetini sunuyordu
Birkaç dakikalık yürüyüşün ardından  uzun zamandır takıldığım  kafeye gittim. Boş olmasına şükrederek her zamanki köşeme geçtim . Masaya oturduktan sonra‚ çantamdan siyah deri kaplama defteri çıkardım. Kalemi elime alıp zihnimdekileri akıttım deftere.

1460.gün;
Evet sevgili günlüğüm Baran'ı kaybedeli 1460. gün bu gün. Çok özledim onu. Ama olmuyor işte. Geri gelmiyor. Haftada 2 kez mezarına gidiyorum. Gittiğimde her seferinde kurumuş çiçeklerini alıp bir beyaz gül bırakıyorum mezarına.  Belki Ben onu göremesemde o beni görüyordur günlüğüm. Hayatımda akıp gidiyor. İnan bana ben daha fark edemeden 4 yıl geçti. Zaman geri gelmiyor
                                                   
Defterimi kapatıp Kerem'i beklemeye başladım. Kısa bekleyişin ardından uzaklardan tanıdık bir ses duydum.
"Armin".
Kafamı‚ sesin geldiği yöne doğru çevirince Kerem'i gördüm. Bana doğru gelip kollarını sıkıca bedenime sardı.
"Özledim seni ufaklık" dedi alaycı bir ses tonuyla.
"Kerem benden sadece bir yaş büyüksün". Yüzünde bir tebessüm oluşurken garsona seslendi. Ben bol köpüklü latte eşliğinde meyve salatası alırken o da expresso siparişi verdi. Dert ortağımın yüzünü süzdüm bir kez daha. Keskin yüz hatları ona sert bir görüntü katarken‚ hafif çilleri benliğine aykırı duruyordu. Gri gözleri ise bütün yüzünü birleştiren en önemli parçaydı sanki. Siparişlerimiz geldiğinde koyu bir sohbete daldık. İlk olarak Doğa yani Kerem'in sevgilisi hakkında konuştuk. Birgün tartışan diğer gün barışan çiftlerdendiler. İlişkilerini anlamak zordu gerçekten.
"Yakınlarda açılan yeni bir mekan varmış. Uğurlarla oraya gidelim dedik. Sende geliyorsun‚ reddetme lüksün yok. Hem kafan dağılır". Karşı çıkamayacağımın farkına vararak başımı olumlu anlamda salladım.
🌜🌜🌜🌜🌜🌜🌜🌜🌜🌜🌜🌜🌜🌜🌜
Karşımda duran gümüş çerçeveli boy aynasından kendimi son bir kez süzdüm. Kerem'in açıklamasına göre bar tarzı bir yere gidecektik. Sade giyinmeye özen göstererek;kırmızı‚ karnında ve göğsünde ufak dekolteleri olan mini bir elbise giydim.

 Sade giyinmeye özen göstererek;kırmızı‚ karnında ve göğsünde ufak dekolteleri olan mini bir elbise giydim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Elbisemden bir ton koyu rujum ve ince bir eyeliener makyajımı tamamladım. Ten rengi stillettolarımla kombinim hazırdı. Merdivenlerden inip salona yöneldim. Salonda babamla karşılaştım.
"Bu ne güzellik kızım"dedi neşeli sesiyle.
"Keremlerle yemeğe çıkıcaz babacım".
"İyi bende annenle buluşucam. Malum şu şans işi için peşinden koşturuyor beni. Fazla geç kalma birtanem". Annemle babam bir sene önce boşanmışlardı. İkiside hala birbirini seviyordu. Herşey iyi gidiyordu. Annem naz yapmasa daha iyi olacaktı tabi ki herşey.
Evden çıktığımda arabama binip Kerem'in ismini ve konumunu attığı yere gittim.
Kapıda beni Kerem ve Doğa karşıladı.
Doğa; siyah‚ mini‚ bütün hatlarını belli eden‚ uzun kollu bir elbise giymişti. Kerem ise beyaz v yaka sweetle kot pantolon giymişti. Benim ilk gören Doğa oldu.
"Çok güzel olmuşsun Armin".
"Sağol Doğa sende öyle".
"Karşılıklı iltifatlaşmanız bittiyse içeri geçelim. Uğurlar bizi bekliyor". İçeri geçtiğimiz de arka taraflardaki masalara doğru yol aldık. Sonunda bir masanın önünde durduk ve iki tane tanıdık yüze rastladım. Uğur elimi öperken bir yandan da iltifatlar ediyordu.

"Kızlar yine yakıyorsunuz ortalığı".
"Bir gün benim elimi öyle öpmedin be Uğur"dedi çaprazımdaki Murat.
"Ne öpücem oğlum seni. Virüs falan kaparım ben senden" diye karşılık verdi Uğur. Beni güldürmek için yaptıkları çok belliydi ama sessizliğimi korudum.
"Meraba ben Emir". Gözüm yan tarafımdan uzatılan ele kaydı.
" Armin tanıştırayım. Bu Emir "dedi yanındaki sarışın çocuğu göstererek. "Sana söylemeyi unuttum benim üniversiteden arkadaşım. Muratla Uğur'da tanır". Sahte bir gülümsemeyle elini sıktım sadece. Masaya oturduktan sonra herkes vokta sipariş etti. İçkimden  ilk yudumumu alırken tadından önce ağır kokusunu hissettim. Bir süre uzunca sohbet ettik. Emiri tanıyınca git gide sevmeye başlamıştım. Arkadaş olabileceğim türden iyi bir çocuktu. Votkalarımız bitince Uğur'un teklif ettiği oyunu oynamayı kabul ettik. Ortaya bitmiş votka şişesini koyduktan sonra oyunu anlatmaya başladı
" Evet gençler! Oyunun adı shot'lı DC. Normal dc oynar gibi oynuyoruz. Ama‚ karşı taraf soru soran ya da bişey yaptırmak isteyen kişinin isteğini yerine getirmek istemezse her seferinde tek  shotlık aber crombia atacak. E o halde başlayalım"dedi ve şişeyi çevirdi. Şişe Doğayla Uğur arasında durdu.
"Sormana gerek yok Uğur d".
"Doğa Hanım ilk öpücüğünüzü kime ver miştiniz?".
"Kime olacak bana" dedi Kerem.
"Lisede Batuhan diye bi çocuğa" dedi Doğa.
Kerem'in moreli bozulurken masa gülüşmelerle doldu. Ardından Kerem Murat'a sormuş. Murat cevaplamak istememiş ilk shot'ı içmişti. Oysa soru sadece ilk hoşlandığı kızın ismiydi.
"Ben Kerem'in ağzına düşemem " diye kendini savundu Murat.
"Durum o kadar fena mı yani?". Bunun üzerine Uğur gülünce Murat Uğur'un kafasına hafif bir darbe indirdi. Şişe tekrar çevrildiğinde benle Uğur'un arasında kaldı .
" D mi c mi?"diye sordu Uğur
"C"cevabımın üzerine pis pis sırıtmaya başladı.
"İyi o zaman. Kalk ve Emir'e sarıl". Emir'i buraya çağırmalarının nedenini yeni yeni anlarken cevaplamadan bir shot alıp kafama diktim. Oda biliyordu bunu asla yapmazdım. Gecenin devamında erkekler sırf içki içmek için soruları ve istekleri cevapsız bıraktılar. Oyun artık sıkmaya başladığında bende dahil herkes yarı sarhoş haldeydi. Oyunu bırakıp tekrar sohbet etmeye başladıklarında konuşmanın dışında kalmayı tercih ettim. Canım sıkılınca mekana göz gezdirmeye başladım. Çoğu çift pistte dans ederken bazıları köşede ya konuşuyor ya da öpüşüyorlardı. Şu ana kadar bir kişiyle öpüşmüştüm o da Baran'dı. Mekandaki gözlemime devam ettim. Barmenlerin mavi tişörtleri çok hoşuma gitmişti. Bir süre gözlerimi onlardan çekmedim. Ardından gözlerim bir çift mavi gözle buluştu. Baran! Bakmaya devam ettim o da bir saniye bile gözlerini çekmeden bakıyordu gözlerime. Çok fazla içmiş olmalıydım. Tuvalete gidip buz gibi suyla yıkadım yüzümü. Kendine gel Armin‚ o öldü! Yerime geçtiğimde onu göremeyince gerçeğe teslim oldum bir kez daha. O ölmüştü.

Yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum ;)💙

Ruhumu İyileştiren AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin