3.BÖLÜM

18 1 0
                                    

"Geldim yanına. Bak bir beyaz gül daha getirdim sana. Benim gibi sende kokusuna doy istedim . Seni özledim sevgilim. Seni;kafesteki bir kuşun özgürlüğünü özlediği kadar özledim sevgilim".
Her zaman olduğu gibi pazar sabahı gelmiştim Baran'ın mezarına. Uzun zaman önce fark etmiştim ki ona getirdiğim güller kayboluyordu. Bir gül bir veya iki haftadan fazla durmuyordu. Ona son bir kez daha baktıktan sonra mezarlıktan çıktım. Yakınlardaki bir kafeden kahvemi  alıp babamın bana yirmi ikinci yaş günümde hediye ettiği evime gittim. Kendi evimiz gibi olmasada benim için çok rahattı. Bu evi çok seviyordum. Bütün mobilyalarını ben seçmiştim. Eve girer girmez kendimi çift kişilik koltuğa attım. İçerinin sıcaklığıyla mayışmaya başladım. Uyku ya gerçekten büyük bir savaş açtım. Müzik belki uykumu açar diye kulaklığımı taktım telefonuma. Sakin bir şarkı dinlemek istiyordum. Ay Tenli Kadın. Bu şarkıya karşı koymak zordu gerçekten.

Şarkı bittiğinde bu istilaya daha fazla dayanamayarak‚ kendi karanlık dünyama teslim oldum
                           ☀☀☀☀☀☀☀☀
Telefonunun çalmasıyla  istemsizce gözlerim aralandı. Kim olduğuna bakmadan aramayı onayladım ve telefonu hoparlöre aldım.
"Alo" diyebildim uykulu sesimle.
"Alo Armin. Bu gün anneni akşam yemeğe çıkartacağım. İstersen eve gitmek yerine sana aldığım evde kal bu gece".
Bu nazikçe 'seni evden kovuyorum' demekti.
"Peki baba".
Duş almak için banyoya  gittiğimde şampuanın bitmiş olduğunu gördüm. Bir yandan küfürler savururken diğer yandan ayakkabılarımı giydim. İlerideki marketten şampuan alıp eve geri döndüm. Kapıyı açmak için anahtarımı ararken bir ses duydum. "Dur ben yardım edeyim" kalın bir erkek sesiydi bu. Daha arkamı dönmeden ensemde tarifsiz bir acı hissettim.
☀☀☀☀☀☀☀☀☀☀☀☀☀☀☀☀☀☀
Gözleri yavaş yavaş aralanırken tanıdık ses kulaklarımı doldurdu. "Araf Bey. Kız uyanıyor".
"Sizi son kez uyarıyorum bir daha bu kıza dokunmayacaksınız " dedi soğuk ses.
"Patron sen istemiştin kızı".
"Lan orospu çocuğu ben sana kıza zarar ver mi dedim! Herkes dışarı çıksın".
Gözlerimi tamamen açtığımda koyu mavi gözler karşıladı beni.
Uzandığım kanepenin hemen yanına çöktü. İlk başta gerçek olduğuna inanmayıp‚ yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarında gezdirdim parmaklarımı. Bu bir rüya olmalıydı. Uyumak için tekrar kapattım gözlerimi ama olmadı. Tanıdık kokuyu iliklerime kadar hissederken uyuyamazdım.
"Baran". Dudaklarımdan dökülen kelimeler su olup gözümden düşmeye başladılar.
"Armin". Ellerini yanaklarımda hissedince bir kez daha inamamadım. O gerçekti.
Ayağa kalkıp ellerinden kurtuldum.
"Neredeydin?" diye bağırdım özlem ve öfke dolu sesimle. "Bunca sene neredeydin?"
"Sakinleş Armin" dedi emir veren sesiyle.
"Sakinleşiyim mi? Öldüğünden beri mezarına çiçek koyuyorum! Sen ordasındır diye konuşuyorum içimi döküyorum. Ben dört yıldır yarımım Baran!".
Ağlamam gittikçe şiddetleniyordu
"Senin için gittim" bu sefer oda bağırmıştı. "Dinlemeden bağırıp çağırma bana. Senin için gittim çünkü mutlu ol istedim. Yurt dışına gidip tedavi oldum. Mesleğime geri döndüm. Biliyordum. Hayatına başka birini almayacağını biliyordum".
"Sen bunu bile bile benim duygularımla oynadın!". Hırsımı çıkarmak istercesine koltuğun hemen yanında duran vazoyu alıp ona fırlattım. Vazonun ağır olmasına karşılık ayağının ucuna düşmüştü.
Hızla yanıma gelip beni omuzlarımdan kavradı. Konuşmuyorduk. Gözlerimiz birbirine kenetlendi uzun bir süre.
"Geldim işte. Senin için geldim Armin." dedi çok daha sakin ses tonuyla. Dediklerinin ardından yüzünü süzmeye başladım. Elimi yüzüne götürüp konuşmaya başladı. "Dokunabilirsin Armin. Eskisi gibi ben seninim‚ sense benim". Avuç içlerimi öpmeye başlayınca çok tuhaf hissettim kendimi. Nefesinin sıcaklığını uzun bir süreden sonra bu kadar yakından hissetmek garipti. Dudakları omzumdan boynumu takip etmeye başladı.
"Hala aynı kokuyorsun Armin. Bıraktığım gibi. Bense değiştim. Artık Baran değil tüm benliğimle Araf Kaygılı olarak karşındayım".
ARAF KAYGILI
Bu kadar kolay pes edemezdim. Bana yaptıklarının hesabını tek tek sormalıydım. Tam onu itecekken bir şeyler fısıldadı kulağıma"güller" dedi parmağıyla koltuğun arka tarafını göstererek. Başımı gösterdiği tarafa doğru çevirince donakaldım. Büyük bir dolap vardı. Dört kapaklıydı ve kapaklarının her biri camdandı. Dolabın içine baktığımda ağzına kadar beyaz güllerle dolu olduğunu fark ettim. Bazıları çok kurumuş bazıları yeni gibiydi.
"Mezarıma koyduğun güller".
Demek ki güller kaybolmuyordu. O alıyordu. Hiç bir tepki Vermeden dışarı çıkmak için kapıya yöneldim.
"Yine bana geleceksin  Armin hala beni seviyorsun".
Doğruydu seviyordum. Ama nefretim sevgimin önüne geçmişti.

Ruhumu İyileştiren AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin