Eve geldiğinden beri odasından çıkmamıştı Damla. Canı yanıyordu hemde çok yanıyordu. Bir birlerine verdikleri söz geliyordu aklına. Deliriyordu , kendisi tek bir erkeğe bile bakamamışken nasıl bu kadar rahat unutabilmişti.
Tamam Merve ile birlikteliklerini duymuştu. Zaten Merve duyması için elinden geleni yapmıştı. Ama bu kadarını beklemiyordu. Gözünden süzülen bir damlayı daha sildi. Ama hemen yerini bir diğeri alıyordu.O gün geldi aklına. 3 yıl önceydi Altemur gitmeden önce. Sıkı sıkı sarılmışlardı birbirlerine. Damla ağlıyordu, Altemurun gözleri dolmuştu ilk kez. İlk kez öpmüştü sevdiğini belkide son kez olduğunu bilerek. Yağan yağmur sırıl sıklam etmişti ikisinide. Altemur alnını Damla nın alnına dayamış çok sevdiği gözlerine bakmıştı.
-Seni çok seviyorum Altemur ne olur gitme...
-Bende bende seni çok seviyorum güzelim ama gitmek zorundayım.
-Nereye gideceksin, nereye kadar kaçacaksın gitme Altemur beni hiç düşünmüyor musun ben ne yapacağım ben ne olacağım ?
Ellerini saçlarına daldırdı Damla çaresizdi
-Ne zaman döneceksin.
Ardından hıçkırığına engel olamadı
-Dönecek misin?
-Sen benim kalbimin mührüsün, sevdamsın. Ama beni bekleme Damla. Mutlu ol. Hep mutlu ol.
Altemur arkasını dönüp koşarak uzaklaşmaya başlamıştı.
-Altemurr Altemur gitme ne olur gitme Altemurr
Onu gözden kaybedene kadar peşinden koşmuştu Damla. Dizlerinin üstüne çöktü. Hıçkırarak ağlıyordu. Yağan yağmur eşlik ediyordu acısına.Bir göz yaşını daha sildi Damla. Demek ki Altemur kalbindeki mührü söküp atmıştı. Ağzından kaçan hıçkırığına engel olamamıştı. Gördüğü görüntü aklından çıkmıyordu. Merve nin o kısacık geceliğiyle kapıda ki görüntüsü Altemurun boynuna doladığı kolları aklından çıkmıyordu. Kafayı yemek üzereydi. Ağlamalırını annesi duysun istemiyordu. Telefonunu cebine attı gözlerini silerek hızla aşağı indi.
- Ben çıkıyorum anne
Kaçarcasına çıktı evden. Her zaman ki gibi mahallede ki piknik alanına gidecekti. Orda huzur bulduğu yere. Altemurun onu bıraktığı yere. Ne zaman kötü hissetse oraya giderdi. Mahallenin biraz dışındaydı. Piknik alanına girdi ayakları o fark etmeden götürmüştü onu her zaman ki yere. Piknik alanının en uç kısmındaydı pek kimseler uğramazdı . Koca ağacın dibine çöktü. Başını dizlerine gömüp saldı hıçkırıklarını. Acısı geçmiyordu.
Başını kaldırdı yavaşca ne kadar ağlamıştı bilmiyordu. Elini ağaçta ki minik kalbe götürdü. Kazıdıkları harflere dokundu. Kendisini izleyen bir çift gözden habersiz süzüldü yaşlar gözlerinden. Yavaşca ayağa kalktı. Göz yaşlarını sildi. Taşın arkasından çıkıp geldiği yolu gerisin geri yürümeye başladı.
Tam piknik alanından çıkmıştı ki Mehmet ile karşılaştı. Damla başıyla selam verdi gülümseyerek konuşmak istemiyordu tek istediği eve gidip uyumaktı.Mehmet bir kaç adım daha attı
- Ne işin var bakalım burda tek başına
- Hiç öyle yürüyüşe çıkmıştım Mehmet abi
- Tek başına mı
- Seninde yanında kimse yok gördüğüm kadarıyla. Demek ki yalnızda yürünebiliryormuş
Mehmet gülerek karşılık verdi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallenin Delikanlısı-Altemur
RomantikAltemur... Adının anlamı gibiydi tıpkı. O ateşti. Yüreğindeki yangına tesiri olmayan bir ateş. Demir kadar sert. Ve belli etmesede aşkla dolu bir kalp. Böyle adamlar güzel severdi. kendinden koruyacak kadar güzel severdi. Ondan uzak kaldığında acı ç...