10.BÖLÜM

11 2 0
                                    

HASTANE

Serdar hastaneye geldiğinde Dilek orada bekliyordu. Koşarak yanına gitti.

SEDAR: Durumları nasıl?

DİLEK: Orhan hafif sıyrıklarla atlatmış, bir de sol kolu kırılmış. Tuğrul'un durumu ağır dediler. Nazlıyı kaybettik.

Dilek Serdar'a sarılıp ağladı.

SERDAR: Nerede?

DİLEK: Yoğun bakımda.

Serdar doktordan izin alıp steril şekilde yoğun bakıma geçti. Tuğrul'un yanında oturdu. Elini sıktı. Aklına Tuğrul ile ilgili anılar geldi. Monitörden gelen sinyal sesiyle düşünceden ayrıldı. İçeri bir anda doktorlar girdi.

HEMŞİRE: Sizi dışarı alalım lütfen.

Serdar dışarı çıktı. Doktorlar Tuğrul'u kalp masajının ardından defibrilatör ile hayata döndürmeye çalıştılar fakat başaramadılar. Monitörde düz çizgi görüldü ve uzun sinyal sesi duyuldu. Serdar üzüntü içinde yoğun bakımdan dışarı çıktı. Kapıda Tuğrul'un annesiyle karşılaştı.

TUĞRUL ANNESİ: Oğlum nasıl?

Serdar Dileğe bakınca Dilek Tuğrul'un annesinin yanında durdu.

SERDAR: Başımız sağolsun Fatma teyze, oğlun şehitlik mertebesine yükseldi.

Tuğrul'un annesi üzüntü içinde Serdar'a sarıldı.

Serdar koridordan çıktığında Nazlının annesi köşede ağlıyordu.

Serdar hastanenin önünde bankların birinde oturmuş, yüzünü avuçları arasına almıştı. Nisa'yla Buğra ise Dileği koridorda görünce yanına geldiler.

NİSA: Neler oldu?

DİLEK: Saldırıya uğramışlar. Orhan'ın durumu iyi ama Nazlıyla Tuğrul'u kaybettik.

NİSA: Serdar nerede?

DİLEK: Bahçeye çıktı.

Nisa dışarı gitti. Buğra ise elini Dileğin omuzuna koydu ve Dilek başını onun omuzuna yaslayarak ağlamaya başladı.

Nisa'nın geldiğini görünce Serdar ayağa kalktı.

NİSA: Nasılsın?

SERDAR: İyi değilim.

Nisa Serdar'a sarıldı.

----------------------------

Eric'in cinayet yerine gelen polis cesedi inceliyordu.

POLİS MEMURU: İki el sıkılmış.

POLİS AMİRİ: Kimliğini belirlediniz mi?

POLİS MEMURU: Evet Efendim. Eric Stinson, CİA mensubu.

POLİS AMİRİ: Kahretsin.

Telefonu çaldı. Hattın karşı tarafında Samuel'in cinayet yerini incelemeye giden memur vardı.

POLİS AMİRİ: Dinliyorum.

POLİS MEMURU: Efendim, makdül Samuel Şaron. Kendisine iki el ateş edilmiş. Mossad ajanı.

POLİS AMİRİ: Lanet olsun.

Telefonu kapadı. Yanındaki polis memuruna baktı.

POLİS AMİRİ: Bu iş çok su kaldırır.

-----------------------------

Serdar'la Nisa bira içiyorlardı.

SERDAR: Sanırım bu işi bırakmam gerek.

İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin