6. BÖLÜM: Siyahın Beyazı Yendiği Bir Dünya

211 18 21
                                    

Kitaba gösterdiğiniz ilgi için çok teşekkür ederim^^ Benim için bir hayaldi bu ve hayallerimin gerçeğe dönüştüğüne tanık olmak beni çok mutlu ediyor bu sebeple de daha çok yazmak istiyorum. Oy verip, yorum yapmayı unutmayın olur mu? Yorumlarınızın her biri çok değerli :)




Penceremden izlediğim gökyüzü, siyahlığını kaybedip açık maviye bürünmeye başlamıştı. Kendimi bir süre siyah ve mavinin savaşını izliyor gibi hissetmiştim. Sabah olduğunu anlamamla, toparlanarak saatlerce kıpırdamadan oturduğum yatağımdan kalkıp örtüsünü düzelttim. Kendime gelebilmek için kısa bir duş alıp saçlarımı kuruttum. Midemdeki açlık hissiyatının kendini belli etmesiyle mutfağa yönelip kendime kahvaltılık atıştırmalıklar hazırlayarak masaya dizdim ve bar sandalyelerinden birine oturarak koyduklarımdan yemeye başladım.

Dün geceyi düşündüm: Sessizliğin hakim olduğu o oda, Karan'ın kolundaki dövmeler, Giray'ın yaşadıkları, Aren'in o çocukla olan bağlantısını.

Çok şey vardı düşünülecek fakat, her zaman düşünen birisi için, artık yorucu geliyordu. Kendi kafamda kurduklarımla yaşayan bir kız iken kendimi bir olayın ortasında bulmuştum ve kimse neler döndüğü hakkında ufacık bir şey bile söylemiyordu. Ne kadar zorlarsam zorlayayım, tek kelime bile etmiyorlardı. Tek bir kelime dahi.

Dolu olan tabakların boşaldığını fark etmemle düşüncelerimin arasından zar zor sıyrılıp hepsini yıkadım ve kurulayarak yerlerine koydum. Dışarda kıyamet kopuyor olsa bile ben evimin düzeninden asla taviz vermezdim.

Mutfaktan ayrılarak, evin içerisinden direkt garaja girilebilen kapıya yönelip içeri girdim ve duvarın köşesindeki yerde duran kutunun içini açtım ve gözlerimin dolmasıyla akması bir oldu. Annemin bana hediyesi olan, en sevdiğim ayakkabım: bir çift siyah Converse. Küçükken de şimdiki olduğu gibi siyaha bayılırdım. Siyah, beyaza göre daha samimi gelirdi bana hep. Diğer renklere göre daha canlı dururdu gözümde.

Küçük kız, mutlulukla çalan kapıyı açtı ve annesinin elindeki poşetleri umursamadan boynuna atladı. Babasını beklerken annesini görmek onu daha çok mutlu etmişti. "Kızım keşke içeri girseydim de öyle sarılsaydın." Gülerek boynunda ona sarılan kızını, elindeki poşetlerle birlikte taşımaya çalışıyordu.

Kızının geri çekilmesiyle poşetleri de elinden bırakmış oldu. "Eğer sarılmak için eve girmeni bekleseydim, bu kadar mutlu olamazdım." Kızının böyle akıllıca konuşması annesini hayretler içinde bırakıyordu. "Senin için aldığım sürprizi görseydin eminim ki daha mutlu olurdun." Kızının gözleri sonuna kadar açılmıştı ve kadın içeriye doğru çekildiğini hissettiğinde gülerek adımlarını ileriye doğru atarak eve girmişti.

Kızı, annesinin çektiği elini bırakarak "Sürprizin ne anne?" diyerek heyecanla yere koyduğu poşetleri karıştırmaya başlamıştı. Annesi, kızının omzuna dokunarak yanına eğildi, elinde tuttuğu paketi ona uzatmıştı. Gülerek "Kızıma özel olan bir paketi neden yere koyayım ki ben?" Kızı uzattığı paketi elinden alarak masaya koymuştu ve büyük bir hızla paketi açmıştı.

İçindeki büyük ayakkabıları görünce şaşırmıştı. "Bunlar benim için mi gerçekten?" Kızının sorusunu hemen cevaplayamayan kadın, önce kızına baktı ve boğazından aşağıya doğru zorla yutkunmuştu. "Evet güzel kızım, büyüyünce giymen için aldım." Gülümseyerek gelecek sorudan habersiz kızını gözleriyle süzdü. "Büyüyünce yanımda olmayacak mısın anne, neden şimdi aldın?"

Gözlerimden akan yaşlar durmak bilmiyordu bu yüzden kutuyu kapatarak giymek istediğim ayakkabıları giymekten vazgeçtim. Garajdan çıkarak dış kapıya yöneldim, her zaman ki giydiğim ayakkabımı giyerek çantamı elime aldım ve gözlerimi silerek eve son bir kez baktım. Kapıyı açarak evimden ayrıldım.

RUHUN KANATLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin