Hey! Yine ben :> Bölümleri elimden geldiğince düzenli bir şekilde atmaya çalışıyorum, bir aksilik çıkmasından çok korkuyorum..... Oy verip, yorum yapmayı unutmayın! Yorumlarınızı okurken çok eğleniyorum^^
Deniz
Hayata her zaman olumlu bakmaya çalışırdım. Gerek kendi yaşamım için gerek de Mila'nın yaşamı için. Ne kadar olumlu bakarsam, insanlara ne kadar iyi yaklaşırsam, bir olay üstünde çok durmadan, aklımı sıyıracak kadar düşünmezsem, hayat daha iyi olur sanırdım. Çevremdeki bulunan ya da bulunduğunu sandığım o kalabalık, kendileri dışında kimseyi düşünmeyen, yanlarında birisi can çekişiyor olsa bile kafalarını asla çevirmeyip, onları ölüme terk edecek kadar acımasız insanlardan ibaretti. Birlikte olduğumuz zamanlarda birbirleriyle sevmedikleri insanlar hatta sevdikleri insanlar hakkında bile bildikleri her şeyi önlerindeki masaya döker, aralarından işlerine yaracağını düşündüklerini alır sonrada hayatlarını hiçe sayıp o günün sonunda konuştukları şahıslar hakkında çok sayıda şeyi okul bloğuna yazarlardı. Ya iftira atarlardı onlar hakkında ya da gerçek olmayan bir konuyu gerçekmiş ve onlar yapmış gibi o saçma siteye yayarlardı. Acımadan, onların kalplerini hiç düşünmeden, her pisliği yaparlardı. Önümde.
Ben mi? Ben sadece otururdum, gülerdim, saçma sapan konuşurdum. Konuları hep aynı olduğu için sıkılırdım, surat yapardım. Beni böyle görünce de bir bara içmeye götürürlerdi beni. O günün sonunda sadece sarhoş bir Deniz kalırdı ortaya. Düşüncelerine esir kalan, odasının içinde kendini boğulmuş gibi hisseden bir Deniz.
Bende isterdim adım gibi berrak olmayı, her şeyin üzerimden akıp bir daha var olmamasını.
Tüm günlerim böyle geçerdi. Hayatımın ne kadar sıradan ve her zengin insanların ki gibi geçtiğini biliyordum ama değişmezdi ki bu. Herkes, küçükken nasıl yetiştirildiyse geri kalan hayatına da öyle devam ederdi. Ben, aile ortamımı seviyordum. Her akşam yemeği zamanı geldiğinde, babam masanın bir ucuna oturup aile üyelerinin gelmesi beklerdi. Herkes toplanıp kendi sandalyesine oturduktan sonra babam hazırlanan yemeklere bakardı, sonra bizlere gülümseyip kollarını koyduğu ve tabağın üstünde birleştiği ellerini açıp bizlere başlamamız için işaret ederdi. Tabaklar gelir ve giderdi. Yemek boyunca kimse konuşmaz, herkes yemeğiyle ilgilenirdi, tatlıdan sonra babam gelenek haline getirdiği şeyi, kahvesini alıp çalışma odasına çekilme olayını yapardı. Bizlerde dağılırdık yemek masasından.
Babam bana karşı çok ciddi olsa bile bebeklik fotoğraflarımda gördüğüm kadarıyla benimle çok eğlendiğini görmüştüm. İşte ben böyle büyümüştüm. Yer sofrasında yemek yemeyi, sıcakkanlı olup yemek boyunca gülmeyi bilmezdim, bilmiyordum.
Annem benimle çok ilgilenirdi, babam olmadığında hep annem vardı yanımda. Babam yoğun olduğu zamanlarda eve bile gelmez, kendi şirketinde yatıp kalkardı. Kızı ne halde, neler yiyip içiyor hiç sormazdı. Ama babamdı işte o benim. Babam ne kadar uzaksa, annem o kadar yakındı bana. Annem ise her an yanımda olurdu, her şeyimi bilir, her fikrim ve tercihlerimde beni desteklerdi. Bana o gülen gözleriyle bakmayı hiç eksik etmezdi. Hep yardım ederdi.
Küçükken birlikte vakit geçirmek için evcilik oynadığımız zamanlarda, hırsızlık rolünü bile yapamazdı. Hemen gülerdi, belli ederdi. Ya düşürürdü pelüş ayıcığımı ya da saklayamazdı. Beni hep güldürürdü. Ona tüm kalbimle güvenir ve inanırdım. O, kötü bir insan olamazdı, olmazdı da.
Dışarıdan bakınca soğuk gibi dursa da, içeriden çok sıcaktı aslında,
Ailem.
Ya da ben ona inanmıştım, kendimi buna inandırmış ve 3 maymun taklidi yapmıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/217237034-288-k606252.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUN KANATLARI
Dla nastolatków[REST] Bir kız. Hayal dünyasında kurguladığı gibi bir hayat var olduğunu sanan, herkese safmış gibi davransa bile her şeyin farkında olan bir kız. Gerçeklerle yüzleşmekten yorulmuş fakat pes etmemiş, hayatının temelden değişeceğinin farkında olmayan...