Linda şırıngayı boynuma yerleştirdi yalan yok bunu hiç beklemiyordum, isteksiz bir şekilde ona güveniyordum. Bu olayı daha önce de yaşadığım için hemen anladim ki bu sefer ki biraz farklıydı, her şeyi duyuyor, görüyor ama hareket edemiyordum. Linda bunu bildiğinden "Soğuk kanlı olmalısın, kendini kötü hissettiğinde derin derin nefes almalısın" gibi anlam veremediğim uyarıları saymaya devam ediyordu, artık olayları umursamıyordum, annemi cenazemde gördüğümden beri beni hiç bir şey şaşırtmaz dı. Karanlıktaki çocuk yeni gelenlerin derse girmesinin bir kural olduğunu söylemişti, o an lindanın da kuralları çiğnediğini düşündüm, ama kapıda konuştuğu adam şu an tam olarak yaptığı şeyi yapması için ısrar ediyordu, bu işte yalnız değil di. Lindanın kucağında okuldan uzaklaşırken, pencerdeki bir kaç silüeti gördüm, sesleri bana ulaşmıyordu ama benim hakkımda konuştuklarına emindim. Okul hala gözüküyordu ki linda birden durdu, öylece duvara bakıyordu ormanı okuldan ayıran devasa duvara, bir kaç saniye sonra ağır hareketlerle ortadan ikiye sürgülü bir kapı gibi açılan duvara hayretle bakıyordum, şaşķınlığımı belli edecek bir mimik hareketi bile yapamadan. Linda içeri girdikten hemen sonra beni yere oturttu, uzun bir koridor gözüküyordü, koridorun köşeleri boydan boya cam ile kaplıydı göz ucuyla dışarıya baktığım zaman bir kaç aģaç ve bir göl den başka bir şey görmedim. Hemen ileride asansör var dı lindanın beni o asansöre taşımasını bekliyordum, bana süt dökmüş kedi gibi bir bakış attı gözlerindeki suçluluk duygusunu görebiliyordum, yanıma gelerek diz çöktü "Bütün bu olanların sana karmaşık geldiğini biliyorum" lanet ilacın etkisini hala doruklarda yaşıyordum kaşımı bile kıpırdatamamıştım. "Umarım olanlardan beni sorumlu tutmuyorsundur Mary" aslında bundan ben de emin değildim, bir an için konuşmadığım için şanslı olduğumu düşündüm. "Sana sòylediklerimi unutma buradaki hiç kimse sana zarar vermek istemiyor bunu unutma" iki eliyle ellerimi avucuna aldı, bu soğukluğu tanıyordum o da benim gibi âdeta donuyordu. Gözlerimi kırpıştırdım ve beni aniden pençesine alan uykuya direnmeye çalıştım, ama zayıf bedenim daha fazla dayanamadı birden gelen bu istek vücudumu ele geçiriyordu, gözlerim kapandı, boynum artık Linda nın omuzlarındaydı..
Zincirlerle bağlı olmam dışında her şey yolundaydı, beni yatağa bağlamışlardı. İşler değişmeye başlıyordu, içimdeki rahatlık, huzur birden yokolu verdi. Sürgülü beyaz kapı mekanik bir ses çıkararak açıldı, içeriye bir beyaz önlüklü ordusu girmişti. Linda aralarında yoktu bu beni daha da tedirgin bir ruh haline sokmuştu, hepsi göz ucuyla beni süzüyordu, içlerinden en yaşlısı olduğunu tahmin ettiğim adamın güzel kesilmiş beyaz bir sakalı var dı, diğerlerinin aksine bana göz ucuyla bile bakmamıştı. İçerideki herkes masadan birer dosya alıp odayı terk etti, yaşlı olan hariç, sanki ben orada yokmuşum gibi davranıyordu.
- Beni neden bağladınız, kaçmaya niyetim yok, zaten nereye kaçabilirim
Boğuk ve aģır bir sesi var dı öyle yavaş konuşuyordu ki bu beni sinir etmişti
- Evet buradan kaçamazsın, zaten kaçmak da istemezsin. Seni bulduğumuz için tanrıya teşekkür etmelisin.
Teşekkür mü? cidden mi? Sanırım doğru bir şey yaptığını sanıyordu ama bu yaptıkları resmen alıkoymaya giriyor.
Odadan çıkıyorken " Dinlenmelisin yarın zor bir gün olucak" dedi şaşırmıştım ama bunu belli etmemeliydim, kendimi güçlü göstermek için elimden geleni yapıyordum, bir faydasını olmayacaģını bilsem de. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum, ne kadar süre uyudum da bilmiyordum ama vücudumun acı çektiğini biliyordum, soğukluk organlarıma kadar işliyordu. Nefes alıyorken akciğerlerimin üşüdüğünün farkındaydım, gözlerimi kapatıp biraz uyumayı denedim, zor da olsa uyuya kalmıştım, kendini kahraman sanan ihtiyarın dediği gibi, iyi dinlenmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİMHANE
Fantasi17 yaşındaki Mary bir gün rahatsızlanması üzerine hastaneye götürülür, yaşadığı garip olaylardan sonra hiç tanımadığı insanların onu kaçırdığını anlar. Bir şekilde uyandığında önce ailesini kendi cenazesinde görür sonra da onu alı koyanların mekanı...