1.2

334 39 7
                                    

Multi: Selin
__

Dün Barışın söyledikleriyle bayılmıştım. Ne yapayım kendimi tutamadım işte. Annem hemen Elâyı aramış eve çağırmıştı. Çünkü beni yalnızca o ayılta biliyordu.

Şimdiyse okuldayım ve kızlarla kantinde oturuyoruz.

"Selin şimdi daha iyi misin ?" Işılın bilmem kaçıncı kez sorduğu soruya bıkkınlıkla bilmem kaçıncı kez evet demiştim.

Beni seviyordu. Benim için endişeleniyordu.

"Naber kardeş bozuntusu ?" Savaşın yanımıza gelmesiyle asabım bozulmuştu. Geldi yine benden 3 yaş büyük olan baş belası.

"Seni gördüm daha kötü oldum Savaş." Savaş oralı bile olmadan bir sandalye çekti ve yanımızda oturdu.

"E kardeş bozuntumdan hayır çıkmadı. Sizden naber, kardeş bozuntumun kankileri ?" Savaş bu sefer Elâyla Işıla baktığında göz devirdim.

Kızlar da bir cevap vermeyince ben konuştum. "Sen iki de bir bizim okula gelip durmasana Savaş."

"Nedenmiş ? Yoksa Manitin mi var ? Benden mi gizliyorsun ?" Sertçe Savaşın kafasına vurmuştum.

"Lan ne Maniti ? Salak." Kızlar da gülmeye başlamıştı.

"Neyse seni görüp günümü kötüleştirdiğim için gidip hava alacağım ben. Hadi öpmedim bay bay."

Savaş yanımızdan kalkıp uzaklaşırken arkasından bağırdım. "Öpme lan it herif sana mı kaldım ?"

Savaş gittikten sonra Yanımıza gelen kişilerle büyük çaplı bir şok yaşamıştım. Elâyla Işılın da benden bir farkı olmadığını gördüm.

Tüm karizmalarıyla İlyas, Murat ve Barış karşımızda duruyordu. Ahh keşke şu İlyasın yerine Yalçıntaş olan İlyas olsaydı.

Lan ne diyorum ben. Yine gitti kafa.

Neyse ciddi olalım.

Elânın hayranlıkla İlyasa baktığını gördüğümde erkekler anlamadan ona çimdik atmıştım. Çok akıllı kızdı ama konu İlyas olunca aklı gidiyordu.

"Selam."

"Selam."

"Selam."

Üçü de aynı anda Selam verdiğinde, ben Barışın müteşmel sesine odaklanmıştım. Üçümüz de başımızı salladıktan sonra Işıl, bizden ses çıkmayacağını anladı ve konuşmaya başladı.

"Niçin gelmiştiniz ?"

Ben de tek kaşımı kaldırarak bakmıştım.

Barış güldü.

Güldü, öldüm.

"Arkadaş olmak istiyoruz sadece." Barış masumca gülümsemişti.

Üçümüz de aynı anda işaret parmakarımızı kendimize doğrulttuk.

"Bizle mi ?" Elâ sonunda merakına yenik düşmüş ve konuşmuştu.

"Evet sizle." Bu sefer İlyas cevap vermişti.

"Bir sakıncası mı var yoksa ?" Bu sefer de Murat. Murat aynı Işıl gibiydi. Çok akıllı ve pek konuşmazdı. Ayrıca Işıl da Murattan hoşlanıyordu.

"Hayır yok." Aniden gelen cesaretle konuşmuştum.

"Tamam o zaman burada oturmamızda bir sakınca yoktur." Barış gülme be oğlum.

Üçü de bir sandalye aldı ve yanımıza geldi. Barış benim, Murat Işılın, İlyas ta Elânın yanında oturmuştu.

Bakalım başımıza daha neler gelecek.
__

*Düzenlenmiştir

ANONİM  || K.İ.S.F Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin