3.bölüm

7.8K 298 21
                                    

Merhaba. Yeni bölümle karşınızdayım.
Diğer bölümü 100 den fazla okunma var ama sadece 9 VOTE var. Lütfen emeğine karşılık vote atın.

Keyifli okumalar...

Sınır 10 vote

Günümü...
Zöhrenin anlatımından...

Göz yaşlarımı silerek banyoya doğru ilerledim. Yüzümü yıkadıktan sonra kendime gelmeyi bekledim. Odaya geçerek yerime oturdum. Ağladığımda yanaklarım normalden daha çok kızarırdı. Doktor derimin çok hassas olduğunu söylemişti. Kapının çalınmasıyla yerimden kalktım. Odadan çıkıp mutfağa girdim. Tepsiyi yıkayıp bir kenara koydum. Halamın beni çağırması ile misafir odasına başımı kaldırmadan girip sessizce "Hoşgeldiniz" dedim.

"Kızım kahfeleri hazırla" dedi eniştem sahte bir gülümsemeyle. Tiksiniyordum ondan.

"Kahfelerinizi nasıl içersiniz?" Diye sordum başımı kaldırarak.

Her biri sırayla söyledi. En son  "Sade!" diye sertçe söyleyen adama baktım. Bu neyin sertliğini anlamıyorum. Sanki zorla evlendirilen o. Eşşek kadar adam olmuş karşı çıksaydı.

'Ama Allah var yakışıklı'

Sen sus iç ses. Bir de başıma sen çıkma.

'Allah var dedim gerizekalı. Aksini iddia ede bilir misin?'

Evet çirkinin teki

'Yalan söyleme. Ben senin iç sesinim. Düşüncelerini okuya biliyorum heheheh'

Tamam. Yakışıklı ola bilir, ama sert görüntüsüyle öküzden bir farkı yok. Gözleri çok güzeldi. Uzun kirpikleri severdim. Ama unutma zorla evlendiriliyoruz iç sesim.

'Biliyorum. Malesehf'

"Kızım neden orda dikiliyorsun? Bir şey mi oldu?" Dedi teyzem endişeyle.

"Yo yok bir şey" dedim ve başımı sallayarak çıktım.

Mutfağa girip dolaptan cezve ve Türk kahfesini çıkardım. Ben kahfeyi yaparken içeriye Melda girdi bana gülümseyerek. Sahte mi? gerçek mi? anlayamamıştım.

"Senden her şey için özür dilerim. Lütfen bu 1 hafta güzel geçinelim. Sonuçta kuzenim gidiyor." Dedi üzgünce ama eminim bunun altında bir şey var. Dur bakalım çıkar kokusu.

"Tamam" dedim onunki gibi sahte gülümseyişle.

"O zaman işin eğlencesine geçelim mi? Baran Ağa'nın kahfesine tuz dökelim"

" Hayır! Ya içmezse?"

"İçer-içer merak etme sen." Dedi sinsice gülümseyerek. Neden böyle gülümsedigini anlamamıştım.

Ben suları dökerken o kahfeye tuzu döktü. Eline kara biberi aldığında

"Ne yapıyorsun?! Olmaz tuz yeterli!" Diyerek elinden almaya çalışmıştım ama çoktan dökmüştü bile.

"Bir şey olmaz. Götür sen" dedi.

Kahfeleri tepsiye topladım ve mutfaktan çıkıp misafir odasına girdim. Sırasıyla kahfeleri dağıttım. En sonda Baran ağaya uzatıp bir kenara geçtim. Baran ağa bir dikişle kahfeyi içip bitirdi. Yüzü bile buruşmamıştı. Meldaya baktığımda sinirle bana bakıyordu. Bana oyun oynamıştı demek. Baran Ağa'nın içmeyip kızacağını, bağıracağını sanmıştı. Ama tam tersi olmuştu. Bu beni gülümsetmişti. Ama Baran ağadan hâlâ korkuyordum. Şimdiye kadar Baran ağa hakkında çok şey duymuştum. Dış görünüşünden çok ciddi, sert bir adama benziyordu. Benim duyduklarım ise daha da kötüydü. Acımasız biri olduğunu, gözünü kırpmadan karşısındakinin canına kıyan, dediğim dedik, bir sözünü bile ikilettirmeyen, bağırdımı yer- yerinden oynadan biri olduğunu duymuştum. Baran ağanı ilk kez burada gördüm ve gelecekte bana nasıl davranacağından emin değildim. İnşallah duyduklarım sadece dedikodudan ibaret olurdu. Bir yandan Kuma gideceğim kişiye üzülüyordum.

"Kahfelerinizi içtiğimize göre, sebebi ziyaretimize geçelim. Allah'ın emri, Peygamber efendimizin kavliyle, Kızınız Zöhreyi, Oğlumuz Barana istiyoruz"

"Bizde verdik gitti" dedi eniştem para kokusunu alınca. Biraz sonra yüzükler takılmış eller öpülmüştü. Büyükler kendi aralarında sohbete dalmışlardı.

"Tuvaletiniz nerede?" Diye sordu Baran ağa.

"Kızım, Zöhre. Yerini gösterir misin?" Diye sordu teyzem. Başımı salladım ve yolu gösterdim.

"Buyurun Baran ağa" dedim ve kalkıp kolidora gecerek elimle tuvalet kapısını gösterdim. Yanından geçip gidecekken kolumdan tuttu ve elimi kaldırarak içine para koydu.

"Gerek yo-"

"İtiraz etme! İstediğin gibi harca. Zaten karım olduğunda benim verdiğim parayı harcayacaksın değil mi?! Yarın alışveriş için senle teyzeni almaya geleceğiz." Dedi ve misafir odasına girdi. Ben de parayı dolaba koyup arkasından misafir odasına girdim.

"Biz artık gidelim!" Dedi Muzaffer ağa. Herkes onun emriyle kalktı. Hayırlı olsun dilekleriyle beraber gitmişlerdi.

Biraz sonra odayı topladık ve odalarımıza dağıldık. Yarın çok yorucu olucaktı.

Sınır 10 VOTE

Kųmą {Aşk Kirletilemez}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin