16. bölüm

5.1K 209 29
                                    

Merhaba. Nasılsınız canlarım? Yeni bir bölümle karşınızdayım. Aslında cuma günü gulecekti ama vaktim olduğu için yazayım dedim.

Sınır 40 VOTE

Yiğitin anlatımından...

Kendimi hiç olmadığım kadar güçsüz hissediyordum. Sanki biri tüm enerjimi emmiş gibi. Ağlamaktan gözlerim ağrıyordu. Kim demiş erkekler ağlayamaz diye? Erkekler de ağlar, erkekler de kırılır, erkekler de küser, erkekler de aşk acısı çeker, erkekler de güçsüz düşer. Şimdiye kadar umudum olan kızı elimden almışlardı. Hani küçük bir çocuk düşünün. Annesi kırmızı bir balon almış ona, sonra o balonu rüzgar çocuğun elinden almış uçuruyor. Küçük çocuk ise ağlamaya başlıyor. Ben de böyleydim şuan. Canım hiç olmadığı kadar çok yanıyor. Sevdiğim kadını her gün abimin yanında göreceğim. Abimin ona satılmasını, öpmesini, koklamasını göreceğim. Benim hayalini kurduklarımı abim yapacak.

"Allah kahretsin! Niye duygularımı söylemedim ki?!" Diyerek ayağa kalktım ve masanın üzerindeki anahtarı alarak kendime gelmeyi bekledikten sonra odadan çıktım. Merdivenlerden indiğimde merdivenlerin sonunda Zühreyi gördüm. Bana bakarak gülümsedi. Çok isterdim şimdi onu yine izlemeyi ama kalırsam ağlayacağımı, ona bakarsam dayanamayacağımı biliyorum. Bu yüzden yanından hemen geçerek konaktan çıktım. Okulda da böyleydi. Beni sesinden mahrum ederdi ama gülümseyişinden etmezdi. Bazen onu uzaktan izlerdim. Teneffüslerin bu kadar az olmasından nefret ederdim. Çünkü zil sesi hep onu izlememi yarıda bırakıyordu. Ben ona doyamıyorum ki.

Abimlerin sedirde oturduklarını gördüğümde o tarafa doğru gittim.

"Tamam. Sakın kimse duymasın!" Dediğinde

"Neyi?" Diye sordum kaşlarımı çatarak. Hepsi bana önce şaşkınlıkla baktılar.

"Neyi? Diye sordum" tekrar aynı şeyi sorarak.

"Ha yeni bir projeye başlıycaz ya, rakip şirketlerin bunu öğrenmemeleri lazım. Bu yüzden" dedi hızla Mert abim.

"Tamam. Ben gidiyorum" diyerek arkamı döndüm

"Nereye?" Diye sordu Baran abim. İster istemez yumruklarımı sıkmıştım. Biliyorum onun suçu yok ama Zühreye dokunduğunu.... Neyse

"Bir arkadaşımın yardımıma ihtiyacı varmış. Oraya gidiyorum" diye cevapladım. Adım atmışken yine durduruldum.

"Arkadaşın ailenden önemli değil." Dedi Hakan abim.

"1 saatlik iş zaten. Sonra döneceğim" dedim hızla yürümeye başlayarak.

"Yiğit!" Mert abimin sesini duysam bile yine de geri dönmemiştim. Arabanın kapısını açarak bindim ve çalıştırıp sürmeğe başladım. Nereye süreceğimi bilmiyordum. Ondan uzaklaşmak istemiştim ama nereye baksam o var sanki. O, olmadan da yine de o var her yerde. Gözlerimi kapatınca bile o var.

"Ruhuma işledin be Ronahîya min."

Bir süre sonra deniz kenarına varmıştım. Burası Sadri ustanın mekanıydı. Her ders çıkışı buraya geliyordum. Baran abim tanıştırmıştı bizi. Daha 14 yaşımdayken. Zühreyi sadece 2 kişiye anlatmıştım. Elfida ablam ve Sadri usta. İçkiyi pek fazla içmezdim. Çünkü sarhoşken Zühreyi birine yanlışlıkla anlatırım korkusu vardı. Önceler sigara içiyordum. Ama bir gün okuldaki çocuklar sigara içerken Zührenin rahatsız olup öksürdüğünü görmüştüm. O günden beri sigara içmiyordum. Sırf o kavga dövüşü sevmediği için kavgalardan da uzak durdum hep. Okulda çalışırken bazen uyuyakalıyordu. Onun uyuyakaldığını gördüğümde hemen sakince onun işlerini yapardım. Onun daha fazla yorulmasını istemiyordum. Şüphelenmemesi için işlerin birazını bırakıp saçlarından öptüktek sonra okuldan çıkıp onun da çıkmasını beklerdim. Evine kadar izler sonra buraya gelirdim. Kapıdan içeriye girdiğim an Sadri usta karşılamıştı.

Kųmą {Aşk Kirletilemez}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin