Bölüm 1

278 26 1
                                    


-Şırınga-

Yazar : Luskitty

1.BÖLÜM

FLASHBACK

1 OCAK 2015

Yorgun geçen bir günün ardından ihtiyacım olan şeyler sırasıyla belliydi.Duş,kahve ve uyku.Bugün de geçen tüm günler gibi sıradandı işte.Emirler yağdıran bir patron ve onun şımarık kızı.Bir gün daha ne kadar sıkıcı geçebilirdi ki?

Sarı otobüs soğuk havaya inat sıcak dumanlar bırakıp giderken,ben çoktan evime giden sokağı yarılamıştım.
Soğuktu.
O kadar soğuktu ki parmaklarım anahtarı deliğe sokacak kadar bile güçlü değildi.Ne kadar denesem de bir türlü anahtarı deliğe sokamamış,aksine yere düşürerek elimi kar yığınına sokmak zorunda kalmıştım.

Elim soğuk kütlenin altında dolaşıp,anahtarı ararken bir şeye çarpmıştı.Bir kutu.Şaşırmamıştım.Bu ikinci seferdi.
Yine o şımarık kız olmalıydı.

Buharlı banyoyu arkamda bırakıp,en az banyo kadar sıcak olan odama merhaba deyip hemen üzerime bir şeyler geçirdim.İlk aşama tamamlanmıştı.Sırada kahve vardı.
Kahve ve bir fincan suyu makineye koyup olmasını beklerken aklıma kapıda bulduğum kutu gelmişti.Kahvem olurken ona bakabilirdim.

Mutfaktan tüm salona yayılan kahve kokusunu içime çekip rahatlarken,terliklerimi yere sürtmeyi ihmal etmiyordum.Bu benim en sevdiğim şeylerden biriydi.İlerledim.Masanın üzerinde ki kutu şimdi elimdeyken içinde ne olabileceğini tahmin edebilmek için bir kaç kez hava da salladım.İçinde bir şey vardı ve sallamamla yanlara çarparak sert bir ses çıkarıyordu.Merak ettim.Dün pasta gönderen bir kız bugün ne gönderebilirdi ki?

Pembe kutunun pembe kurdelasını çözerken kahvemin hazır olduğunu söyleyen ses doldurmuştu salonu.Kahvem öncelikliydi.

Elimde ki fincanla salonda dolaşmak benim için yeniydi.Çünkü herkes gibi benim de kurallarım vardı.Yiyecek ve içecek şeylerin yeri mutfaktı.Orada yenmeliydi,orada içilmeliydi.Böyle de kuralcıydım.Ama bu sefer merakıma yenik düşmüş kahvemle birlikte salonda,masa da oturuyordum.Son bir kez daha kahvemi yudumlamışken nihayet kutuyu açabilmiştim.Açmamış olmamayı dilerdim.

Ağzımda ki kahve tazyikli bir şekilde dışarı fırlarken,yere düşmüş kutunun içinde ki ölü saydığım kanlı fare bana merhaba diyordu.Neydi bu kızın amacı?Onu bugün reddettiğim için bir nevi intikam falan mı?Hiç komik değil.Fare leş gibi kokarken hiç mi hiç komik değil.Kan bulaşmış 'Merhaba'yazan kağıttan bahsetmiyorum bile.Lanet sürtük.

Fare ve onun gibi leş gibi kokan kutu çöp konteynırını boylarken alt üst olmuş midemi temiz havayla yeniliyordum.Bu yüzden yaklaşık 15 dakika kadar oyalandıktan sonra eve girip pijamalarımı giymiştim.Bu benim için rutindi.Erken yatardım böylece uyku problemi çekmezdim.O yüzden yattım.Ama yatmamla birlikte odamı mavi ışığıyla aydınlatan gece lambam sönmüş,elektrik gitmişti.Neden herşey üst üste gelmişti ki?Bir günde iki kötü şey.Karanlıkta uyuyamazdım.

Yani şimdi de uyuyamayacaktım.

....

2 OCAK 2015

Güneş dolu bir sabaha uyanmak en nefret ettiğim şey bile olsa şu an en çok istediğim şeylerden biriydi.Bu soğuk hava yerine inanın onu daha çok tercih ederdim.Ama her zaman ki gibi tanrı istediklerimi yerine getirecek kadar değerli bulmuyordu beni.Ne güzel ama.

Gece boyunca uyuyamamış olmam da ayrı bir ironi tabi.Göz altlarım adeta 'ben gece boyu uyumadım' diye bağırıyordu.Ve bu beni olduğumdan daha çirkin gösteriyordu.
Çirkin ve kısa Kyungsoo.

Herkes beni böyle tanırdı.İstemediğim popülarite ve istemediğim şekilde tanınmak da Tanrının beni sevmediğinin bir diğer göstergesi değil miydi?

Tamamen uykudan arınmış bir şekilde yataktan doğrulduğum da elim komidinin üzerinde ki lambama gitmişti.Elektrik hala yoktu.Ve bu kombi dahil bütün ısıtıcı şeylerin çalışmadığı anlamına geliyordu.Yani,kısacası...donacaktım.

Titreye titreye üzerimi giyindikten sonra nihayet kendimi dışarı atabilmiştim.Ama titremem hala geçmemiş,aksine daha şiddetli bir hal almıştı.Çünkü dışarısı evden bile daha soğuktu.Lanet olsun!

...

Nihayet berbat bir gün daha bitmiş kendimi evimin sokağına zorlukla atmıştım.Sokağı aydınlatan ışık gözlerimi kamaştırırken evlerden yayılan ışık beni mutlu etmişti.Bu iyi bir şeydi.En azından elektrikli battaniyemle huzur bulabilirdim değil mi?

Kilidi yine aynı zorluklarla açarak eve girdiğim de elim hemen kapı yanında ki ışık düğmesine gitmişti.Önümü görmeye ihtiyacım vardı.Tabi bu ihtiyacım da karşılıksız kalmıştı.Elektrik yoktu.Lanet sokakta ve sokakta ki bütün evler de elektrik varken neden benim evimde yoktu?Sesli bir küfür havaya savurduğum da donmuş ellerimi ısıtmak için üflüyordum.Hayır.Kesinlikle faturayı ödemiştim.Başka bir sorun vardı.Evet kesinlikle başka bir sorun vardı.

Evin hemen yan tarafında ki sigorta bölmesine ilerlerken düşündüğüm şeyin olmaması için dua ediyordum.Ah!Benim duam ne zaman kabul oldu ki zaten değil mi?Piç veletler şarteli indirmiş olmalı.Lanet olsun!Ben boşuna mı bütün geceyi donarak geçirdim?

Tekrar aynı hızla eve ulaştığım da aynı işlemi uygulayıp ışığı yaktım.Birazdan ısınacak olmamın düşüncesi bile ısıtıyordu beni.

Odama giriş yapıp güzel bir duşun ardından yeni kıyafetlerle buluşturmuştum bedenimi.Temizliği seviyordum.Isınmayı seviyordum.Sıcak olan herşeyi seviyordum.Mesela...Kahve.

Terliklerimi yere sürterek sıcaklığın ve duşun verdiği mayışmışlık hissiyle mutfağa doğru ilerliyordum.Ama ilerledikçe burnuma dolan iğrenç koku olan uykumu açıyor,midemi bulandırıyordu.Dışarı da yemek mi unutmuştum?Ama hava soğuktu.Yemek bozulmazdı ki.

Her adımda kendimi hazin sona hazırlarken ışığı yakmamla böyle bir şeyle karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim.Burnumu kokusunu korumak için sıkan elim şaşkınlıkla düşerken ayakta durabilmek için kendimi duvara yaslamıştım.Bu da neydi böyle?Bu neydi Tanrı aşkına!

İkinci bir ölü fare!
Bu sefer mutfak tezgahım da kanlar içinde.Cidden kim şaka yapıyor?Çıksın!
Çıksın ve bu oyun sona ersin.Çünkü artık iyice mide bulandırıcı hale gelmeye başladı.

Kendimi fareye bakmamak için zorlarken bir şey dikkatimi çekmişti.Bir fotoğraf.Elimi tekrar burnuma siper ederek yavaşça ilerlediğim de buna çıkardığım iğrenç sesler de eşlik ediyordu.İğrençti.O kadar iğrençti ki bir daha asla bu tezgahta yemek yapamayacaktım.

Yere damlamış olan kanın üzerine bastığım da bir küfür daha bırakırken nihayet tezgaha yaklaşmış ve fotoğrafta ki kişinin kim olduğunu görmüştüm.Lanet olsun.Sadece lanet olsun diyorum.Kanla çarpı yapılmış fotoğrafımla karşı karşıya geldiğimde elim ayağım donmuş,bir fotoğrafa bir de başı kopuk fareye bakıyordum.Ne yapmalıydım?Ne düşünmeliydim?

Düşünemeyecek kadar şaşkındım.

BÖLÜM SONU

-Şırınga- [BİTTİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin