0.5 - Sarmaşık

2.5K 110 60
                                    

İyi Okumalar.

1994 - Ağustos

Ender gerginlikle yutkunur, bacakları yatağına çarpana kadar gerilerken karşısındaki adam da onu taklit edercesine yaklaşıyordu kendisine. Gözleri komodinin üzerindeki zilli çalar saate değdi bir an. Kıza olası bir savunmada yardımcı olabilecek bir objeydi. Odada işe yarar başka eşyalar ararken koluna sarılan parmakları hissetti. Ardına kadar açılmış gözlerle üzerine eğilmiş adama dönerken ise, yoğun alkol kokusuyla istemsizce yüzünü buruşturmuştu. Kolundaki sert sayılabilecek tutuşun canını yeterince yaktığını fark eden Ender,hissettiği acıyla değil de basit bir kokuyla yüzünü buruşturduğu için olayın tezatlığına gülmek istedi birden. Bu acılara bağışıklık kazanmış olmak yeterince can sıkıcıydı.

"Kim olduğunu biliyor musun o çocuğun?" Dedi adam, kızın kolundaki tutuşunu sertleştirirken. "Ne yaptın da dolaşıyor ha çevrende? Ne!"

Ender yüzüne istemsizce yerleşen tiksinti ifadesiyle adamın derdini anlamaya çalışırken hiçbir tepki vermedi. Sabrının sonuna geldiğini de inkar edemezdi. Adam biraz daha böyle devam ederse kendisi için hiç de iyi şeyler olmayacağı aşikardı.

"Ne zamandır görüşüyorsunuz siz?" Derken adam, ifadesiz bir ses tercih etmesine rağmen sarhoşluğundan olsa gerek kelimeler ağzından yuvarlanarak çıkmıştı. Cevap vermedi yine Ender. Midesine giren kramplarla, adamın yüzüne tükürme isteğiyle dolup taşıyordu. Cevap vermemekle kalmayıp adamın suratına tiksintiyle bakıyor olması üvey babasını daha da sinirlendirmiş olacak ki, adam tutuşunu mümkünmüş gibi biraz daha sertleştirip daha da üzerine eğildi kızın. "Sana bir soru sordum. Ve sorduğum sorulara verilmeyen cevapların sonucunda ne olduğunu çok iyi biliyorsun."

Tehditkar sözler, Ender'in içinde gittikçe büyüyen nefretin en büyük besi kaynağıydı belki de. Gözlerinin önünden hırsını kendinden alamayıp kardeşine yönelen adamın görüntüsü geçerken birden gözleri alev alev yanmaya başladı. Belki bir zamanlar kardeşini kurtaramamıştı. O acı içinde yerde kıvranırken onun acısını dindirmeye gücü yetmemişti ama şimdi hem kendini hem de kardeşini kurtarabilirdi. Bu düşünceler içinde bir çıra yakar, intikam alevi gittikçe büyürken derin bir nefes alıp verdi. Adrenalinin verdiği etkiyle ise boştaki eliyle beraber adamın sıkı sıkıya kavradığı kolunu kurtarıp adamı üzerinden itti. Ayakta zor durduğu her halinden belli olan adam sarsılır ve güçlükle duvara tutunarak ayakta kalırken kıza atılmayı denedi. Fakat Ender, buna da hazırlıklıydı bu sefer. Birkaç dakika önce gözüne kestirdiği saati kavrarken öfkeyle adama fırlattı. Adam elleriyle başını korumayı denese de, saatin ayakları kaşını teğet geçmişti. Birkaç saniye içinde yaralanan teninden oluk oluk kan boşalmaya başlarken ufak bir küfür savurdu adam.

"Arkana aldığın o çocuktan mı geliyor bu cesaret?"

Adamın alaylı sesiyle dişlerini birbirine sürten Ender, birkaç adımda önünde durdu. Elini tehdit edercesine sallarken sesi de çabalamadan kararlı çıkmıştı.

"Biraz daha konuşursan, yemin ediyorum seni burada kendi ellerimle öldürürüm."

Adam birden gülmeye başlarken Ender, birazdan sızacağını ve sabahına da hiçbir şey hatırlamayacağına emin olmuştu. Adama doğru son bir bakış atarken dolabından birkaç parça kıyafet alarak kardeşinin odasına yollandı. Anlaşılan bu gece uyku yoktu kıza. Her güzel şey kötü bir sona mahkumdu. Bu gecenin de böyle bir olaya kurban gitmesinin yegane sebebi bundandı.

Birkaç gün sonra...

"Buluşmak için bu kadar ısrar ettiğine göre, beklentimi de büyük tutabilirim herhalde?" Dedi kız, çocuğa döner ve sırıtırken.

RedamancyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin