1.7 - Yıllar Geçse De

1.7K 70 110
                                    

İyi Okumalar.

Ekim - 1994

"Ben bu zamana kadar hep gerçekçi oldum. Hiçbir şeyin aklımı karıştırmasına izin vermedim." Derken Ender, büyük bir dikkatle kendini izleyen çocuktan bakışlarını çekti. Elindeki ekmekten bir parça koparıp ağzına attıktan sonra ise, gözlerini ince ince esen ve vücuduna tatlı bir titreme armağan eden havanın sahibi boğaza çevirmişti. "Kaya'nın hayatımda olmasını istiyorum. Onun hayatında olmak istiyorum... Ama ben neyden kaçtıysam, Kaya ile yüzleştim hepsiyle. Onunla hayal kurdum mesela ilk defa."

Orhan, yutkundu. Ender'i ilk defa bu kadar açık ve kalkanlarını indirmiş bir şekilde görüyordu. Yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluşurken içeceğinden yudumladı. Ender'in peşinden gittiğinde kızı ikna etmenin ve buraya getirmenin kolay olmayacağını biliyordu. Fakat bunca zaman Kaya ile baş edebilen Orhan da, en az kız kadar inatçıydı. Sonuç olarak karşısında oturuyordu Ender, kendisine gerçekten güvenerek derdini açar bir şekilde.

"Kaya'nın da senden farkı yok, Ender." Deyip kollarını göğsünde kavuşturan Orhan, dudaklarını birbirine bastırdı ve suratındaki o bilmiş gülüşle kızı izlemeye devam etti. Ender anlamayarak kaşlarını çatar ve ekmeğini önündeki küçük masaya bırakırken yutkundu.

"O ne demek?"

"Kaya'nın hayatının sanıldığı kadar mükemmel olmadığı gayet açık değil mi?" Derken Orhan, şimdi ciddi bir ifade takınmıştı. "Ailesini gördün. Onun atacağı her adım önceden belirli. Senin yanındayken kendisi oluyor. Sana da gerçekten değer veriyor, Ender. Her şeyi karşısına alabilecek kadar."

Ender bir kez daha yutkunurken başını salladı. Olaylara bu zamana kadar hep kendi tarafından bakmıştı. Suçlulukla yanaklarının içini kemirdi, kaşlarını havaya kaldırmış ve herhangi bir tepki vermesini bekleyen Orhan'a çevirdi bakışlarını. Belki de bu kadar fevri kararlar vererek hareket etmemeliydi.

"Ben onu düşündüğüm için-"

"Onu düşünüyorsan Kaya'yı kendinle sınamazsın, Ender. Tamam, anlıyorum. Sen yeterince dertle savaşırken bir de başka sorunlarla yüzleşmek istemiyorsun... Belki de Kaya'yı da peşinden sürüklemek istemiyorsun ama hayatın bir noktada seni ödüllendirmek isteyebileceğini de kabullenmiyorsun." Derken Orhan, öne doğru eğilip alçak masaya dirseklerini yasladı. Gözleri şimdi masalar gibi alçak olan taburelerde oturan tek tük insanlarda ve aceleyle aldığı siparişleri yetiştirmek için etrafta koşturan seyyar satıcıda geziniyordu. Aslında Ender'in kendi iç muhasebesini yapmasına izin vermek istiyordu biraz da.

"Gerçekten iyi bir arkadaşsın, Orhan. Kaya çok şanslı." Dedi Ender, samimi bir gülümseme suratına yayılır ve kaşlarını havaya kaldırıp şalına iyice sarılırken. "Senin hikayen ne, neden bu kadar ısrarla destek veriyorsun bize?"

"Karşınızda mı olmamı isterdin?" Derken Orhan, ufak bir kahkaha attı. Ender'i etkilemeyi başarmıştı anlaşılan. Bu sefer keyifle oturduğu yerde daha rahat bir pozisyon alırken gözlerini devirip başını yana eğen kızla, sırıtmaya başladı.

"Gerçekten soruyorum. İstersen bir de sokak jargonu kullanayım... Senin olayın ne?"

Orhan bir kez daha gülüp başını salladı, dudaklarını büktü. "Kaya'yla beraber büyüdük. Bu senin için yeterli değil mi?"

Ender omuzlarını silkip derin bir nefes verdi. Belli ki çocuk bu konu üzerine konuşmak istemiyordu, üstelemesinin de bir anlamı yoktu dolayısıyla. Orhan kızın sonunda durulan haliyle gülümserken gördüğü tanıdık yüzle ayaklandı. Kız sorgularcasına kendine döndüğünde ise, boğazını temizlemişti. "Ben geliyorum hemen."

RedamancyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin