1.1 - Kimse Bilmez

2.1K 73 87
                                    

İyi Okumalar.

Eylül - 1994

"Ender okulun var senin." Derken Kaya, ayaklandı. İçinden çıkılmaz bir durumun ortasındaydılar. Bunun gayet net de farkındaydılar. Yutkunurken bakışlarını kız harici her noktaya çeviriyordu. "Kaldı ki daha reşit bile değilsin. Seni aradıklarını da biliyoruz, ayrıca. Bulsalar hiç itiraz kabul etmeden o eve geri dönmeni sağlarlar. Şimdilik burada saklanmaktan başka bir şey gelebilir mi elinden?"

Ender bakışlarını çocuğa çevirirken söylediklerinin haklılık payıyla ardına yaslandı. "Ne yapayım Kaya? Caner'i o adamın eline bıraktım, farkındasın değil mi? Benimki bencillikten başka bir şey değil. O bunları hak etmiyor."

Kaya pencere kenarına yerleştirilmiş lambaderden gözlerini çeker ve anında kıza dönerken tekrar eski yerine yerleşmişti, panikle. Oturduğu orta sehpada kıza doğru kayarken bacaklarının birbirine çarpmasıyla da bakışları kesişmişti. Bu andan sonra o bakışların birbirinden ayrılmayacağını ikisi de biliyordu. Ender boğazını temizledi, daha dik bir pozisyona geçti.

"Ne var aklında senin? Bana açık açık söylesene." Dedi Kaya, kızın söyleyeceklerini tahmin edebilir ve bu tahmin kalbinin telaşla kasılmasına neden olurken. Ender'in tam olarak neler yaşadığını evet, bilmiyordu. Lakin aklında canlanan sahneler her koşulda kızın ardında durmak istemesine neden oluyordu.

"Geri döneceğim." Dedi Ender, sanki çocuğun kendine bu soruyla gelmesini bekliyormuş gibi. Gözlerini de aralık balkon kapısına çevirmişti. Dalgaların kıyıya vuruş sesi dahi içindeki sıkıntıyı söküp atmasına yardımcı olmuyordu.

Bir süre ortamda eski bir saatin vuruş sesi ve denizin kıyıya ulaştığını belirten yakarışları işitilmişti sadece. Sonunda Kaya, gerçekten ne diyeceğini bilemeden kurumuş dudaklarını ıslatıp manasız bir soru attı ortaya. "Anlamadım?"

"Geri döneceğim. Bu kadar basit Kaya. Geri döneceğim ve ne seni zan altında bırakacağım ne de Caner'i savunmasız bir şekilde o adamın önüne atacağım."

"Ender sen ne dediğinin farkında mısın? Koskoca iki hafta ulaşamıyorum ben sana! İki hafta! Sonra seni buluyorum. Bir şeyler yaşamışsın. Ne olduğunu bilmesem de tahmin edebiliyorum ve sadece bu tahminler bile delirmeme neden olabilirken sen şimdi kalkmış bana, belki de canını zor kurtardığın o eve geri döneceğini mi söylüyorsun?!" Diyerek hiddetle bir kez daha ayaklandı, Kaya. Buraya gelirken nasıl düşünceler içinde olduğu göz önünde bulundurulursa verdiği bu tepkide haksız da sayılmazdı hani. Derin bir nefes verdi, ellerini yüzüne sardı. Biraz olsun kendini sakinleştirmekti amacı.

Ender, çocuğun bir anda bu kadar yükselmesiyle öylece ona bakakaldı. Tuhaf kaçacağına kanaat getirmese gülümserdi, tam da şu anda. Kendinin başka birisi tarafından umursanması, düşünülmesi içinde bulunduğu durumun getirdiklerini silip atıyordu.

"Kaya." Dedi Ender, ciddiyetini korurken. Çocuğun kendisine gerçekten değer verdiğini görebiliyordu ve Ender bunu en azından şimdilik istemiyordu. "Sen beni ne kadardır tanıyorsun ki? Belki de haklı taraf ben değilimdir. Belki de bunun ortaya çıkacağından korkmuş, tüm bu olup bitenlere son vermek istiyorumdur?"

Kaya, yüzünde mimik oynamayan kıza ciddi olup olmadığını anlamak istercesine döndü. Dudakları arasından histerik bir ses kaçarken ise kaşları da hafifçe havalanmıştı. Koca bir şakanın ortasında kalmış olmayı umuyordu.

"Ben gördüklerime inanmayı tercih ederim Ender, duyduklarımdan çok. Bu yüzden lütfen daha fazla nefesini tüketme." Dedi Kaya, kızın önünde dizlerinin üzerine çökerken. Ses tonundaki buğu, Ender'in transa girmişçesine çocuğun hareketlerini takip etmesine neden oluyordu. Kaya, kızın ellerini avuçlarına hapsederken boğazını temizledi. "Gitmene izin vermeyeceğim. Sana söz veriyorum, Caner'i getireceğim. İyi olduğunu kendi gözlerinle göreceksin. Sonra belki şikayette bulunmak üzere karakola gideriz, onların yaptıkları gibi. Ama sen o eve geri dönmeyeceksin. Okulun için de bir çözüm bulacağız ama sen... O. Eve. Geri. Dönmeyeceksin."

RedamancyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin