V. Bölüm

163 22 2
                                    

Peter ne yapacağını bilmiyordu. Bir gün iki gün üç gün, yine bekliyordu Wendy'i ama bu sefer gelmeyeceğini bilerek. Yine o beklediği günlerden bir gün bir kadın yukarı çıktı çocukların yanına. Kadın: "Mary (Meri), Jam (Cem) hikaye zamanı."  dediğini duymuştu. Galiba o kadın anneleriydi. Sesi Peter'e Wendy'i hatırlatıyordu ama umutlanmakta istemiyordu. Sonunda dayanamadı ve balkon camından içeri baktı. Kısa saçlı biriydi. Kadının arkası dönüktü. Bu yüzden Peter kadının yüzünü göremiyordu. Jam Peter'e gösterdikleri kitabı kitaplıktan aldı ve kadına uzattı. Kadın şaşırmış gibiydi. Kitabı nereden bulduklarını sordu. Çocuklar kitaplığı gösterdi. Kadın kitaplığa baktı ve Peter kadının yüzünü az da olsa görebildi ama kendini çok kaptırmıştı. Ayağıyla bir saksı devirmişti ve kadın bunu duymuş gibidi. Çünkü balkona bakıyordu. Peter ve Tinker Bell son an da saklanmıştı. Fakat kadın bu sefer de balkona doğru yöneldi. Peter kaçmaya çalıştı ama ayağı bir yere dolanmıştı, çıkamıyordu. Kadın yaklaşıyordu. Ayak sesleri ahenkli ahenkli Peter'in kulağına geliyordu. Tak tak tak! Sonra balkonun camı açıldı. Peter gözlerini kapanmıştı ama sonra balkon camı kapandı. Peter korkarak gözlerini açtı ve şok geçirdi. Gözlerinin önünde ona bakan Wendy'i gördü ama Wendy sanki orada kimse yokmuş gibi davranıyordu. Arkasını döndü bir daha ve çocuklara: "Bir şey yok çocuklar. Sadece rüzgar saksılardan birini düşürmüş." dedi. Peter olduğu yerde kala kaldı. Ne yapacağını bilemedi. Sadece Wendy'e bakıyordu. Wendy demek ki evlenmişti ve çocukları olmuştu. Birden kadın çocuklara hikaye anlatmaya başladı. O hikayeye devam ettikçe onun Wendy olduğuna o kadar inanıyordu. Fakat anlatırken sanki Peter'e inancı hala varmış gibiydi. Neden görememişti o zaman Peter'i? Anlaşılan ya inanmıyor ya da inanıp bilmiyormuş gibi yapıyordu. Bunu nasıl öğrenebilirdi. Sanırım tek çare ona direk sormaktı. Birden balkondan içeri fırladı. Wendy arkasını döndü ve sonra camı kapattı: "Sanırım bugün çok rüzgar var ha çocuklar." dedi çocuklara dönerek. Peter Wendy'in tam önündeydi ve ona bakıyordu. Wendy'in gözünden yaş geldi. Peter artık Wendy'in kendisini görmezden geldiğini anladı. Wendy'e bağırdı: "Neden neden gelmedin? Ne kadar bekledim haberin yok mu? Ha neden?". Wendy çocuklara bir daha baktı ve: "Hatırlatın yarın şurayı tamir edelim. Ayağım delik yere geldi. Dikkat edin basmayın çok acıtıyor dedi. Sonra gitti. Peter aynı pozisyonda kalmıştı. Birkaç dakika sadece Wendy'in durduğu yere baktı. Sonra diz çöktü, ağladı. Hayatında hiç ağlamadığı kadar ağladı. Suçu neydi onun? Sadece sevmişti. Onun için sevmek suçmuş meğer sevemezmiş kimseyi, aşık olamazmış o! Çocuklar Peter'in yanına oturdular ve göz yaşlarını sildiler. Fakat bu hiçbir işe yaramıyordu. Göz yaşlarının sonu yoktu sanki. Peter yine yıllar önceki haline dönmüştü. Tinker Bell ona baktıkça üzülüyordu. Onu böyle olmayan ülkeye de götüremezdi zaten. Bu yüzden onu burada bıraktı ve gitti. Peter de iki çocuğun arasında uyuyana kadar ağlıyordu. Rüyasında ise Wendy'i görüyordu. Sanki çok yakındı ama bir adım atınca aslında çok uzak olduğunu anlıyordu. Ona giden yol sanki ölümün garantisi idi. Fakat Peter kararlıydı, durmuyordu. Rüyasında bile pes etmiyordu. Koşar adımlarla Wendy'e ulaşmaya çalışıyordu. Fakat ne kadar giderse o kadar büyüyordu. Peter bunu bile umursamadan yoluna devam ediyordu. Sonuna gelmişti artık pes edemezdi. Tam Wendy'e ulaşmıştı ki bir ses buna engel oldu. Bu ses: "Peter, Peter uyan artık!" diyordu. Peter güneş yüzünden gözlerini ilk başta açamadı. Sadece bir silüet vardı önünde. Sonra gözleri yavaş yavaş güneşe alışmaya başladı.

DEVAM
EDECEK

Hikâyemizin SonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin