Gözüme çarpan Güneş ışıkları ile kımıldanmaya başladım. Rüyamın en güzel yerinde yapılacak iş mi bu?
Tamda rüyamda en sevdiğim yemekleri yiyecektim. Bi dk o yemeklerin kokusunu hâlâ aldığıma göre belki şimdi uyursam yemeğe zamanında yetişirim. Bu düşüncelerle tekrar uykuya dalmak için harekete geçtiğim anda nedense bişeylerin ters gittiğini farkettim.
Ben en son sahildeki bi bankta uyumuştum değil mi? Ve hatırladığım kadarıyla bank bu kadar rahat değildi hatta hiç rahat değildi. Hem ayrıca bu yemek kokuları da biraz fazla gerçekçi sanki.
Kafama dank eden şeyle aniden yerimden fırladım. Gözlerimi açmamla haklı olduğumu anlamam çok sürmedi.
Ben nerde oldugumu çözmeye çalışırken telefonumdan yine o tanıdık bildirim sesinin gelmesiyle öfkeyle telefonumu aramaya başladım. Bavulum bulunduğum odanın girişindeydi. Ama telefonum ortalıkta yoktu.
Ben deli gibi telefonumu ararken yan taraftaki komidinin üzerimdeki telefon ve yanındaki not dikkatimi çekti. Bu telefon kesinlikle bana ait değildi. Benim telefonum daha eski bir modeldi. Bu telefonsa bildiğin son modeldi.
Telefonun üzerindeki notu alıp yavaşça okumaya başladım.
"Evine hoş geldin kedicik...
Umarım beğenmişsindir. Biliyor musun tüm mobilyaları ve kıyafetleri kendi ellerimle seçtim.
Ve ayrıca son olarak o eski telefondan rahat konuşamayız diye bu telefonu aldım. Çok düşünceliyim öyle değil mi?
Umarım rahat bi uyku çekebilmişsindir.
Yemeğini yemeyi unutma!
-bir dost"
Evet şimdi herşey netleşti.
Ben kesin rüya görüyorum yada bu adam benimle dalga geçiyo. Ama bi insan bi şaka için bu kadar ileri gedemeyeceğine göre ilk seçenek daha makul. Uyumadan önce olanlar kafamı karıştırdı heralde. şimdi ben uyuyacam ve uyanınca bunların hepsinin bi rüya olduğunu anlayıp yaşadığım onca olayı düşünüp kendi kendime gülmeye başlayacam.
"Agh hay ben senin-"
Kendimi yatağa bırakır bırakmaz başımı yatağın başlığına vurmam bir olmuştu. Canım öyle çok acımıştı ki.
Sonra aklıma dank eden şeyle olduğum yerde kalakaldım. Ne yani bunlar bi rüya değil mi?
Korkuyla yataktan fırlayıp komidinin üzerindeki telefonu aldım doğru demin duyduğum bildirim sesi bundan gelmişti. Telefonu açtığımda diğer telefonumdaki herşeyin buraya aktarıldığını farkettim ekran fotosu bile aynıydı.
Bunlarla çok vakit kaybetmeyip hemen gelen bildirime baktım. Bir dost diye birisinden mesaj vardı.
Rehberimde böyle birisi olmadığı için direk numarasına baktım. Evet dünkü bana mesaj atan kişiyle aynıydı. Yani bildiğin adam beni kaçırmış ve buraya getirmişti. Bu adam benden ne istiyo ya?
Duyduğum sesle korkuyla etrafa bakınmaya başladım. Bi canavar sesi duyduğuma yemin edebilirdim.
Sesin ikinci kez tekrarlanmasıyla canavar sesinin midemden geldiğini anlayıp yataktan kalktım.
İki gündür açtım ve bünyem kesinlikle açlığa dayanıklı değildi. Bir yandan yürürken bir yandanda yeni telefonumda gelen mesajlara bakmaya başladım.
Bir dost : günaydın
Asel : sen kim olduğunu sanıyorsun.
Asel : bu yaptığına resmen gün ortasında adam kaçırmak denir!
Bir dost : şu anlık sana adımı söyleyemem. Sadece bir dost olduğumu ve sana zarar vermiyeceğimi bil yeter.
Bir dost : ve ayrıca eğer dün sana eve git dediğimde gitseydin bende seni taşımak zorunda kalmazdım.
Bir dost : o merdivenlerden seni kucağımda çıkartmak ne kadar zordu haberin var mı? Kollarım koptu az kilo vermelisin bence.
Son mesajı okuduğumda resmen sinirden kudurmuştum. Bi kere ben o kadar ağır değildim. Ve ayrıca ona güvenip güvenmemek bana kalmış bişey ona değil.
Ben bunları düşünürken çoktan mutfağa gelmiştim bile. Mutfaktaki o yemek kokusunu tekrar almamla resmen tüm sinirim buhar olup uçmuştu. Karnındaki canavarda benimle aynı fikirde olmalı ki bir kere daha guruldadı.
Kendime bir tabak alıp yemeklerden biraz biraz koymaya başladım. Yemekleri koyma işlemi bittikten sonra masaya geçip telefonumu çıkarttım ve mesaj bölümüne girip bir dost adlı sapığıma yazmaya başladım.
Asel : sen kim oluyorsun ya?!
Asel : sanane benden? Ben mi dedim sana beni taşı diye?!
Asel : ve ayrıca benim sana güvenip güvenemeyeceğimede ancak ben karar veririm. Belkide ben sana güvenmiyorum.
Bir dost : keşke bunu iki tabak yemeği bitirmeden önce söyleseydin. En azından daha gerçekçi olurdu.
Son mesajı okumamla telefon elimden düştü bu adam bunları nerden biliyordu? yoksa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yıldızların altında sen (yarı texting)
Ficção Adolescenteannem ve babamı kaybettikten kısa bi süre sonra babamın borçları yüzünden eve haciz gelmiş ve herşeyi alıp götürmüşlerdi. şuanda ise boş sokaklarda yanlız başıma yürüyordum. boş ve karanlık sokaklar ilk defa gözüme bukadar cezbedici gelmişti. sanki...