Bölüm 3:Bulutlar ağlasın...

93 47 14
                                    

  ||Bölüm 3:Bulutlar Ağlasın||

"Dayanmak"ın içinde
"yanmak"ta vardır...

geceninsesinidinle_ ithaf edildi :)

✨İyi Okumalar✨

"Senin ne işin var burada?"

Pencere'nin önüne geçti muhtemelen hastahanenin kantininden aldığı kahveyi yudumlarken soruma cevap vermeyeceğini anladım,ama neden ki.O pencerenin önüde kahvesini içerken Sıla esneyerek uyandı.

"Asra?...Uyanmışsın"

Ayağa kalkıp kollarını esnetti ve arkasındaki Baran'ı gördü.

"Baran?...Sen gitmedin mi?...E hani Emre seni acil çağırıyordu neden burdasın?"

Evet Baran neden buradaydın şu Emre her kimse seni çağırmasına rağmen neden gitmemiştin?.

"Gitmedim işte Sıla kurcalama"
"Peki sen neden burdasın niye geldin?"

Dedim merakla ama Baran'dan cevap beklerken Sıla'dan cevap geldi.

"Ya Aydayla bir işi varmış eve gelmiş yakın olduğu için...Tam girdiği anda sen yere düşecektin ki o seni tuttu"

Konuşurken piçlikle sırıtıp göz kırpması sinirimi bozmuştu.

"Sonra seni taşıyıp onun arabasıyla hastahaneye getirdik...Emre onun en yakın arkadaşı,onu arayıp gelmesini söyledi ama o gitmemiş."

Dedi ve Ayda'nın yanına giderek kolundan onu sarsmaya başladı.

"Hadi Ayda...Asra bile uyandı sen hâla uyuyorsun kalk hadi!"
"Ya tamam be...Rahat bırak beni"

Deyip Sıla'yı kolundan itti,Sıla kollarını göğsünde birleştirerek

"Ayda,Aydaa,Ayda,Aydaa,Ayda-"
"Kesin artık şu çocukluğunuzu!... Ayda sende kalk artık."

Baran sinirlenmiş ti ki çatık kaşlarının altındaki gözlerini Ayda'dan ayırarak kolumdaki seruma yöneltti,bende baktığımda az kalmıştı bitmesine .

Serumum bittiğinde hemen taburcu işlemlerimi halletiler ve Baran'ın arabasına bindik Ayda önde Baran'ın yanında ben ile Sıla da arkadaydık,evimin konumunu Ayda Baran'a atmıştı.Evin önüne geldiğimizde derin bir iç geçirerek bakışlarımı evden ayırarak.

"Her şey için hepinize çok teşekkür ederim."
"Ne demek"

Dedi Baran,onun aksine gülümsedim ve arabadan indim ağabeyimin öldüğünü hiçbirine söylememiştim fakat nedense onlarda sormamıştı ne olduğunu,sonra birden ardımdan arabadan Ayda ve Sıla indi.

"Seni yalnız bırakacağımızı düşünmedin değilmi?"
"Ya bir şey yok ki gelmenize gerek yok"
"Ne demek gerek yok ya seni tek başına evde bırakamayız"
"Tek başıma mı?"
"Evet Asra annenler ağabeyinin cenazesini memlekete götüreceklermiş bir hafta burda yoklar."
"Ne?!!"

Resmen benim bilmediklerimi bile biliyorlarmış.

"Siz nerden biliyorsunuz bunları?"
"Biz senin yanına geldiğimizde telefonundan annenin sesi geliyordu
Sıla da telefonu alıp annenle konuştu seni bize emanet etti yanisi bir hafta seninleyiz canım"
"A-ama"
"Hiç boşuna nefesini tüketme canım hadi içeri girelim"

İçeri geldiğimizde Sıla ve Ayda koltuklara kendilerini atıp derin bir nefes verirken ben de mutfağa gidip bir bardak su aldım Baran içeri girmemiş şimdiye kadar gitmiştir bile.Suyumu alıp üst kata çıktım ve ağabeyimin odasına girdim.Gözlerim dolmuştu girer girmez neler oluyordu bana,çalışma masasına bardağı koyup yatağına oturdum bu odaya belki de hiç girmemiştim bu güne kadar,gözlerimi odanın içinde gezdirip pencereden Ay'a baktım ağlamak istiyordum fakat ağlamıyordum her dakika ağlamam gerektiğini bilincime oturtturken gözlerim odaya giren Sıla'yı buldu nazikçe izin isteyip hemen soluma yerleşti.

"Ağabeyinin odası değilmi?"
"Evet"

Dedim,yüzümde anlamını hiç bilmediğim bir gülümsemeyle

"Biliyormusun çok güzel bir gülüşe sahipsin...Bir yerde okumuştum gülüşü güzel insanların acısı çok olurmuş!"

Ağlamayacaktım,neden söylemişti ki bana bunu.Söyleyecek bir şey bulamazken birden pencereye çarpan yağmur taneleri ile bakışlarımı ondan ayırdım yağmur yağmaya başlamıştı bardaktan boşalırcasına.

Bulutlar benim yerime ağlıyor gibiydi o an...Yağmur taneleri benim için birer göz yaşıydı bu yüzden ağlamayacaktım bir daha bu görevi bulutlara emanet etmiştim.

Mutlu Olacağım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin