ep.2

129 13 5
                                    


Namjoon'dan aldığım mesajlara bir yenisinin daha eklendiğini görünce sinirle telefonumu kapadım. Ne Namjoon'dan ne de Seokjin'den kurtulabilmiştim. Seokjin ile ilk buluştuğumuz gün pes etti sanmama rağmen asla böyle bir şey olmamıştı. Gerçekten ağlayacaktım. Ailem o olmadan dışarı çıkmamam için evin etrafını insanlarla doldurmuştu ve beni her saat odamda mıyım diye kontrol ediyorlardı. Ben rapunzel falan olmadığım için bir eve kendimi kapatamazdım. Eğer bu yüzden bir erkekle takılmam gerekiyorsa buna kesinlikle hazırdım. O yüzden beni almasını istemiştim ama mesajımı gördüğü halde hâlâ cevap vermemişti.
Eğer devam etmek istiyorsa uyumlu olması gerekmiyor muydu? Yapacak hiçbir şeyim yoktu. Dolabımda neler var neler yok kontrol etmiştim. Daha önce giymediğim bir sürü kıyafet kombini yapmıştım ve dışarı çıkacağım günler için hazırlamıştım. Ama bunun üstünden iki saat geçmişti ve ben bu iki saatte sadece duvarımdaki saati izlemiştim. Çünkü beklediğim kişiden herhangi bir mesaj gelmemişti.

Kapım tıklandığında sıkıntıdan ölmek üzereydim.

"Jisoo-ssi erkek arkadaşınız sizi oturma odasında bekliyor."

"Gerçekten mi?"
Gelmiş olmasına şaşırmadan edemedim. Ben cevap vermediği için geleceğini cidden düşünmemiştim. Mesajıma cevap vermesi gerekmiyor muydu? Gereksiz davranışlarda bulunmasına gerek var mıydı? Sonuçta bu ikinci buluşmamız sayılırdı.

"Tamam geliyorum. Bize soğuk kahve hazırlayın."

Dalgalı kızıl saçlarıma şerit şeklinde siyah bir bandana taktım ve siyah düz bir elbise giydim. Güzeldi işte. Kafama göre bir iki ayakkabı denedim ve en rahat olanı seçtikten sonra çantamı omzuma astım ve salına salına aşağıya indim. Açıkçası dört katlı bir evin en üst katında yaşadığım için, salona gitmek benim için oldukça yorucuydu. Keşke kendi evimin olmasına izin verselerdi. Çünkü burası çok kalabalıktı ve daha önce görmediğim odalar olduğuna emindim. Çok yorulmuştum. Kesinlikle bir asansöre ihtiyacımız vardı.

"Merhaba sevgilim. Erken gelmişsin."

Kendi kendime dalga geçerek yanındaki koltuğa oturdum ve ona doğru baktım.

Kahvelerimiz geldiğinde bir iki yudum aldım ve masaya bıraktım. Benim sevdiğim gibi değildi. Seokjin kahvesini içerken kafamı yan yatırdım ve ona doğru bakmaya devam ettim. Herif fenaydı. Basit lacivert bir gömlek bir insana bu kadar yakışmamalıydı. Ve ben kesinlikle görünüşünü beğendiğimi belli etmemeliydim.

"Dünkü halinden sonra pes ettiğini düşünmüştüm."

"Bu anlaşmayı ben bozarsam sen daha kârlı çıkarsın."
Bunu yeni anladıysa gerçekten ahmaktı.

"Oğlumuz zekiymiş."

"Oğlumuz, zekidir."

Seokjin mânâlı bir bakış attıktan sonra konuşmaya devam etti.

"Canının sıkıldığını duydum ne yapmak istersin? Lütfen pişman olacağım şeyler isteme."

...

Alışveriş maceramız Seokjin'in yüzünün kıpkırmızı  olmasıyla son bulmuştu. Aynı mağazalara defalarca girmiş ve onu hayatından bezdirmiştim. O sinirlendikçe daha da mutlu olmuştum. Ancak şimdi de benim, onun istediği bir şeyi yapmam gerekiyordu. Aslında benden pek büyük bir şey istememişti .  Bu yüzden onu reddetmek yerine teklifine uymak istemiştim.Çünkü isteği şuydu:
'Vaktinin çoğunu beraber geçirdiği arkadaşlarıyla tanışmak.' Açıkçası bunun için erken olduğunu düşünüyordum ama saçma ilişkimizde etrafta daha çok insan olması ortamı daha güvenli hale getirirdi.
Üstelik ben onun canını gerçekten sıkmıştım.
İtiraf etmem gerekirse bana çok fazla dayanmıştı. Ben kafama poşetleri fırlatıp gider diye düşünüyordum ama günün çoğunda kibar olmaya çalışmıştı.  Davranışları olumlu olsa da kavga edip durmamıza engel değildi. Kaç kere kavga ettiğimizin çetelesini tutmayı bırakmıştım yine de onunla vakit geçirmek berbat sayılmazdı.
Beyaz tüllü bir gömlek giyip yakama siyah kurdeleli bir broş taktım. Yüksek bel siyah şortumu giydim. Biraz bol olduğu için rahat edebilirdim. Bacaklarımı sarmadığı için görüntüsü daha bir şık geliyordu. Telefonumu ya da cüzdanımı almayı düşünmeden olabilecek en hızlı şekilde Seokjin'in yanına gittim.
Arabada oldukça sıkılmış görünüyordu. Ben sıkılacağı için, onu eve bile davet etmiştim. Çünkü işimin uzun süreceğini ikimizde biliyorduk.

BACK TO YOU | JinsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin