-1-

1.3K 28 13
                                    

Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan kuzenimin heycanla nefesini dışarı vermesiydi. Tıp istiyordu bir sene kıçını yırtmıştı bunun için. Kısacık saçları önüne düşünce güven verircesine gülümseyip saçını geriye ittim. Yağmur çok tatlıydı. Kardeşim gibiydi. Benim aksime minyondu. Kahverengi saçları kahverengi gözleri ve bembeyaz bir teni vardı. Güzeldi ama daha çok şirindi. Gözlük takmayı sevmiyordu o yüzden numaralı lens almıştı. Fırşıntı renkli almak için kendini parçalamıştı.

Lensli gözlerini irice açıp dayanamıyormuş gibi " Ya kızım ne bu rahatlık. Allahım sanki bakkala gidiyoruz. Üniversite kazandık kızım! Azcık heyecan. Lütfen.." Dedi.

Şaşkınca güldüm. " Ayh sorma çok rahatım. Tabi beni hor gör sen ben veterinerlik kazanayım sen tıp. Ez beni ez. "

Kıkırdayıp koluma vurunca " Acıdı lan yavaş."diye sızlandım.

Evet veterinerlik kazandım. Evet kuzenimle birlikte aynı şehri tutturmuştuk. Zaten hayalimizdi. Mezun olduktan sonra tercih yapmayıp hazırlanmıştık. Daha doğrusu ben hazırlanmıştım. Yağmur bir taraflarını zedelemişti.

Aslına bakarsanız çok gergindim. Hayal ettiğim gibi 'ooooooh yeaaah im free' havaları yoktu. Yeni yeni ve yeni olan şeyler bilirsiniz. Yeni okul, yeni ev, yeni ev arkadaşı kısacası yeni bir hayat. İstiyor muyum? Yep! Hazır mıyım? Emin değildim.

Yağmur " Ev sahibini aradın mı? " diye sorunca acı çekiyormuşçasına ona baktım." Cafer amcayı değil aramak onun kiracısı olmak bile istemiyorum. Ya ne varda sen aramıyorsun üçtür ben arıyorum adam accık yavşak."

Bana güldü sonra numara olduğu belli bir ciddiyetle" Sen daha iyi laf çarpıyorsun." Sesimi taklit ederek" Dedem yaşındasın kendine gel. Valla yaşlı maşlı demem pimapenlerini söker başında paralarım." Dedi. Elinde telefon varmış gibi tükürdü.

Beraber kıkırdayıp zar zor sustuk. İstemeye istemeye telefonu aldım. Cafer amcayı Azgın teke diye kaydedişime sırıtıp aramaya bastım. Telefon daha çalmadan açıldı. Yuh be amca." Şey cafer amaca benim Rüya. Rüya Şanlı kiracınız." Deyip cevap bekledim.

"Alooo. Alo. Kimsin?"

Gözlerimi devirip sesimi yükselterek" Benim kiracın Rüya Şanlı." Deyince hızlı trende artık yeter der gibi bakanlara ölümcül bakışımı yolladım.

" Ha şu terbiyesiz olan." Deyince dişlerimi gıcırdatıp" He dede he o. Biz yarım saate evin önünde oluruz anahtarı kapıcıya bırakıver bir zahmet."deyiverdim.

" Ne? Olmaz sizin gibi kızcağızları yalnız görmesinler. Emanetsiniz." Dedi pezevenk. Lan emaneti öyle Bir söyledi ki sanki ona gelin gidiyorduk.

Sinirle " Yok dede. Bizim sana ihtiyacımız olmaz. Zaten ihtiyaç olsa sana gelmem maazallah sen-" derken Yağmur beni çimdikleyince sustum. " Sen bırak yeter."deyip telefonu kapattım.

Bu sırada tren durmuştu millet ayaklanmış kapıya yükleniyordu. Lan bari kucağındaki bebeğe saygı duyun be kadının.

Yağmur " bekleyelim en son ineriz " deyince başımla onaylayıp tablet telefon jelibon ıvır zıvır ne varsa çantama tıktım. İşte bu yüzden küçük çanta kullanmıyordum.

Sürü dağılınca bizde kibar kibar ilerlemeye başladık. Kibar ve biz. Fatih Ürekle maçoluk kadar uzaktı.Lan biz Bimden çuvalla alışveriş yaparız hep. Niye bim ucuz diye. Ve hepsini camış gibi bir oturuşta yediğimizi nasıl göz ardı ederim? Nefes almadan hemde. Sadece örneklerden biri işte. Numara canım o kibarlık.

Bavulları yüklenip gardan dışarı zor attık kendimizi. Amerikan filmlerindeki gibi bir artislikle elimi kaldırıp " Taksi!" Demek isterdim ama yok öyle bir dünya taksi önümüzdeydi. Taksici kız kaçıran tipli biriydi. Hayatı buna bağlıymış gibi sigarayı sömürüyordu. Biz yaklaşınca " buyrun abla" deyip dört valize dönünce yüzünü buruşturdu. Bizde ses çıkarmadan arka koltuğa geçtik.

BeklenmedikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin