Ertesi gün kapının çarpılmasıyla uyandım. Söve söve yorganı tekmeleyerek açtım sanki beni kazıyorlarmış gibi zoraki kalktım. Ren geyikli terliklerimi giyip sürünerek mutfağa gittim dolabı alışkanlıkla açtım. İçinde sadece ketçap vardı. Şu reklamlardaki gibi sadece ketçap yetse ne iyi olurdu. Ama olmuyordu işte.
Karnım guruldayınca " Vur sende vur!"diye söylendim.
Odama geçip kendimi yatağa bıraktım. Telefonumdan yağmuru bulup ona hemen mesaj çektim.
- Kız bana bak evde lokma yemek yok. Açken ben ben değilim biliyorsun. Gelirken alışveriş yap. Ha bide sağda solda oyalanma eve gel!
Şarkı mırıldanıp yattığım yerden ayaklarımla ritim tutmaya başlamıştım ki mesaj geldi.
- İnşallah yata yata karpuz gibi büyürsün. Açken sen sen değil hayvanat bahçesindeki beslenmeyi unutulmuş bir hayvansın. Neyse gelirken üç beş bir şey alırım. Akşama kadar aç durma valla seni çekemem.
Mesaja sırıttıktan sonra cevap attım.
- Tamam anne. Öğle uykumada yatarım. Ve Allah gecinden versin o nasıl bir bedduadır. Düşmana edilmez. Hıh!
Ve cevap beklemeden kalktım.
Ayakta dikilip durum analizi yapmaya başladım. Yemek yok, dışarı çıkabilir yada sipariş verebilirdim. Çıkmayı ele sipariş verecektim. Hayatta 15 dakika için 3 saat hazırlanmazdım. Bütün gün ne yapacağım sorunsalı;
1: Nete girip izlediğim gördüğüm ve bildiğim şeylere tekrar bakmak. Cık.
2: Bütün gün tv izlemek. Bu olabilirdi. Tabi Müge Anlı seviyorsanız.
3: Boşver en iyisi twerk yapmak diyip kalçalarımı zenci gacılar gibi sallayabilirdim.
Harika hiçbir şey gelmiyordu aklıma. Odada volta atarken ayağım bi şeye takıldı ve ben yere kapaklandım. Homurdanarak neye takıldığıma baktım. Dün vidalarından söktüğüm kornij olduğunu görünce korniji alıp sinirle ayağı fırladım. Bu şeytan icadı azcık dayanıklı olsaydı dün geceyi hiç yaşamamış olurdum. Korniji yere üst üste vururken "seni. Aptal.alet.senin.allah.belanı.versin."diyerek odanın uzak bir köşesine attım. Nefes nefese zaferin verdiği tatminle boynumu dikleştirdim.
Boğuk bir kahkaha duyduğumda. Başımı hızla sesin geldiği yöne çevirdim.
Poyraz dün geceki gibi eşofmanla değildi.Açık renk bir jean ve siyah dar bir tişörtle önümde durmuş attığı kahkahanın verdiği etkiyle sırıtıyordu. İşaret parmağıyla deri ceketini tutup omzuna atmıştı. Greyfurt kadar sert kol kaslarını düşünmemeye çalışarak kollarımı göğsümün altında birleştirdim. Bu hareketimle gümüşleri göğüslerime kaydı.
Sinirle iç çekip boğazımı temizledim. Bakışları yüzüme çıkınca " Bitti mi?" Diye sordum.
Ne olduğunu anlayamadığım boğuk bir sesle " Ne bitti mi?"diye cevap verdi. Yüzü sırıtıştan ne ara ciddiyetle kasılmaya geçmişti bilemiyordum.
Hafifçe kıpırdanıp" Beni açık büfeymişim gibi süzmen."deyiverdim.
Gözleri neşeyle parlasa da sırıtmamıştı. Sanki gerçekten beni porsiyon porsiyon ayırıp yiyormuş gibi. Korkuyla ürperdim.
"Öyle mi oluyormuş?"
Başka bir dil konuşuyormuş gibi bakıp bir an durdum. Sakinleşmek için derin bir nefes aldım. " Her neyse."
Tam dönmüştüm ki bir patırtı kopunca yerimde zıpladım. Ne oluyor diye dönmüştüm ki gördüğüm şeyle donup kaldım.
Poyraz odama girmişti. Daha doğrusu atlamış olmalıydı. Şimdi karşımda gözlerini kısmış ve dudaklarını da büzmüş beni inceliyordu. Aslında tepkimi ölçüyormuş gibiydi. Sonra sırıttı. Ama bu neşe barındırmayan bi sırıtıştı. Gözleri öfke ve tehlike saçıyordu. Seri katillerin öldürmeden önceki sırıtışı gibiydi öyle soğuk ölesiye ürkünç...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmedik
Teen FictionAşkı tanımamış çiçeği burnunda bir genç kız. Farklı bedenlerde uyanmaktan sıkılmış, amacını kaybetmiş ve her şeyden nefret eden bir adam. Rüya Poyraza masumluğun yok olmadığını hatırlatacak Poyrazsa Rüyaya aşkı tattıracak. Bu ikili çoğu zaman kavga...