-3-

527 18 6
                                    

Giydiğim bol kapüşonlu ve tayta baktım. Rimel ve hafif pembe bir allık sürmüştüm. Spor ayakkabı da tam olurdu. Saçlarımı da hemen topuz yapıp saate baktım. Saat dokuz olmuştu bile ama bilerek aşağı inmiyordum beklesin gerizekalı hanzo.

Dün beni tehdit ettikten sonra kazıkla çakılmış gibi durmuştum. Kendime gelmemi sağlayansa karnımın gurultusu olmuştu. Yemek sipariş etmiş tıkınmış oturmuş oyalanmış ve uyumuştum. Yağmur gelince de onunla mayışmış ilk gününün her karesini çizecek kıvama gelene kadar dinlemiştim. Benim okulumun başlamasına üç hafta vardı ama şimdiden hevesim kaçmıştı. Ona Poyrazdan bahsetmemiştim. Çok korkaktı. Anneme ilk vukuatta dehşete düşüp dökülüverirdi. O yüzden şimdilik gerek yoktu.

Şimdiyse onun dediğini yapıyor olmanın verdiği sinirle bekliyordum. Tam dediğini yapıyor sayılmazdım. Giydiğimin kadınsılıkla alakası yoktu ve saat 9'u 10 geçiyordu. Şerefsiz beni mahallenin diline düşmekle tehdit etmişti. Ben dayanırdım ama Yağmur çok ne bileyim hassastı. Hemen ağlayıverirdi. Onu toparlamak bütün mahalleye sövmekten zordu.

Oflaya puflaya kapıyı açtım istemeye istemeye" Ben çıkıyoruuum" diye bağırdım.

Yamurunda 'tamam' türü bi şey dediğini duyumsadım.

Kapıyı kapattıktan sonra yavaşça asansöre bindim 3e 2ye 1e basıp geri çekildim. Olabildiğince vakit öldürüyordum. Asansör durunca somurtarak indim. Apartmandan çıkar çıkmaz duyduğum sesle yerimde zıpladım. " Tamı tamına 23 dakika geciktin cadı."

Ona kötü kötü bakıp" Ne var ? Azcık bekleyince incilerin mi döküldü? Hem zaten ben gelmezdim de beni mecbur bıraktın"diye tısladım.

Onu incelememek için iç savaş versemde içimdeki sürtüğe yenilip süzdüm. Bugün siyah bir pantolon ve beyaz ve tamamiyle yapışık bir tişörtün üzerine deri ceket giymişti. Kaslarında fantezi kuruyordum. Ama birden bakışlarımı yere indirdim. Beni neden etkiliyordu ki? 'O bir sapık' diye hatırlattım kendime. Ayrıca bize iftira atmakla tehdit etmişti.

Nefesini sıkıntıyla dışarı verip" Çok konuşuyorsun."dedi.

Ona 'jigoloyum'dermiş gibi bakıp öfkeyle" Bak beni zorlayan sensin. Seninle değil buluşmak asansöre bile binmem ben be. Ne ist-" daha devam edecekken bana uzanıp tokamı çekmesiyle cırladım. Saçım yok fena acımıştı." Ruh hastası. Canım acıyor." Çok sıkı topuz yapmıştım ve bu hanzo tokayı hunharca çekmişti.

Saçlarım esaretten kurtulmuş gibi salınmıştı. Acıdan dolan gözlerimle ona baktım. Omuz silkip " Saçlarını benim yanımda bağlamayacaksın."deyince sertçe dudağımı ısırdım.

" Sen kimsinde bana emir veriyorsun hanzo. "

Gözleri irileşip sonra öfkeyle kısıldı. Biraz sinmiş olabilirdim hani." Canına susamadıysan sus ve şu arabaya bin." Deyip kolumdan tuttuğu gibi sürüklemeye başladı.

Kolumu tutan elini çekmeye çalışıp " Ben senin arabana binmem. Seni tanımıyorum bile. Bana kötü bir şey yapmayacağını nerden bileyim. Bırak elimi, lanet olsun mengene mübarek!" Diyerek çırpınmaya başladım.

Kolumu iyice sıkıp sertçe çekti. Hayvan herif neredeyse yeri öpecektim. "Sanki sana bir şey yapmak istesem seni sabah çağırarak yapardım. Çok fazla imkanım oldu şu üç günde. Yapmak istesem ruhun bile duyamadan toprak altında olurdun. Saçmalamayı bırak ve bin şu arabaya."

İnatla başımı deli gibi salladım. Gözlerini devirip kapıyı açtı. Beni kutuymuşum gibi kolayca ön koltuğa attı. Ve daha ben kapının koluna abanamadan binmiş ve arabayı çalıştırmıştı.

Biraz ilerledikten sonra " Kemerini tak." Diye emretti.

Sinirden kısa bir çığlık atıp " Yeminle kemeri boğazına dolar ölmeyi umursamadan seni boğarım. Beni nereye götürüyorsun?"diye sordum. Sesim bana bile çaresiz gelmişti. Korkuyordum.

BeklenmedikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin