Her başlangıç yeni bir sondur, bazen çok yakın bazen çok uzak gelir bize. Oysa tam o an yaşamalıyız hayatı, küsmeden, kırılmadan,korkarak değil,cesaretlenerek, yani hiç bitmeyecekmiş gibi yaşamalıyız.
Yaşamı öğrenmek için çok küçük değilmiyiz?...
Keşke ellerimde tutabilsem tam o anı, bir saatim olsa ve ben durdursam tüm yaşadıklarımı. Gece yarısı olsa yine tek korkum yalnız kalmak olsa, oysa benim yaşadıklarım daha büyük, eski benden eser yok şimdi.
Hareleri tüm yaşanmışlıklarıyla meydan okurken bana, gecenin en koyu tonunu almıştı gözleri, nasıl olabilir dedim kendi kendime bu gözler nasıl böyle bakabilir. Sanki yalnış görüyormuş gibi kırptım bir kaç kez gözlerimi..
İşte o an fark etttim bir insanın gözlerinin güzel olmasının önemli olmadığını, bakışlar önemliydi benim için, bu adam ne güzel bakıyordu öyle.
Kolumu sıkıca tuttuğunda ağzımdan kısık sesli bir inleme çıktı, kolumu elinden kurtarmaya çalıştığımda daha sıkı tutuyor bile isteye eldivenlerimi kolundan uzaklaştırıyordu. Fark etmiyor muydu bu adam canımın yandığını?
Ne olmuştu şimdi onu takip ettiğim için mi kızgındı bana?
Merdivenlere ilerlediğinde beni de peşinden sürüklüyor bu arada etrafa emirler yağdırmaya devam ediyordu.
"Dönün lan önünüze!"
Sert sesi tüm uzuvlarımı titretirken, tek yapabildiğim kolumu çekmeye çalışmaktı, ama öyle sıkı tutuyordu ki bu mümkün bile değildi. Onu ilk defa bu kadar çok sinirli görüyordum, korku tüm bedenimi yağmalarken ben ağlamamak için dudaklarımı ısırıyordum.Siyah renkli bir odanın kapısını açtığında içeride sadece masa ve koltuk olduğunu fark ettim. Burası çalışma odasıydı evet ama bizim burda ne işimiz vardı? Kafamı burak'a çevirdiğimde o kadar sinirliydi ki kırmızı görmüş boğa gibi neredeyse üzerime atlayacaktı.
Kolumdan tutup bedenimi kapıya yasladığında ağlamamak için dişlerimi sıkıyordum. Hem canımın acısından hem de korkumdan olduğum yerde kalakalmıştım. Titrek bir nefesi daha gerideki bırakıp konuşmaya başladım.
"Seni takip ettiğim için özür dilerim" ellerini kaldırıp kapıya ani hızla vurduğunda kendini geri çekip bağırmaya başladı."Artık buna bir son ver lilya" Gözlerim onun mavileriyle buluşurken bu adama neler olduğunu çözmeye çalışıyordum. Elindeki sigarasını içine çekerken istemeden dudaklarında takılı kaldı gözlerim, işaret parmağı ve baş parmağıyla sigarasını içerken gözleri hala benim üzerimdeydi.
Sigara dumanı havaya karıştığında nefret ettiğim kokuyu bir kez daha hissettim.Ben hala ne olduğunu anlayamamış sessizce izliyordum olanları,
"Neye?" Ellerimi suçlu bir kız çocuğu gibi önümde birleştirmiş ağlamamak için dolan gözlerimi kırpıştırıyordum. Tek amacım onun iyi olup olmadığını öğrenmek, ve sonra kimseye görünmeden gitmekti, ama ben bunu bile becerememiş üstelik benim yüzümden burak barda kavga çıkarmıştı."Peşimde dolaşma, iyi olup olmadığımı merak etme" kafasını eğip paketinden bir sigara daha yakarken ben hala neden bu kadar sigara içtiğini anlamaya çalışıyordum. Ciğerlerine yazık değil mi be adam?
Onu ilk tanıdığım zamanlar hiç sigara içtiğini görmezdim,ama son günlerde o kadar çok içiyordu ki sebepsiz yere ona bu yüzden çok kızıyordum. Sigarayı içine çekerken, içine göçen yanaklarına takıldı gözlerim, bu kadar güzel olmak suç değilde ne?
"Ben sadece sen-" bunu dememle içine göçen alevleri tekrar gördüm gözlerinde, ardı ardına duvara vururken kan akan ellerini görmemle durdurmaya çalıştım onu. Her vuruşunda benim canım acıyordu lütfen dedim içimden acıtma canımı ne olur.
"Uzak dur benden!" Yavaş adımlarla koltuğa oturup başını arkaya yaslayınca gözlerini kapatıp bekledi dakikalarca.
Zaman yavaşladı sanki, sesizken hiç geçmezdi ya zaman sanki şimdi durmuş, öylece seyrediyordu bizi. Kim bilir belki o da çok yorulmuştur,ve dinlenmesi gerekiyordur. Koltuğun bir kenarına oturup onu seyrettim, ellerim benden bağımsız yavaşça kalkarken içimden hatırlattım kendime"ona dokunamam, lütfen yapma" olur ya bazen siz ne kadar olmaz derseniz bir şekilde bir yolunu bulup olmaz dediğiniz ne varsa olur.
Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atarken bir elimi kalbimin üstüne koyup akan göz yaşlarımla birlikte dinledim bütün sessizliğin içindeki o sesi. Kalbimin bu kadar hızlı atması normal miydi?
Belki de şimdi uyumuştur diyerek ellerimi saçlarına doğru götürüp dokunmaya çalıştım ama eldivenlerim sağ olsun bana hiç yardımcı olmuyordu.
Bir elim hala saçlarında dururken burak yavaşça gözlerini açıp izlemeye başladı beni. Elimi çekmek için hareketlendiğimde elimi tutup geri saçlarına götürdü. Ne çok isterdim şimdi saçlarını hissetmeyi.
"Çekme!" Derin nefesler alıp verirken kalp krizinden gitmemek için dualar ediyordum. Saçlarında dolaştırdığım elim parmak uçlarıma kadar yanarken bunu hissetmemesini umuyordum. Ancak parmak uçlarım böylesine yanarken o gözlerini kapatmış öylece hissediyordu sanki tüm korkularımı. Kirpiklerine kadar inceledim kusursuz yüzünü, sonra tek tek saymaya başladım her sayışımda daha çok kapandı gözlerim 1,2,3......21
Küçük bir çocuk gibi sığındım onun yanına, kafamı yavaşça göğsüne koyup nefesimi kontrol etmeye çalıştım. Tam kalbinin üzerinde ellerim dururken onun kalp atışları bana verilen en büyük huzur oldu.
Onun kokusuyla derin bir uykuya daldım, ve fısıldadım sessizce allah'ım ne olur
Bu yaşadığım rüya olmasın, rüyaysa da lütfen uyandırma beni....Selam canımın içleri
Biliyorum uzun zamandır bölüm atamadım ama bu bölümle sizin gönlünüzü aldım sanırım.
Yorum yapmayı unutmayın sizi seviyorum kendinize iyi bakın
İnstagram: gamzecylnxx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Temas yok !!
RomanceBirine dokunmaktan korkarken, sana dokunamamak neden bu kadar acı veriyor?