BÖLÜM 8: YIKIM

45 5 25
                                    

Selam benim güzel okurlarım ilk defa bu kadar uzun bir bölüm attım
ama bundan sonra sınır koyucam. Çünkü yazmak için sizin desteklerinize ihtiyacım var 20 vote 30 yorum. Desteğiniz için teşekkürlerr.

Yıkım: bölüm 8
Kendi yıkımlarını başlatan insanlar hayatı en çabuk öğrenenlerdir. Yıkmaktan korkmak değildir cesaret her yıkışında, her ümitsizliğe kapıldığında yeniden ayağa kalkmaktır. Ruhu ölmüş, soluk teninde yeniden can bulmak için savaşmaktır. Harabaye dönen kalpler her yeni bir yıkımın habercileridir aslında, mesele yıkım değildir, savaşıp güçlenmektir, sen güçlen ki tüm korkaklar önünde diz çöksün.
Acıyı ve korkuyu tat, ruhunu kamçıla senin üzerine baskı kuran kim varsa yıkıp at. Korkusuz şehirlerde, kurumuş çöllerde ya da yağmurlu gecelerde ruhunu temizle, karanlığa alış ki gözlerin aydınlıkta parlasın. Sersefil bir halde, yeniden yaşamaya başla, yaşa ki seni gören herkes utansın sana yaşattıklarından. Kader bir gün önünde diz çöksün korkakça, ve sen affetmek için güçlenmeyi bekle usulca...

Burak hiç bir şey olmamış gibi karşıma oturduktan sonra ben biraz önce yaşananların etkisiyle onu seyrediyordum. Küçük bir çocuğun annesine muhtaç olduğu gibi bakıyordum ona. Zorunluluk değildi benimkisi, ihtiyaçtı. Olmasın diyordum içimden aralarında hiç bir şey olmasın.
Ortamdaki gergin sessizlik devam ederken hali hazırda kendini belli eden yaşların arkasına sığınmış, onlardan dileniyordum en büyük yardımı. Gözlerim sebepsizce burcu'ya kaydığında onun kaan'a olan bakışları içimi yakarken, ben ilk defa bencil olmak istedim. Lütfen kaan aranızda hiç bir şey olmasın dedim. Sanki kabul olacakmış gibi.

Burak oldukça yakışıklı bir adamdı, sert çehresi kalın dudakları ve muhteşem kokusuyla her kadını etkileyebilirdi elbet, her kadın onun cazibesine kapılabilirdi bu doğru, ancak her kadın onun bakışlarına aşık olamazdı onun içinde ki çocuğa aşık olamazdı mesela.  Oysa bunlar onun hiç umurunda değildi, her zaman kendi bildiğini okur hayatını kendi yönetirdi benden farklı olarak, bense hayatın oyunlarına aldanmış,kaderin bileğimi bükmesine izin vermiştim. Yaşamın en berbat oyunlarına tanık olmuş kimsesizliği en derinden hissetmiştim.

Telefonuma gelen mesaj sesiyle tüm dikkatler burak da dahil bana dönünce arka cebimden telefonumu çıkarıp gelen mesajı okumaya başkadım.
1 yeni mesajınız var.
0531*******
Tanımadığım bir numaradan gelen mesajı dikkatle okumaya çalışırken yalnış geldiğini düşünmeye başladım.

Merhaba ben kerem. Bugün seninle görüşmek istiyorum müsait misin?

Gelen mesajı tekrar tekrar okurken yanlış geldiğini düşünüp mesaj yazmaya başladım." Kim mesaj attı?" Simayın meraklı bakışlarıyla tekrar etrafa baktığımda burak'ın da merakla bir o kadar da umrunda değilmişçesine beni izlediğini gördüm"önemli değil yanlış gelmiş" salondan kalkıp mutfağa doğru gittiğimde mesajı yazıp gönderdim.

Yalnış yazdınız sanırım, ben sizi tanımıyorum.
Telefonu kapatıp tezgahın üzerine bıraktıktan sonra, dolaptan soğuk su çıkarıp yanağıma yasladım yanaklarım donunca geri çekip suyu bardağa doldurmaya başladım. Karşımda ki aynadan kendimi süzüp incelemeye başladım. Çocukluğumdan bu yana boy ve kilo takıntım vardı. 1.70 boyunda 50 kilo esmer uzun saçlı sıradan bir kızdım işte. Suyu tekrar dolaba yerleştireceğim sırada mesaj sesiyle irkilip telefonumu elime alıp gelen mesajı okumaya başladım.
0531*******
Yanlış yazmadım lilya,motor yarışında tanışmıştık, kabul etmeliyim numaranı bulmak baya zor oldu. Seninle bugün görüşmek isiyorum.
Parmaklarım klavyede kalırken telefonu kapatıp arka cebime koydum. Onunla bankta otururken karşılaşmıştım ve görür görmez hareketleri hiç de hoşuma gitmemişti. Ayrıca burak'ın o adamı sevmediği de oldukça belliydi o yüzden hem kendim için hem de burak için onunla görüşmeyecektim. Sonuçta adını bile şu an öğrendiğim bir adamla buluşamazdım öyle değil mi?

Temas yok !!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin