Selam canlar (._.)
Uzun bir zaman sonra yeniden bölüm attım, dayanamadım.
İyi okumalarrGün olur şehirler çöker yalnızlığıma, karanlık bir gecede, yağmurlar yağarken gökyüzü sarsıldı birden. karanlık bir anda aydınlandı, büyük bir gürültü koptu ve sonra yağmur kaldığı yerden devam etti yağmaya...
Uykunun kollarından yavaşça sıyrıldığımda gözlerimi açıp etrafı seyretmeye başladım. Yağmur büyük bir hızla yağarken az sonra gök gürültüsünün haberini veriyordu bize. İlk başta usul usul yağarken bir anda hızlanıp şimşekler çakmaya başladı.
odadaki yoğun ferah kokunun etkisi altına girerken kafamı çevitip yatağa doğru baktım. Burak tişörtünü çıkramış öylece uyuyordu. Ne güzel bir manzara öyle insanın baktıkça bakası geliyordu. Yatakta birazcık daha ona doğru eğildiğimde artık çok daha yakınındaydım. Bir insanın yüzü bu kadar güzel olur mu dedim kendi kendime, yumuşacık saçlarına dokunma isteğimi bastırıp geri çekildim. Bir dakika
O benimle mi uyumuştu?
Benimle o mu uyumuştu?
Uyumuştu benimle o.
İyice saçmaladım ben şimdi biz birlikte mi uymuş olduk. Yani teorik olarak şu an benim yanımda yatıyorsa, yanaklarım kızarmaya başladığında, hızla yataktan kalkıp banyoya doğru gittiğimde soğuk suyla yüzümü yıkamaya başladım. Zaten anca kendime gelirdim.
Odaya girip burak'ın yanına oturup omuzlarını sarsmaya başladım. "Kalkar mısın artık?" Kış uykusuna yatttı mübarek, şeytan diyor çak bir tane yüzüne bak nasıl uyanıyor ama bende o yürek yok işte. "Ne demek bir kızın odasına girip onunl-" yatakta bir an burak"ın altında olduğumu fark edince içimden bir küfür savurdum.
Aha şimdi sıçtım...
O yüzüme doğru yavaşça eğilirken ben bilmem kaç dakikadır nefesimi tutuyordum. Bugünde kalpten gitmezssem iyi. "Sabah sabah en son duymak isteyeceğim sey senin sesin" yüzüm ani bir hızla düştüğünde içimde ona sövmekle meşguldüm. Bir lafıyla kalbimi kırmayı nasıl başarıyordu?
Çene kemiğinin kasılmasıyla tekrar sinirlendiğini anlamıştım. Bana ne derse desin ben onun yüzüne baktığımda diyeceğim tüm şeyleri unutuyordum,ama o benim hakkımda düşündüğü şeyi hiç umursamadan yüzüme söyleyebiliyordu ve bu çok adice.
"Üzerimden kalk" aksine daha çok bana yapıştığında vücuduma değmemesi için dualar ediyordum. Utangaçlığın zamanı mı şimdi ya?
Kesin domates gibi olmuşumdur şimdi. Lütfen kızarmış olmayayım allah'ım. "Bir daha asla bana emir vererek konuşma!" o böyleydi işte tek bir lafıyla beni diken üstünde oturtmayı başarıyordu. Aksi gibi hem çok umursamaz hem de bazen çok düşünceliydi. Ve bu ona çok yakışıyordu.
Üzerimden hızla doğrulup sandalyenin üstündeki tişörtü eline alıp giyinmeye başladı.
Tövbe bismillah, arkamı dönüp bakmamaya çalıştım. O kasları bir kere görünce kopamıyorsun bağımlılık yapıyor. "Giyindin mi?"
Bir süre cevap vermeyince arkamı dönüp nereye gittiğine bakınmaya başladım. Banyoda yüzünü yıkadığını fark edince kapının pervazına yaslanıp onu seyretmeye başladım. Arkadan bakınca bile o kadar yakışıklı görünüyordu ki istemsizce merak ettim bu adamın kim olduğunu. Çünkü biliyordum ki kimse göründüğü gibi değildir. Burak bile..Yüzünü havluyla kuruladıktan sonra mavilerini bana çevirip kısa bir süre beni süzdükten sonra heyecandan soğuk terler dökünce gözlerimi ondan kaçırıp fayanslara bakınmaya başladım. Fayanslarda güzelmiş ama mavi olsa daha güzel olabilirdi acaba kaç tane var? sonra yanımdan geçip odadan çıktı.
Arkasından bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Odadan çıkıp onu takip ettiğimde peşinden hızla odasına girdim.yatağın üzerinde uzanmış telefonuyla oynuyordu.. "Ben konuşmak için gelmiştim" kısa bir süre hareketsizce bekledikten sonra beni takmadığını düşünüp gitmeye çalıştım. Ama o hızla önüme geçip beni durdurdu. Kafamı aşağıya eğip ondan başka her yere bakındım
"Bana bak" sert sesi tüylerimi ürpertirken tekrar bir adım gerileyip ondan uzaklaştım. Her seferinde onun etkisi altına girmekten bıkmıştım çünkü. gözlerimi açmadan beklemeye başladım. Onun bu ani ruh değişikliklerden hem çok korkuyor hem de bile isteye sürekli kendimi onun yanında buluyordum. Ve fark edemediğim şey onun yanında olmamı istiyor muydu yoksa istemiyor muydu?
Kollarımdan tutup beni kendine çektiğinde istemsizce eldivenli ellerimi göğsüne yerleştirdim. Ona çok yakındım hem de çok fazla yakındım ve bu kadar yakın olmak bana hiç iyi gelmiyordu. Gözlerimi ürkekçe açıp yutkunduğumda onu izlemeye başladım. Mavi hareleri inatla gözlerimi talan ederken kemikli çenesinin kasıldığını fark etttim.
"Ne istiyorsun?" Sesi tekrardan beni korkuturken onun tekrar nasıl böyle olduğunu çözmeye çalışıyordum. "Neden bana böyle davranıyorsun?" Göğsü hızla inip kalkarken gözlerinden çok kısa bir süre geçen kararsız bakışlarını fark ettim. Ellerimi hızla göğsünden çektiğinde yanımdan gidip beni yine yalnız başıma bıraktı.
Kalbim nedensizce ağrımaya başladığında gözlerim dolmaya başladı. Bana bu kadar soğuk
davranması neden beni bu kadar incitiyordu?Onu belki de hiç anlamayacaktım..
Gözyaşlarımı silip hızla odadan çıkıp kapıyı çarptığımda odama girip kıyafetlerimi değiştirdim. Yüksek bel mavi bir pantalon giyip üzerine de siyah bir sweat geçiştirdim.siyah eldivenlerimi de taktığımda yavaş adımlarla odadan çıkıp aşağıya indim.
Neşe hanım ve fuat bey erken çıkmış olmalıydı çünkü ev oldukça sessizdi. Canım hiç bir şey yemek istemediği için kanepeye oturup kitap okumaya çalıştım. Evet çalıştım diyorum çünkü aklım sürekli buraktaydı. Bana ne oluyor böyle anlamıyorum ama sürekli aklıma o geliyor ve ben bu durumdan çok rahatsızım.
Sonuçta o ve ben olacak şey değil. Allah yazdıysa bozssun o kalın kafalıyı bir ömür çekecek kadar manyak da değilim şimdi.Kapının çalınmasıyla hızla koltuktan kalkıp uzun bir yürüyüş sırasında kapıyı açtım. Ev parkur alanı gibi maşallah. Karşımda simay, can, efe ve bir kız daha vardı, ama bu kızı daha önce hiç görmemiştim.
"Kapıda mı kalıcaz güzellik?" Bunu diyen tabiki can'dı. Onları içeri aldıktan sonra simay yanıma gelip bana sarıldı, bir kere görüşmemize rağmen bana karşı oldukça sıcaktı.
"Kız baktım senin geliceğin yok ben geleyim dedim" hafif kızar bir tonda söylemesiyle ne söyleyeceğimi bilemedim açıkçası.
"Kusura bakma hiç konuşamadık, ama bundan sonra sürekli konuşuruz olur mu?" Simay oldukça güzel bir kızdı her erkeğin dönüp bir daha bakabileceği, sarı saçlı,yeşil gözlü çok tatlı ayrıca dikkat çekiciydi.Bana kısaca başını salladıktan sonra yanındaki kızı benimle tanıştırdı.
"Kuzenim Burcu." Burcu ona nazaran siyah saçlı mavi gözlü değişik bir tipti Onunla da tanıştıktan sonra ikisini de çok sevdiğimi fark ettim. Benim çok arkadaşım yoktu ama şimdi iki arkadaşım birden olmuştu.Kızlarla birlikte içeri girdiğimizde can ve efe'nin tartıştığını gördüm. Can yine her zamanki gibi efe'ye bulaşmış ve sonucunda nasibini alıp dayak yemişti. Ama nedensizce bu çocuğa bir türlü kızamıyordum.
Onlar tartışırken biz kızlarla kendi aramızda konuşmaya başlamıştık. Üzgün halimi fark eden simay neler olduğunu sorunca dayanamayıp her şeyi anlatmıştım. Burcu'nun başka bir yere baktığını fark edince arkamı dönüp bizi izleyen burak'a baktım. Ve tabi onu izleyen burcu'ya.....
Biliyorum böyle bitirmemeliydim.
Kızmayın lütfen.
Bir bölümün daha sonuna geldik siiz seviyorum yorum yapmayı unutmayın kendinize iyi bakın.
İbstagram:gamzecylnxx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Temas yok !!
RomanceBirine dokunmaktan korkarken, sana dokunamamak neden bu kadar acı veriyor?